AKP son 10 yılda 8 milyon kaçak göçmen ve en az bir milyon sahte vatandaş ve seçmen ithal etti. Yine de istedikleri sosyolojiye ve demografiye ulaşamadılar. Laiklik – şeriatçılık, Cumhuriyetçilik – gericilik ekseninde yaratmaya çalıştıkları politik gündem ve seferberlik her seferinde başarısız oluyor. Çünkü Türk halkı aslında her kesimiyle laikliği seviyor, benimsemiş.
Bu yüzden hem AKP hem de hizmet ettiği emperyalist güçler mutlaka etnik ırkçılık, bölücülük ve adını tam olarak koyalım Kürtçülük kartını devreye sokmak zorunda kalıyorlar. Saray diktatörlüğünün uyguladığı 22 yıllık karşıdevrim programının belki de en başarılı olduğu madde de bu zaten. Çünkü arkasında ilk baştan beri ABD emperyalizmi ve BOP stratejisi var. Son yıllarda Suriye’de Rus emperyalizmi de bu denkleme dâhil oldu. Böylelikle AKP uşaklığı sayesinde emperyalizm, Irak ve Suriye’yi böldü iki tane “kukla Kürdistan” kurabildi.
AKP döneminde terör bitemez çünkü AKP diktası bu terör sayesinde kuruldu. Biten terörü defalarca diriltmeleri ve yeniden siyaset meydanının göbeğine yerleştirmeleri de bundandır. 12 askerimiz şehit olduktan sonra başlayan siyasi partilerin birbirini suçlama tiyatrosunda rol almayacağız. 22 yıldır kesintisiz olarak belirttiğimiz tek gerçeği yineliyoruz: Son 22 yıldır şehit olan her askerimizin kanı AKP’nin ellerinde.
“BOP Eşbaşkanıyım” diye geldi. Hakikaten tek samimi çizgisi bu oldu. Irak’ı ve Suriye’yi ABD ve İsrail için böldüler. Bunlar da hep hizmet ettiler bu ihanete. Eğer bugün Irak ve Suriye ihanet ve terör üssü ise bunun tek sorumlusu AKP’dir.
Ancak bizim görevimiz burada bitmiyor. Saray diktatörlüğü yıllar içinde kendi sahte muhalefetini ve liderlerini de yarattı. Böylelikle tamamen kendi sorumluluğunda olan suçları, başka isimlere yükleyebiliyorlar.
Şu anda bu tiyatronun kusursuz bir sahnesini TBMM’de izliyoruz. AKP sayesinde bugün TBMM’de iki tane Kürtçü, bölücü ve şovenist parti var. Biri PKK terör örgütünün uzantısı olan DEM, diğeri Hizbullah terör örgütünün uzantısı olan Hüda Par.
Hüda Par, bizzat AKP-MHP iktidar bloğunun siyasi koalisyonu olan Cumhur İttifakı’nın içinde. Yani AKP Kürtçü-bölücü terörizmi o kadar meşrulaştırdı ki; artık bu akım partilerini ikiledi, ikincisine İslami renk kattı ve iktidar ortağı dahi yaptı.
DEM isimli Kürtçü-şovenist ve bölücü parti ise PKK faşizmini ve terörizmini açıkça savunuyor. AKP-MHP bloku Hüda Par’ı kucaklarken, DEM’i ısrarla CHP’nin yanına koymaya çalışıyor. CHP’nin içinde en tepelere kadar tırmanan Saray ajanı hainler de bizzat bu proje için canla başla çalışıyor.
Diğer yandan DEM içinde sahneyi eski MİT kuryesi Selo’dan devralan yeni ajanlar, sanki muhalefetteymiş rolünü oynuyor. Eşzamanlı olarak da AKP-MİT bizzat PKK ve teröristbaşı Apo ile masa altı diplomasisine devam ediyor.
Her durumda Kürtçü, bölücü terör güçlendiriliyor. İster İslami kılığa girip iktidar nimetlerden yararlansın, ister muhalif kılığa girip halk muhalefetini parçalasın kazanan hep Cumhuriyet düşmanı bölücülük oluyor. Laik-şeriatçı fay hattından bir türlü istediğini elde edemeyen AKP her başı sıkıştığında ABD ve tüm emperyalist güçlerin pususuna yattığı “Büyük Kürdistan” projesini kızıştırıyor.
Şimdi bu rezil tiyatroyu halka izlettirebilmek için yeni bir replik bulmuşlar. Örneğin askerlerimiz şehit oluyor. AKP-MHP’li tipler çıkıyor, CHP’ye saldırıyor. “Siz PKK’ya göz kırptınız böyle oldu.”
Bu sefer CHP’liler yanıt veriyor: “Habur’da çadır tiyatrosu kurdunuz, ortağınız Hüda Par özerklik istiyor.”
Karşılığında Cumhurcular yanıt veriyor: “Demirtaş’a selam verdiniz.” Ardından muhalif bir vekil yanıt veriyor: “Öcalan’dan mektup aldınız, kardeşini tv’ye çıkardınız.”
“Asıl sen daha bölücüsün” bahanesiyle yürütülen bölücülük yarışı…
Parlamenter muhalefet kesinlikle bu kepazeliğe son vermelidir. Size oy verenleri temsil etmiyor bu çizginiz. AKP’nin en çok güç kaybettiği ve nihayet ilk kez TBMM’de çoğunluğu kaybettiği seçim, Gezi Direnişi’nden hemen sonra gerçekleşen ilk genel seçim, yani 7 Haziran 2015 seçimiydi.
O süreçte muhalefet hem PKK tandanslı hem de İslami tandanslı Kürtçü bölücülüğe karşı tavizsiz mücadele veriyordu. Türk milliyetçisi ve ulusalcı muhalefet, bugünkü kimliksiz, yönsüz, kukla muhalefetten çok daha güçlüydü.
“Sen asıl benden daha çok bölücüsün” diyerek bölücülük karşıtlığından yan çizerek muhalefetin elde edebileceği hiçbir mevzi yoktur. Olmadığını da her seferinde gördük. Çünkü AKP partizanları, AKP’nin bölücülüğünü “devletimizin bir bildiği vardır” diye aklayabilirken, muhalefetin en küçük bir hatasını ise 10 değil 100 ile çarparak kullanabilmektedir.
Bu aşamadan sonra “vah vah”, “nasıl da kandırdılar halkı”, “neden böyle oldu”, “ama onlar da İmralı’dan mektup aldı”, “Habur’daki çadır tiyatroları ne çabuk unutuldu” diyen kimse samimi değildir. Yüz kere denediniz, yüz kere aynı sonucu verdi. Kimse sizin “seçim matematiği” palavralarınıza da inanmıyor artık.
İktidarla bölücülük yarışına girerseniz kaybedersiniz. Nokta! Hem AKP sizden çok daha fazla bölücülük yapacaktır ve hem de her zaman sizin adınız bölücüye çıkacaktır. Ve artık bu oyuna alet olmaya devam edersiniz, halkın size Saray’ın sahte muhalefeti demekten başka seçeneği de kalmayacaktır.
Bugün tek gerçek muhalefet, amasız fakatsız hem DEM, hem Hüda Par hem de AKP’ye aynı anda karşı çıkmaktır. Çünkü faşizmin ve terörizmin herhangi bir rengini destekleyen veya herhangi bir kanadına sessiz kalan adama muhalif değil korkak ya da işbirlikçi denir!