Atatürk’e hakaret eden meczubun tutuklanmasının ardından “çok sesli demokrasi korosu” harekete geçmişti. Kılıçdaroğlu’ndan, Davutoğlu’na, “Türkiyeli” sosyalistlerden, İslamcılara kadar çok geniş bir yelpaze “kararın hukuksuz olduğunu” olduğunu dile getiriyor.
Kararın ne kadar hukuki olup olmadığı tartışmasını hukukçulara bırakalım. Ancak kendinden çok emin biçimde tutuklamanın dayanağı olmadığını söyleyenler için belirtelim; “zorlama” bile olsa kanunda tutuklamaya izin verildiğine dair hukukçu görüşleri de var.
“Hukuku savunmak adına” bir meczubu bile savunanların samimiyetsizliğini gösteren nokta her gün yaşanılan onlarca hukuksuzluk örneği varken bunları görmezden gelmek ve en rezil örneği seçerek hukuk dersi vermek.
İsteyen istediği örneği seçerek bir görüş ortaya koyabilir. Ancak biz de kimin hangi “öncelik” üzerinden konuştuğunu değerlendirme hakkında sahibiz.
İçlerinde gazetecilerin de olduğu onlarca Türk milliyetçisinin “sosyal medya paylaşımları” gerekçesiyle gözaltına alındığı bir günde; yapılan çete muamelesi için tek kelime etmemek fakat meczubun mağdur olduğunu söylemek gayet bilinçli bir tercih.
Yoksa Türk milliyetçileri söz konusu olduğunda hukuk savunulmayacak mı? Belki de kimi hukukçular İslamcı genç için görüş bildirmeyi “risksiz”, milliyetçi genç için görüş bildirmeyi “riskli” görüyor. Kim bilir içlerinde Atatürk’e hakaretin suç bile olmadığını düşünenler de var.
En “hukukçu kimliğiyle” konuşanlar bile fikir beyan edecekleri konuları kafalarındaki politik süzgeçten geçiriyor. Topluma hukuk dersi verilirken seçilen örnek böylesi bir dava olmamalı.
Kılıçdaroğlu gibiler ise Atatürk düşmanlığını bile mazur görebilecek kadar geniş olduğu mesajını vermek için böylesi bir rezilliği araç olarak kullanıyor.
Stalin’in kurduğu ve yüz binlerce muhalifi idama gönderen Vişinski mahkemelerini savunacak kadar acımasız olan kimi sosyalistlerin Atatürk’e küfredildiğinde ortaya çıkan hoşgörüleri de son derece göz yaşartıcı(!)
Bir de tabii “gencin hayatını karartmayalım”cılar var…
“17 yaşında gencin” geleceği için kimse kaygıya kapılmamalı! Kendisi bu derece “politik bir eylemi” hayata geçirecek kadar “bilinçli” ve ne yaptığını bilen bir meczuptur. Siyasal İslamcılar bu “feda” eyleminin ardından kendisini cezaevi çıkışında karşılayacak, yapılan rezilliğe denk düşen “hak edişi” kendisine müreffeh bir hayat sağlayarak ödeyecektir.
Meczubun tutuklanması hukuki değil politiktir. İktidar “Atatürk’ü de koruduğunu” mesajını vermenin kendisi açısından daha cazip olduğunu gördü ve “herkes için adalet dağıtan” bir noktada durduğu görüntüsü vermek istedi.
Disney’in Atatürk dizisine sansür olayındakine benzer biçimde “toplumdaki Atatürk duyarlılığına sahip çıkmak” şimdilik AKP açısından daha mantıklıdır.
Diğer taraftan toplumda büyük infial uyandıran meczubun, “mülteci sorunu” hakkında paylaşım yapan sosyal medya hesaplarına yönelik bir operasyonu gündemden düşürmek için kullanılması tesadüf değil.
İktidar “bir oradan, bir buradan” görüntüsü vererek eşit davrandığı görüntüsünü yaratmaya çalışıyor. Buna ikna olanlar elbette olacaktır.
Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nde böylesi bir rezillik cezasız kalamaz. Meczubun bir süre ıslahevinde kalmak suretiyle kendisine bu nefreti aşılayan kişilerden uzak kalması kendisine en büyük iyilik olacaktır.