Bir fotoğraf. Ortada teröristbaşı Apo duruyor. Kolları yere doğru sarkmış. Suratında garip, donuk bir ifade. Gözleri pörtlek. Sol tarafında Pervin Buldan. Ölmüş Narko-terörist Savaş Buldan’ın eşi kontenjanından her dönem Kürt şovenisti partinin eş başkanı veya vitrin yüzü olan kadın. Ellerini önünde kavuşturmuş. Sağ tarafından MİT’in kuryesi, meclisin kadrolu şaklabanı, “bizim oğlan” Sırrı Süreyya. Her zamanki gibi ciddiyetsiz sırıtıyor. 30 Aralık 2024 tarihinde bu pozu verdiler.
İkinci fotoğraf. Bu sefer ortada AKP lideri Tayyip Erdoğan duruyor. Kolları yere doğru sarkmış. Suratında garip, donuk bir ifade. Gözleri pörtlek değil. Tersine altındaki ve üstündeki torbalardan gözü kısık gibi. Sol tarafından yine Pervin Buldan. Ellerini önünde kavuşturmuş. Sağ tarafından MİT’in kuryesi, “bizim oğlanı” Sırrı Süreyya. Her zamanki gibi ciddiyetsiz sırıtıyor. Tarih 11 Nisan 2025.
Fotoğraflar öyle bir çekilmiş ki; ortadaki şahıs hariç, iki yandakilerin vücut duruşu, yüz ifadesi, sırıtışları bile aynı. Sürekli zırvalar arasında geçen bir laf öbeği var ya: “devlet aklı”. Kimin aklı bilemeyeceğim ama iki pozun bilerek birbirine benzetildiği çok belli… Birileri teröristbaşı Apo ile Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı makamında oturan kişiyi eşitlemiş. 23 yıllık AKP iktidarı, Türkiye’yi ve AKP’nin kendi liderini bu duruma düşürdü.
Pervin ve Sırrı, AKP lideri Tayyip’in yanından ayrılır ayrılmaz İtalya’ya gitti. Apo’ya özgürlük için düzenlenen uluslararası bir sempozyumda, kocaman Apo posterinin önünde konuşma yaptılar. Pervin Buldan burada sürecin “hızla Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne doğru” ilerlediğini deklere etti. Bu sürecin de haziran gibi sonuçlanacağını ekledi.
Birileri “süreç TBMM’de ilerleyecek” mi demişti? Sayın Özgür Özel, uyuyor musunuz?
Pervin Buldan yalan mı söylüyor? Belki “kandırılıyordur” ama kendisine söyleneni açıkladığı ortadadır. Yani yalan varsa yalan ona ait değil, “devlet” adına söz verenlere ait. Öyle veya böyle 80 milyon Türk milleti ve yüz binlerce şehit yakını, Türk tarihinin en karanlık “müjdelerinden” birini İtalya’da saçma sapan salonda toplanmış saçma sapan bir heyetten öğrenmiş oldu.
Kimse, ne Tayyip ne Bahçeli; “Ey Pervin, haddini bil, böyle bir iftira atamazsın” dedi.
Konuyla ilgili tek bir açıklama yapıldı. Cumhurbaşkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi Pervin Buldan’ın ifadelerine “açıklık “ getirdi:
“DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan, katıldığı bir programda, örgütün silah bırakması ve kendini feshetmesine yönelik sürecin, haziran sonuna kadar başarıya ulaşmasının beklendiğini belirtmiştir. Buldan, bahse konu programda, ‘Öcalan, haziran ayında serbest kalacak’ şeklinde bir ifade kullanmamıştır.”
Bu bir yalanlama değil, doğrulama! AKP’nin Anayasal düzene yeni bir baskın darbe hazırlığı içinde olduğunu biliyoruz. Zaten başında da söylenmişti. “Bu sefer süreç, müreç olmayacak, konu hemen tamama erecek” denmişti. Pervin de, dezenformasyon bilmem nesi de teyit ediyor. Hazirana kadar bu iş bitirilecek. Alelacele! İnsanın aklına ister istemez “400 ü verin bu iş huzur içinde çözülsün” sözü geliyor.
Bu sefer bu işi “huzur içinde” çözmek için, sıra sıra insanlar hapse atılıyor. İlk açılım döneminde de aynısı olmuştu. Şimdi de aynısı oluyor. AKP’nin Apo açılımları, demokrasi değil diktatörlük açılımlarıdır. Bu konu gündeme geldiğinde Türkiye’de aydınlar, gençler, gazeteciler, askerler hapse atılır. Bunlar ne zaman PKK ile “barış” için masaya otursalar; Türk milletine, halkın bütün kesimlerine karşı açtıkları 23 yıllık savaşı en üst düzeye taşırlar.
AKP budur. AKP, BOP işgal örgütü gibi çalıştı. 23 yılda, Irak ve Suriye parçalandı. İki adet “Kukla Kürdistan” kuruldu. AKP tarihi görevini, Türkiye de parçalanmadan, üçüncü “Kukla Kürdistan” Türkiye toprakları üzerinde kurulmadan tamamlamayacak.
İşte bu yüzden asla durmayacaklar. Ve yine bu yüzden onların vatan hainlerine tanıdığı “umut” hakkı, Türk milletinin ve vatanın idam fermanıdır.
Apo’ya özgürlük demek, 18 yaşındaki çocuklarımızdan, 80 yaşında komutanlarımıza kadar yüz binlerce insanın hapse atılması demektir.
AKP demek; Apo’ya özgürlük, Türk’e esaret, Türk’e terör, Türk’e dikta, Türk’e ölüm demektir.
Çok fazla öngörüye, yoruma gerek var mı? Aynası iştir kişinin. 23 yıldır dürüst oldukları tek şey, söz verdikleri zulmü hep uygulamalarıdır.