Uzun zaman yurtdışında yaşamış olmasından dolayı maalesef çocukluk zamanlarımızda kendisiyle az vakit geçirebildik. O günlerle ilgili aklımda kalan; evin en büyük odası olan kütüphanesi, masasının üzerinde tüten sigarasının eşliğinde çalışan babam ve daktilo sesi…
Hayatının hiçbir döneminde vazgeçmedi okumaktan, araştırmaktan. Okumak onun için su içmek gibi, yemek yemek gibi, mecburi bir ihtiyaçtı. “Okumadan geçirilen gün boşa geçirilmiş gün” derdi. Okumaya olan bu büyük iştahı bazen onu hayattaki diğer güzelliklerden de alıkoyardı, şahsına münhasır bir insandı. Ama onu da mutlu eden buydu, daha çok okumalı, araştırmalı ve yazmalıydı. Son yıllarda sıkıntı yaptığı konulardan biri okurken gözlerinin yorulmasıydı.
Selenge’yi zor şartlar altında kurdu, maddi gücü kısıtlıydı, zor zamanlar geçirdi ama katır gibi inatçıydı benim babam. Asla verdiği karardan dönmezdi. Dönmedi de, çizdiği yolda ilerledi.
Vefatından sonra sevenlerinin, arkadaşlarının babam hakkında yazılarında sıklıkla gerektiği değeri göremediğinden bahsedildiğini okudum. Evet, okur-yazar olmanın ayrıcalık olarak görüldüğü bu topraklarda bir avuç insana ulaşabildi. Popüler olmak için çaba göstermedi ve sanırım bunun böyle olmasından çok da rahatsız olmadı. Rakamların bir önemi yok, ulaşabildiği bir avuç insan çok şeyler başarabilir, O’nun Türk Tarihine katkılarını daha da ileri taşıyarak bıraktığı mirasa sahip çıkabilirler.
Bir baba evlatlarına ne bırakır? Bu dünyada ne yaptıysa onu…
Son olarak babam ile olan bir anımı paylaşayım; üniversitede okurken sık sık babamı Selenge’de ziyarete giderdim. Yine bir ziyaretimde kendisi her zaman olduğu gibi çalışıyordu. Havadan sudan konuştuk, sohbet ettik. Ne okuyorsun bu aralar dedi, Jean Paul Roux –Türklerin Tarihi kitabına başlamıştım, çantamdan çıkardım verdim. Bana baktı sonra da kitabı çöpe attı. Şaşkınlık içerisinde bakakaldım. “Burda baban dururken Türkleri Jean Paul’den mi öğreniyorsun” diyerek kızdı bana. Ofisinden ayrılmak üzereyken kitabı çöpten çıkardı, eliyle üstünü temizledi “Al kızım al, oku bunu da oku ama kütüphanende doğru kaynaklar olsun her zaman,” dedi.
Doğru kaynak uçmağa vardı. Ruhu şad olsun…
Dilara Batur (Ahsen Batur’un kızı)