Avrasyacılar Scott Ritter’ı keşfediyor
Karşı taraftan sizin tezlerinizi dillendiren birileri her zaman kıymetlidir. Cem Yılmaz’ın “Anadolu rock” esprisinde anlattığı gibi, size şüpheyle bakanlara “Tamam hadi beni bırak, Karacoğlan diyor” deme şansınız doğar. Bu Karacoğlan bazen Edward Snowden oluyor, bazen Julian Assange, bazen bir başka Batılı isim. Aydınlık’ta Amerikalı subay Scott Ritter ile yapılan, 25 ve 27 Nisan’da yayınlanan röportaj, Rusçu propagandanın bir “Karacoğlan” gösterme çabasının en son örneği.
Bundan önce, 14 Mart’ta, sonra 5 Nisan’da olmak üzere Aydınlık’ta iki Scott Ritter haberine rastlıyoruz. İlki, Scott Ritter’ın Mart ayında kapanan Rus devlet medyası Sputnik UK’ye verdiği röportajın haberi. Röportajı yapan Sputnik UK çalışanı ise, Marksist-Leninist görünümlü Britanya İşçi Partisi’nin sıkı Brexitçi lideri George Galloway. Galloway’in hemen her Rusya yanlısı gibi katıksız bir antisemitik olduğunu anlatmamıza gerek yok.
5 Nisan’ta ise, Ritter’ın bir başka Rus devlet aygıtı RIA Novosti’ye verdiği demeç var. Ritter bu demecinde Bucha Katliamı’nı yalanlamış. Twitter’ın, Scott Ritter’ın hesabını askıya alması ise, tam da ertesi güne, 6 Nisan’a denk geliyor. Tabii, Sputnik Radyo çalışanı ve BirGün yazarı Ceyda Karan’ın vakit kaybetmeksizin Scott Ritter’a sahip çıkması da…

William Scott Ritter, eski bir Amerikan Deniz Piyadesi (Marine Corps-USMC) istihbarat subayı ve BM’nin (UNSCOM) eski silah denetçisi. Dünya kamuoyunda, –Ceyda Karan’ın cümlesiyle– “ABD’nin Irak kitle imha silahları yalanını ortaya sermiş” olmasıyla tanınıyor. Ama işin bu tarafı biraz karışık. Buraya döneceğiz.
Kremlin’deki medya komiserlerinin, Scott Ritter gibi isimlere Ukrayna Savaşı kapsamında özel önem verdiğine hiç şüphe yok. Rusya Maliye Bakanlığı’nın ordunun bütçesine %11 zam yapmakla yetinirken devlet medyasına ayırdığı bütçe payını geçen ay boşuna üç katına çıkarmadı.
Bizdeki Aydınlıkçılar yeni fark etmiş olabilir ama Scott Ritter uzun zamandır zaten Rusçu/Trumpçı bir ilişkiler ağının ortasında kendine yer bulmuş bir figür. Sık sık Trump’ın kanalı Fox’a, Kremlin’in Sputnik ve RT kanallarına, boş vakitlerinde ise mesela Alex Cristoforou gibi Trump fanatiği köktendinci komplo teorisyenlerinin Youtube yayınlarına bağlanıp Rus yanlısı demeçler veriyor… Ayrıca Christoforou da diğer Trumpçılar gibi aşı karşıtlığı dâhil olmak üzere komplocu tezlerini BitChute platformu üzerinden yayınlıyor.
Chrisfoforou gibi bir aşırı sağcının ta 2017’de Mint Press News’a verdiği, “Rusya’yı öcü gibi göstermek işe yaramadı” başlıklı söyleşi, Rusçu propaganda şebekesinin nasıl bir iç döngüyle işlediğinin tipik bir örneği. Zira Mint Press News, her ne kadar ABD’den yayın yapıyor gibi görünse de İran ve Rusya bağlantısı bilinen bir platform. Rus, Çin, İran (son dönemde İmran Khan) yanlısı karikatürleriyle bilinen Brezilyalı karikatürist Carlos Latuff’un da en önemli müşterisi.
Scott Ritter ne anlatıyor?
Ritter, Aydınlık’taki röportajda 1970’li yıllarda Türkiye’de bulunduğunu açıklamış. 1961 (bazı kaynaklarda 1960) doğumlu olduğuna göre muhtemelen asker babasının görevi dolayısıyla bulunmuştu. Tabii, Aydınlıkçıların Ritter’a bu kadar sahip çıkması işe başka yönden bakmayı da gerekli kılıyor. Acaba, Ritter’ın babası 1968-1972 yılları arasında Türkiye’de görev yapmış, Maocu partiler kurarak solu bölme uzmanlığıyla meşhur CIA ajanı Duane Clarridge ile birlikte çalışıyor olabilir miydi?

