“CHP Medyası” dediğime bakmayın. Halk TV, Tele 1, Cumhuriyet gibi muhalif basının ekran yüzleri arasında bir anket yapılsa, birinci çıkacak parti CHP değil, ezici çoğunlukla HDP olur. CHP medyasında olmak bunlar açısından kimliklerini gizlemeye yarayan bir kamuflaj.
Bu kanalların eski “yetmez ama evet”çilerle doldurulması, doğruluğu hiçbir biçimde sorgulanmayan bir ittifak politikasının doğruymuş gibi muhalefete kabul ettirilmesi, eski AKP’lilerin sürekli bu kanallarda boy göstermesi ve elbette bu isimlerin hiçbirinin ağzına Atatürk’ü almaması bir tesadüf değildi.
Seçimlerde ne kadar başarısız oldukları ortaya çıkan anket şirketlerinin de bu kanallar üzerinden muhalefete “rahat olun, kazanıyoruz” mesajı vermeleri bir “hata payı”nın sonucu muydu yoksa bir iktidar projesi miydi, bunu bilmiyoruz.
Ancak bu anket şirketlerinin de sahiplerini yakından tanıyoruz ve bu isimlerin siyasi geçmişi de “yetmez ama evet”çilerin siyasi geçmişleriyle son derece örtüşüyor.
Tüm bu medya kanallarını ve anket şirketlerini CHP’ye bağlayan ismin Tuncay Özkan olması elbette bir tesadüf değil. Özkan en tepedeki isim olarak tüm bu siyasi yönelimi hem finanse ediyor hem de yön veriyor.
Özkan’ın ekibindeki toplam 100 kişilik bir “muhalif gazeteci grubu” CHP’yi esir almış durumda.
Yıllardır bir o kanalda, bir bu kanalda dolaşan Ayşenur Arslan’ın zırvalarının her gün iktidar tarafından “meze” olarak kullanılması gayet doğal bir sonuç. Tuhaf olan şey ise Arslan gibi bir ismin hiçbir dönem işsiz kalmaması.
Ne diyor Arslan ikinci tur için? “Demirtaş’ı kurtarmak için Kılıçdaroğlu’na oy vermek zorundaymışız”. Kendisinin böyle bir hayal dünyası olabilir ancak muhalif seçmenin önemli bir kısmı sandığa bunun için gitmedi, Kılıçdaroğlu’na da bunun için oy vermedi. İkinci turda da böyle olacak.
“Yetmez ama evet”çiliğin önde gelen isimlerinden Şirin Payzın’ın “seçimi kazanmak değil, kalpleri kazanmak daha önemli” açıklamasına ne demeli?
İkinci tur sonrası bunları daha sık konuşacağız elbette. Ancak yapılacak yeni seçimde bir “kazanma” ihtimalinden söz edeceksek, CHP tüm bu ekiple olan bağlarını koparmalı ve bu ekibin tüm uzantılarından kendisini tamamen arındırmalı.
Ve elbette bu ekibi CHP’ye musallat eden, siyasetin bu başarısız isimlerini bir kanaat önderi gibi sunan Tuncay Özkan’dan.
CHP’nin oy oranının aynı kaldığı bir süreçte CHP medyasının büyümesi, izleyicisinin ve reklam gelirlerinin artması bir tesadüf değil.
CHP ve CHP medyası ters orantıyla büyüyor.
Muhalif kitleler “umudun peşinden gitmek” için bu kanalları takip ederken, iktidarın kendi kitlesi de “muhalefetin PKK ile işbirliği yaptığı propagandasına” canlı biçimde tanıklık etmek için bu kanalları izliyor. İzlenme oranlarının artmasının asıl sebebi bu.
Tuncay Özkan’ın yeni gözdesi Merdan Yanardağ’ın geçmişte PKK’nın yayın organı “Özgür Gündem”de yöneticilik yapması durumu açıklamıyor mu?
TELE 1’in “seçimleri Kılıçdaroğlu’nun kazandığını” söyleyerek seçmenleri yanıltmasının ve İmamoğlu-Yavaş ikilisinin yıpratılmasının da arkasında Özkan-Yanardağ işbirliği var.
Erdoğan’ın kazandığı bir ülkede muhalif görünen bu isimler de “kazanıyor”. Dahası iktidarın kazanmak için böyle bir muhalefete ihtiyacı var.
