Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu için 16 Eylül’de ABD’ye giden Erdoğan, yurda döndü.
Erdoğan’ın ABD gezisi, yandaş basın tarafından epey şişirildi.
Peki gerçekten öyle miydi?
Erdoğan’ın ABD gezisi, iktidar medyasının söylediği kadar başarılı mıydı?
Erdoğan, ABD temaslarını takip eden A Haber muhabiri ile arasında geçen diyalogda, ABD’ye “iş yapmaya” geldiğini söylüyordu. Gezinin başarısını burada aramak gerekiyor.
Erdoğan, ABD’de “iş” yapabildi mi?
Erdoğan’ın Elon Musk ile görüşmesi, geniş yankı buldu. Sanki Musk, yarın Türkiye’ye gelip TOGG fabrikasının yanına Tesla fabrikası kuracak gibi bir hava estiriliyor. Ancak girişim namına ya da anlaşmaya varıldığına ilişkin bir gelişme yok.
Türk İş Adamları Derneği aracılığıyla ABD’li iş adamları ile görüşen Erdoğan, ABD’li iş adamlarını Türkiye’ye yatırıma davet etti. Mehmet Şimşek de bir koldan yatırımcı aramak için görüşmeler yaptı.
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, New York’un ünlü Times Meydanı’ndaki dev ekranlardan ABD’lileri Türkiye’ye yatırıma davet etti. Yine Cumhurbaşkanlığı tarafından Türkiye Yüzyılı reklamlarının yer aldığı kamyonlar New York sokaklarında dolaştırıldı.
Katar’da, BAE’de anlaşmalar imzalayan Erdoğan, bu anlamda ABD’den eli boş döndü. Yatırımla ilgili söz dışında bir şey alamadı.
Türkiye-ABD ilişkileri açısından da herhangi bir gelişme kaydedilemedi. Erdoğan ta ABD’lere kadar gitti ama Biden ile görüşemedi bile. Oysaki, Erdoğan her sene Eylül ayında New York’a BM’de konuşmaktan çok bunun için gidiyor.
Mehmet Şimşek, Arap dünyasında ve Batı ülkelerinde yaptığı görüşmelerde Türkiye’ye yabancı sermaye çekmek için mekik dokuyor. Erdoğan sermaye çekmek için Netanyahu ile 15 yılın ardından ilk kez yüz yüze görüştü. AKP’nin ne kadar sıkıştığını artık siz hesaplayın.
AB ile ilişkilerde esmeye başlayan bahar havası, bir anda fırtınaya döndü. ABD desen yüz vermiyor. Putin ile yaptığı görüşme de çok iyi geçmedi. Sanki herkes sıkışmış Erdoğan’dan memnun gibi bu düzeyde devam etmekten yana bir politika izliyor.
Erdoğan’ın son ABD gezisi, kelimenin tam anlamıyla fiyasko oldu. Zaten iktidar medyasının Erdoğan’ın ABD temaslarını bu kadar şişirmesinin sebebi de fiyaskoyu gizleme çabası.
Peki, Erdoğan ABD’de ne yaptı diyecek olursanız…
BM Genel Kurulu’nda tüm dünyaya göçmenleri Türkiye’de tutacaklarının sözünü verdi ve bu konuda “uluslararası dayanışmanın artırılması” gerektiğini söyledi. Bunun anlamı açıktı. Biz göçmenleri tutarız ama sizin de bize yardımcı olmanız gerek diyordu. Yardımdan kastın para olduğu kesin.
Bir de Erdoğan’ın katıldığı televizyon yayınında sunucuyu azarlaması var. Amerikan TV kanalı PBS’in yayınına katılan Erdoğan, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın tutuklulukları sorulunca sunucuyu azarladı. Biz Türkiye’de bu tavra alışkınız da, ABD’liler şok olmuştur.
Zaten Batı’nın Erdoğan’a en büyük eleştirisi otoriter bir yönetim sergilemesi. Erdoğan PBS yayınındaki tavrıyla pek de iyi bir izlenim bırakamadı.