Ritter, Aydınlık’taki röportajında muazzam bir Rusçu propagandaya imza atıyor. Fransa’da Le Pen’den, Almanya’da AfD’ye, İtalya’da Lega Nord’a kadar Avrupa’da finanse edilmemiş ırkçı-aşırı sağcı bırakmayan Putin dururken Ukraynalı neonaziler hikâyesi anlatmak, hele Naziler’in Ukrayna’da her yerde olduğunu söylemek çok ucuz bir savaş propagandası.
Savaş demişken, Ritter, Rusya’nın Ukrayna’daki işgal girişimine neden “özel operasyon” dediğini de kendince akılcılaştırıyor. Ama “Savaş” kelimesini ağzına alan yüzlerce Rus’u şimdiden 15 yıl hapisle yargılayan aklı açıklamak nedense aklına gelmiyor.
Amerikan subayı Ritter’a göre iki ayda 22 bin askerini kaybeden Rusya daha asıl vurucu gücünü göstermemiş. O yüzden sivillere de azami dikkat gösteriyormuş. Hatta kayıpları en aza indirmek için otobüslerle siviller savaştan uzak alanlara taşınmış! İnsani koridordan geçirilmek yerine zorla Rusya’daki kamplarda alıkoyulan yüzbinlerce Ukraynalıdan bahsediyor!
Binbaşı Scott Ritter’ın askeri tarih konusundaki bilgi eksikliği hemen göze çarpıyor. Rusya’nın çok başarılı (!) harekâtının Almanların Fransa ve Rusya’da uyguladığı “yıldırım muharebe”den (Blitzkrieg) daha hızlı ilerlediğini iddia etmiş. Buna kargalar güler. Alman ordusu Fransa’yı altı haftada istila etmişti. Leningrad’a varması da aşağı yukarı aynı süreyi almıştı. Rusya, Ukrayna’da 9 haftadır debelenmekle meşgul.
Ritter’da yok yok. Putin’in A Haber’i Rossia 1’in rutininde ne varsa sıralamış. Rusya’nın muzaffer olacağından çok emin. Biden çılgın ama neyse ki, Putin gibi bir lider var! Evet. Aynen böyle demiş. Rusya hem ekonomik, hem de askeri olarak çok başarılı ama aynı zamanda barış isteyen tarafmış!
Scott Ritter gerçekte kim?
Rusçu şebekenin “bize inanmıyorsan Scott Ritter’a inan” taktiği ne kadar işlevsel olur, bilinmez. Fakat bu isim bir hayli sorunlu. Scott Ritter 1980 yılında Amerikan Deniz Piyadeleri’nde eğitimine başlıyor ve rütbeleri hızla tırmanıyor. Askerî istihbaratçı Ritter’ın 1988’de dâhil olduğu ilk uluslararası görev ilginç bir şekilde Rusya.
Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması uyarınca kurulan saha denetim ajansı (On-Site Inspection Agency – OSIA) ekibiyle Uralların eteğindeki Votkinsk’te başarıyla görev yapıyor. Rusya’nın bu orta yerinde başka ne oluyor derseniz, müstakbel karısı Marina Khatiashvili ile tanışıyor. Çok romantik, değil mi?
Scott Ritter’in sonraki görevi ise, Çöl Fırtınası, yani Birinci Irak Savaş’ında Riyad’daki karargâhta General Schwartzkopf’a danışmanlık. Çöl Fırtınası’ndan sonra ordudan ayrılan binbaşımız ilk iş olarak bugün artık Trump’ın medya kalesi haline gelmiş olan Fox News’a güvenlik danışmanı oluyor. Aydınlık’taki röportajında Trump’ı yermesine bakmayın siz. Kader adeta ağlarını örmüş.
Fakat Scott Ritter’ın adını tarihe geçiren asıl rolü, BM bünyesindeki UNSCOM göreviyle 1991’den 1998’e kadar Irak’ta yaptığı silah denetçiliği görevi.
Ritter’ın görev yaptığı UNSCOM, Irak Muhaberat’ının karşı denetimini atlatarak Bağdat’ta olası yasaklanmış silahların izini araştırmaktadır. Scott Ritter’ın görevi ise, BM adına işin istihbarî faaliyetlerini üstlenmektir. Buna Amerikan casus uçakları U-2’lerden gelen hava fotoğraflarını analiz ettirtmek için İsrail’e gidip gelmek de dâhil. Ritter bu dönemde FBI’ın oltasına takılır ve U-2’lerin Irak üzerinde çektiği fotoğrafları İsraillilere sattığı da ortaya çıkar.
Irak’ı savunan barışsever değil, Irak’ı tuzaklayan çok taraflı casus
Kitle imha silahları meselesine gelince… O iş hiç de öyle göründüğü gibi değil. UNSCOM’daki kafadarlarıyla birlikte Scott Ritter’ın Muhaberat’ın perdeleme taktiklerini aşmak için buldukları yöntem, şaşırtmacalar ve şok baskınlar yaparak Saddam rejimini provoke etmek oldu.
