Sinan Oğan’ın aday olabilmesi için ceplerindeki son parayı harcayanlar, didinip çevreden 1 kişiyi imzaya taşımaya çalışanlar, onun için propaganda yapıp oy isteyenler üzülmesinler!
Türk siyaseti çok uzun bir süredir AKP eliyle “aldatmanın ve aldatılmanın” sıradan hale geldiği, en kirli günahlardan bile “Allah bizi affetsin” diyerek sıyrılabilen, “pazarlığın” bile normalleştiği bir ülke haline geldi.
Dünyanın her yerinde siyasetin içinde böyle “kirli” unsurlar elbette vardır. AKP öncesi Türkiye’de de vardı ancak AKP’ye nasip olan şey, içyüzünü bilmediğimiz bu tarz pazarlıkların “siyasetin yeni normali” haline gelmesi.
Tıpkı Yaşar Büyükanıt’ın Dolmabahçe’de “kepengi kapattım” demesi ve bir daha konuşmaması gibi.
Geçmişte Erdoğan’a küfreden Devlet Bahçeli’nin, “devletin bekasını” gerekçe göstererek devletin yok edilmesine müsaade etmesi ve bu dönüşümün gerçek sebebini kimsenin bilmemesi gibi.
Sinan Oğan da Cumhur İttifakı’na destek olduğunu açıklayarak bilinmezlerle dolu bu trene binmeyi tercih etti.
Oğan şimdi yerine oynadığı Bahçeli gibi tercihini “siyasi gerekçeler” sunarak meşrulaştırmaya çalışacak. Yaptığı “istikrar” vurgusu, saraya kapıkulu haline gelmenin kamuflajı olmuş durumda.
Kimi gazeteciler bu dönüşümün bir pazarlığın neticesinde olduğunu ve Oğan’a “duygusal” birtakım vaatlerde bulunulduğunu da dile getiriyor.
Bunların gerçekliği nedir bilmiyoruz.
Ancak somut olan durum, Türk siyasetinde utanma duygusunun yok edilmiş olması ve seçmene kazık atmanın gayet sıradan bir olay haline gelmesi.
İnsan düşünmeden edemiyor; Sinan Oğan gibi “Türk milliyetçiliğinin sesi” olarak ortaya çıkan bir aday, Türk milliyetçiliğini ayaklar altına almakla övünenlerin hizmetine girdikten sonra; çocuklarının, eşinin ve dostlarının yüzüne nasıl bakacak? Siyaseten kendisini kurtaramaya çalışacak cümleleri sarf ettikten sonra vicdanıyla nasıl yüzleşecek? Türk töresi bu mudur?
Muhtemeldir ki “Bugün seçmenime nasıl ters köşe yaptıysam, yarın da Cumhur ittifakına ters köşe yaparım, tabanımı yeniden kazanırım” rahatlığında olmalı.
Türk siyasetinin “genişliği” ve AKP Türkiye’sinde sıradan hale gelen “ilkesizlik”, bu rahatlığın önünü açtı.
Ancak unutulmamalı, Türk milliyetçileri için de affedilmesi mümkün olmayan günahlar var.
Oğan’ındestekçileri, Oğan’ın bu tercihinin kendi iradesiyle sınırlı olmadığını; Saray’la alınan ortak bir karar olduğunu bilmeli. Oğan’ın söz ettiği gizemli planın “Erdoğan’ın kazanması” olduğu bugün ortaya çıktı.
Türk milliyetçileri açısından seçimlerde çok önemli bir gerekçe daha ortaya çıkmıştır. Aldatmanın bir bedelinin olduğunu tüm Türkiye’ye göstermek açısından, pazar günü yapılacak seçim artık daha anlamlıdır. Fırsatı kaçırmamak gerek!