1915 Çanakkale Köprüsü bugün açılıyor. AKP iktidarı, ekonomik yıkımın iyice belirginleştiği bir dönemde yapılan Çanakkale Köprüsü’nü, gittikçe yıpranan imajını yenilemek için bir can simidi olarak görüyor. Enflasyonun zirve yaptığı, döviz kurunun düşmediği bir iktisadı düzenin an itibariyle en çok ihtiyaç duyduğu şey; “güçlü Türkiye” algısına yardımcı olacak ve gerçekleri bir süre daha öteleyecek bir mega proje.
İktisadi faydasının analiz edilmediği, “büyük yapılar” yapmak üzerine inşa edilen bir anlayışın ve siyasi iktidarın son ürünü 1915 Çanakkale köprüsü.
Köprünün derinlemesine incelenmesine ve halk tarafından sorgulanmasına engel olmak için iktidarın bütün aygıtları tek bir ağızdan “devletin kasasından tek bir kuruş çıkmadığını ve özel işletilecek bu yapıların bir süre sonra devlete döneceğini” söylüyorlar.
Tek kuruş ödenmeden yapılan devasa yapılar… Sanki bir grup hayırsever iş adamı bir araya gelerek, devlete bir köprü bağışlamış gibi. Ne güzel! Ahmakça ama tam olarak böyle düşünmemizi istiyorlar. Oysa ortada Cumhuriyet tarihinin en büyük yatırımlarından biri var ve köprünün maliyeti 3.1 milyar dolardan fazla. Bu rakamın dışında, “teferruat” olarak görülen ancak küsurat olamayacak kadar maliyetli olan bağlantı yolları maliyetleri de var. Tabii ki bu paralar, devlete vergi ödeyen vatandaşların cebinden çıkacak. Yapılan bu kaynak transferinin bedelini halk karşılayacak.
Evimize en ufak bir şey alırken bile, bütçemizi düşünüyoruz; ev ekonomimizin belirlediği önceliklere göre “kâr fayda” hesabı yapıyoruz, durumumuza göre bir karar veriyoruz ancak bu kadar büyük yatırımları sorgulamamız iktidarı rahatsız ediyor.
Ayçiçek yağı taşıyan gemilerin canlı yayında izlendiği, tarımsal üretimin daha da düştüğü, devletin çiftçiyi kendi kaderine terk ettiği, gübre fiyatlarının arşa vardığı, kıtlık tartışmalarının yapıldığı bir ortamda, mantıklı bir ülke yönetiminin yapacağı ilk şey, vatandaşını koruma altına almak ve kısıtlamalara gitmek olmalıydı.
Sadece Ukrayna işgaliyle açıklanamayacak, kökleri çok daha derinlerde olan bir yoksullaşmanın sonuçlarını yaşıyor Türkiye. Halkın gözünü boyamak, gerçeklerin üzerini örtmek üzerine yapılmış ekonomik tercihlerin sonuçları önümüzdeki dönem kaçamayacağımız biçimde ortaya çıkacak.
İktidar medyasının, Avrupa’da ve ABD’de “artan enflasyon” haberleri yaparak, “şükretmemizi” isteyen haberlerin de artık hükmü yok. Kaldı ki, garantili geçiş şartnameleri hazırlayan kurnazlar ABD’deki artan enflasyonun maliyetini bile vatandaşa yüklemiş durumdalar.
Geçsek de geçmesek de hepimiz bu ödenecek faturanın ortağıyız. Ancak örneğin bu köprüyü gidişli gelişli kullanmak isteyen bir asgari ücretli, bunun için üç iş günü çalışmak zorunda(500 TL). Ve ücret, köprü sonrası kullanılacak zorunlu otoban maliyetini de içermiyor.
Araba sahiplerinin depolarını doldururken ağladıkları bir ortamda, Çanakkale Köprüsü üzerinden yaratılmak istenen algının başarılı olamayacağı, mızrağın artık çuvala sığmadığı yakın zamanda ortaya çıkacak.