Scott Ritter bir yandan da sonraları itiraf edeceği üzere İngiliz istihbarat örgütü MI6 ile sıkı bir ilişki içerisine girmiş, Londra’nın Irak’ı ve Saddam’ı dünya kamuoyunda tecrit ve hedef etme üzerine kurguladığı uzun soluklu proje “Operation Mass Appeal”a (Kitlesel Cazibe Operasyonu) BM görevi dâhilinde Irak Hükûmeti’ne ait ele geçirdiği ne varsa paslamıştı.
Scott Ritter, 7 yıl boyunca adeta kanına ekmek doğradığı Irak’ta en sonunda casus ilan edildi ve görevini yapamaz hale geldi. Ama zaten Ritter’ın misyonu da Irak’ın yaptırımlardan kurtulmak adına razı geldiği UNSCOM görevinde masayı Irak’a dağıttırtmaktı.
Ritter, UNSCOM görevinden istifasının akabinde az önce belirttiğim Kongre araştırma komisyonunda ise, Clinton yönetimini Irak’a karşı yumuşak davranmakla; özellikle Madeline Albright’ı ise, kitle imha silahı denetimlerini Saddam’dan daha fazla engellemekle itham etti.
Bu Kongre oturumunda Scott Ritter’a ağzının payını veren, o zaman senatör olan Biden olmuştu. Biden’ın, “Politika yapmak sana düşmez Scott oğlan, bu iş senin maaş bordronu aşar” demesi bugünlerde sosyal medyada çokça paylaşılıyor. Küreselci Biden’ın bu “cefakâr Amerikan kahramanına” reva gördüğü alçaltıcı muamelenin ajitasyonu epey tuttu. Oysa Scott oğlanın da mum gibi kalmasından tahmin edebiliyoruz ki, Biden’ın maaş bordrosu ile kastettiği, Ritter’ın Mossad ve MI6 ile girdiği “duygusal” ilişkilerdi. Ritter’ın Biden karşısında fanatik Putinizm sergilemesinde bu garezin payı büyük.
Aziz Pavlus mu, Robert Mohr mu?
Takvim yaprakları 2003’ü gösterdiğinde ise, Aydınlıkçıların, Rusofillerin, Ceyda Karan’ların, “Âziz Scott Ritter”ı tarih sahnesine arzı endam etmeye başlar. Eski Deniz Piyadeleri istihbaratçısı, “Kitle İmha Silahları”nın nasıl bir yalan, nasıl bir sahtekârlık olduğunu bas bas bağırır çağırır. Gerçekten de en çok onun sesi çıkmaktadır. Bugüne kadar gazetelerde makaleleri çıkar, televizyonlara demeçler verir, kitaplar bastırır, Syracuse gibi önemli bir üniversitede misafir olarak siyaset dersleri bile verir.
Bush’un ya bizimlesiniz ya da teröristlerle veciziyle start verdiği “Terörizmle Savaş” çağında bu yürek yemiş Florida yiğidosu, işte o gün bu gündür uluslararası Amerikan karşıtı ilahi korosunun diz çöküp mum yaktığı en sevgili ikonasıdır.
İsa’nın onca yoldaşına, öğrencisine, onca mümine en rezil işkenceleri yaptıktan sonra bir anda aydınlanan ve Hıristiyanlığa bugünkü temel biçimini verecek kadar kurumsallaştıran en büyük Aziz olmayı başarmış bir Pavlus var artık karşımızda. Durmadan canlı yayınlara bağlanan, Amerika’yı, Avrupa’yı, NATO’yu yerden yere çalan, twitter hesabı kapandı diye mağdur ve mazlum olan Irak’ın çilekeş (!) Pavlus’u. Şimdi de kurulmuş, evindeki çalışma masasından Ukrayna’daki neonaziler hikâyesini satıyor millete…
Benzer bir örnek de Münih Üniversitesi’nde savaş karşıtı bildiriler dağıtarak öğrencileri örgütleyen Sophie ve Hans Scholl kardeşlere operasyon yapıp sorgulayan Gestapo Şefi Robert Mohr’dur. Mohr, Beyaz Gül örgütüne operasyon yapıp mahkemede aleyhlerinde tanıklık ederek iki kardeşi idama götürmüştü. Ama savaştan sonra onları kurtarmaya çalışmış iyi niyetli Gestapo pozlarında acıklı hikâyelerini bile yazmıştı. Dahası, Nazi kurbanlarının yakınları için oluşturulmuş Amerikan yardım fonundan destek bile almıştı!
