Canan Kaftancıoğlu’nun yargılandığı dava Yargıtay’da sonuçlandı ve siyaset yasağı geldi. Seçimlere 1 yıl kala alınan bu karar, basit bir muhalefeti yıldırma, sindirme, korkutma planından ötesi.
Kaftancıoğlu, Buğra Kavuncu ile birlikte İstanbul seçimlerinin kazanılmasını sağlayan en önemli iki isimden biri. Onlar sandıklara sahip çıkmasalardı, İstanbul’da seçim kaybedilecek, atı alan yine Üsküdar’ı geçecekti.
Şimdi yapılacak seçimlerde iktidar Kaftancıoğlu’nu devre dışı bırakarak sandık hırsızlığını başlattı diyebiliriz. O olmasa da birileri sandığa sahip çıkar diyebilirsiniz ama daha önce sandıklara hiç sahip çıkılamadığını biliyoruz.
Saray, çok kritik bir adım atmıştır, bu adım sandık kurullarına kendi hakimlerini atamaktan bile daha hayatidir, CHP’nin sandık sorumlusu artık sandıklardan uzak tutulacaktır.
Evet seçim yaklaştıkça Saray peş peşe adımlar atıyor.
Önce Gezi kararı gelmişti, ardından Kaftancıoğlu kararı geldi. Yakında İmamoğlu davası da sonuçlandırılırsa hiç şaşırmayalım.
Ayrıca siyaset sahnesindeki olağanüstü hareketliliği de görelim. Şu sıralar herkes Zafer Partisi’nin yükselişini konuşuyor. En son biz bu havayı Cem Uzan olayında görmüştük.
Sonucunu biliyoruz.
Bundan 1,5 yıl önce 12 Kasım 2020 tarihinde, İyi Parti’nin İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’ya yönelik bir iftira kampanyası başlatıldığında şunları yazmıştık:
“Buğra Kavuncu ile Canan Kaftancıoğlu’nu beğenmeyebilirsiniz. Onları elbette eleştirebilirsiniz. Nitekim biz de gazetemizde sık sık eleştiriyoruz. Fakat şunu ayırt etmek lazım: İdeolojik ve politik eleştiri başkadır, kriminal saldırı, linç girişimi, iftira kampanyası ayrı.
İdeolojik ve politik eleştiriyi her politikacı yapar. Fakat kriminal saldırı, iftira kampanyası yürüten kişi -geçtim akademisyen ve bilim insanı olmayı- politikacı değil tetikçidir, ona bu görevi veren de İstanbul seçimlerini kaybeden ve bunu hazmedemeyen Saray’dır.”
Evet, Buğra Kavuncu’ya iftira kampanyası belki sonucuna ulaşamadı. Fakat o saldırının ardındaki ismin kim olduğunu ve şimdi ne yaptığını tüm Türkiye görüyor. Yani Saray sadece yargı kararları ile değil, piyonları ile de siyaseti şekillendiriyor.
Muhalefet, ses yükselterek, hele hele mitingler yaparak bu karara cevap veremeyeceğini de bu süreci yönetemeyeceğini de bilmeli.
Karanlık bir döneme giriyoruz.
“Karanlıkta kalarak” empati eylemi yapan ana muhalefet lideri, acaba bu karanlığı görebilecek mi…