2023’ün seçim süreci, ezber bozucu önemli derslerle devam ediyor. Bu derslerden belki en önemlisi, diktatörlüğün bağımsızlığı temin ettiği zırvasının yeniden çürütülmüş olması.
Tam tersine. Diktatörlük, en beter bağımlılık ilişkilerini beraberinde getiriyor.
Para veya Türkiye’yi istila ettiği süre karşılığında hak ettiği kabul edilerek TC vatandaşlığı bahşedilmiş, sayısı sır gibi saklanan “Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela” vahşiler zaten apayrı bir konu.
Türk milletinin kaderi üzerinde söz söyleme cüreti ülke sınırlarını aşar vaziyette.
Tayyip Erdoğan kabile rejiminin kişisel ve ailevî ilişkiler kurduğu tüm uluslararası dikta, terör ve baskı rejimleri teker teker Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını çiğniyor.
14 Mayıs öncesi Putin ve Aliyev gibi diktatörler ile Putin’in Bosna’daki Türk-Müslüman düşmanı kuklası Milorad Dodik’in Tayyip Erdoğan’a destek mesajlarını hatırlıyoruz. Arap ırkçısı İhvancı din bezirgânlarının destek mesajını da…
İşin zul tarafı, devletin başına yerleştirilmiş aparatların bu suçu sahiplenmesi. Saray’ın parti propaganda aparatı olarak çalışan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, bunların başında geliyor. 18 Mayıs’ta geçtikleri haber, bunun tipik bir örneği.
İletişim Başkanı sıfatlı Fahrettin Altun’un yazdırdığı başlık şöyle:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yabancı liderlerden tebrik telefonu”
Ne için tebrik etmişler? Seçimlerdeki başarısı için.
Hangi seçimler? İkinci tura kalmış, sonuçlanmamış seçimler için.
Kimler?
Neredeyse ülkeyi paylaştıkları Katar’ın emiri Hamed es-Sani,
Swap karşılığı 15 Temmuz’daki finans rolü (?) unutulan BAE Devlet Başkanı Zayid el-Nahyan,
Macaristan’daki Rus kuklası Orban,
Erdoğan ile eskiden beri özel ilişkileri olan Malezya Başbakanı Enver İbrahim…
Ve son olarak Neçirvan Barzani!
Bakın, tüm dünyada otoriter yönetimlere karşı aynı tavrı gösteren The Economist dergisinin kapağı üzerinden fırtına koparan adamlar, dünyadaki en sorunlu yabancı liderlerin Türk siyasetine yön vermesiyle gurur duyuyor ve bunu sahipleniyor.
Ve sonunda düşe düşe Barzanilere bile düştüler!
Tayyip Erdoğan’ı bitmemiş seçim sürecinde tebrik ederek buradaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Kürtler üzerinde etki yaratmaya çalışan Neçirvan Barzani, Mesut Barzani’nin yeğeni ve bölgesel yönetimin şimdiki Başkanı.
Neçirvan, Tayyip Erdoğan’ı telefonla arayıp ‘Reis’ diye hitap etmiş. Kemal Kılıçdaroğlu’nu ikinci turda mağlup edeceğine dair “güven ve iyimserliğini” dile getirmiş. Fahrettin’in bile yayınlamayı uygun görmediği bir hadsizlik bu.
Burada Tayyip Erdoğan’a Cumhurbaşkanlığı konusunda arka çıkan, basit bir Kürt figür değil. Barzaniler, Türk soykırımı yoluyla Türkmeneli’ni Barzanistan’a çeviren emperyalist işbirlikçisi bir kabile.
Barzanilerin Türk siyasetinden yararlanması, Tayyip Erdoğan’la başlamıyor. 90’larda Özal’ın marifetiyle devletten –kırmızı pasaport dâhil– destek alıp defalarca PKK ile işbirliği yapıp Türk askerini arkadan vurdular.
Bölgesel yönetimin gelir kaynağı ezici oranda petrol. Ve bu petrol, Türk topraklarından boru hattıyla Ceyhan limanına ulaşıyor.
Erdoğan’ın Barzaniler ile geliştirdiği özel hukuk işte burada devreye giriyor. Bu öyle özel bir hukuk ki, yerel yönetimin merkezî Bağdat yönetiminden izinsiz petrol satışı yüzünden Türkiye, uluslararası mahkemelerde mahkûm edildi.
Bir zamanlar Türkiye Cumhuriyeti adına bir Yüzbaşı ile denk tutulan Barzanileri bugün Türkmen şehri Erbil’i kendilerine başkent yapacak kadar büyüten, Tayyip Erdoğan’dan başkası değil.
Erdoğan, BOP Eşbaşkanı olarak Irak’ın işgaliyle başlayan süreçte Barzanilere tüm kapıları açmıştı. Şimdi bunun meyvelerini topluyor. Yine Türk milletinin onurunu ve gururunu çiğneyerek. Yine Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını Peşmerge ile paylaşarak.