Putin’in kronik pedofil askeri
Scott Ritter, Pavlus’a mı daha çok benziyor, yoksa Mohr’a mı, sizin bileceğiniz iş. Ancak bu Avrasya uyanığının pek gündeme gelmeyen başka bir sırrı da kronik pedofil olması.
Haziran 2001’de NY Albany’de internetten bulup Burger King’de buluşmaya çalıştığı 16 yaşındaki kızın, aslında internet devriyesi yapan bir polis memuru olduğunu öğrendiğinde “Scott oğlan” 40 yaşındaydı. Yaşça küçüğe uygunsuz yaklaşmaktan hüküm giydi fakat 90 gün hapsin yatarı yoktu. 6 ay suça karışmayınca sicili de temizlendi. 2003’ün ilk aylarında haber kamuoyuna yansıdığında Ritter’ın tepkisi ne mi oldu dersiniz? “Zamanlama manidar.” Tutuklanmasaydı uçak bileti hazırdı. Irak’a gidip olası bir Amerikan işgali engelleyecekti. “Dava kapanmış, hükmün açıklanması geriye bırakılmış… Niye gün yüzüne çıkarılıyor şimdi bu?”
Ne var ki, bu Scott oğlan’ın ilk pedofili vakası değildi. Bundan iki ay önce, Nisan 2001’de bu sefer 14 yaşında bir kızla yazıştığını zannedip polisle karşılaşmıştı.

Scott Ritter’ın 7 Şubat 2009’da bu defa 15 yaşında bir kız zannederek Yahoo Chat üzerinden mesajlaştığı cinsel suçlar devriye polisi ise, çok daha beter bir duruma şahit oldu. Ritter, video görüşmesinde apaçık uyarılara, itirazlara ve rahatsızlık beyanına rağmen cinsel içerikli mesajlar iletip, ekran başında cinsel eylem sergiledi. Eski Birleşmiş Milletler silah denetçisinin mahkemedeki savunması müthiş: “15 yaşındaymış gibi rol yapan yetişkin biriyle görüştüğümü sanıyordum.”
Bu –bilinen– üçüncü vakasının dava duruşmalarında Rus (Gürcü) eşi Marina’ın 18 ilâ 66 ay hapisle yargılanan kocasına “Başını eğme, dik tut,” sözleriyle moral vermesi de bir hayli ilginç. Ritter ise savunmasında, ailesinin ve 18 yaşındaki ikiz kızlarının onu affettiğini, böyle bir olayın hiç kamuoyuna yansımamış olması gerektiğini ve bir adamla ailesi arasında kalması gerektiğini iddia etmiş. Bir demediği, “küçüğün rızası var,” kalmış anlayacağınız.
Ritter bu –bilinen– son suçundan 2,5 yıl hapis yattı ve 2014 Eylül’ünde şartlı tahliye ile salıverildi. Şartlı tahliye komisyonunun onayı olmadan 18 yaşından küçüklere yaklaşması yasaklandı.
Amerikan deniz piyadelerinin pedofil istihbaratçısı Ritter da diğer Rusçular gibi bu Ukrayna sürecinde sıklıkla Oliver Stone’un dandik komplocu belgeseline atıf yapanlardan. Oliver Stone’un bir başka komplocu belgeseli ise, Ermeni ve Rum lobisinin paralarıyla çektiği meşhur Gece Yarısı Ekspresi (Midnight Express).
Parayı verenin düdüğünü çalan Oliver Stone’un da tıpkı Ritter gibi rezil bir müptelalığı var: Uyuşturucu. 2012’de verdiği bir röportajda kokainden uzak durduğunu ama ecstacy’le arasının iyi olduğunu açık açık anlatıyor. Tabii bu uyuşturucu güzellemesi, uyuşturucuyu ballandırdığı “Savages” filminin güsterime girmesi şerefine!
Sonuç olarak, Ukrayna’da bebeklere bile tecavüz edip videoya almaktan imtina etmeyen Rus askerlerini özgürleştirici olarak selamlarken vatanını savunan Ukraynalıları neonazilikle itham etmek en çok da böyle bir pedofile yakışır!
Irak’ın işgaline zemin hazırlayan kirli operasyonlardan kazanan çok taraflı sapık bir Amerikan askerinin şimdi de Ukrayna’nın işgalinden yolunu bulması son derece uyumlu.
Scott Ritter örneği, Rusçuluğun ve Rusçu propaganda şebekelerinin tıynetini ortaya koyması bakımından da yol gösterici. Rusçuluk, Avrasyacılık, düşkün ve refüze tiplerin mecbur kaldığı bir meslek. Bugün Ritter’ın reklamını yapan ve Rusçu, Batı karşıtı diye bilinen isimlerin bir zamanlar Amerikancı liberal mecralarda kalem oynatmış, faaliyet yürütmüş olması, Ritter’la olan duygudaşlıklarının bir başka boyutu.