Önceki gün TBMM, ilkokul müsameresi tadında bir rezalete sahne oldu. Üç milletvekili, UNESCO Anadil Günü’nün anlam ve önemi bahanesiyle resmî dili Türkçe olan devletin yasama meclisinde Kürtçe ve Lazca konuşma yapmaya yeltendi.
Doğal olarak üçünün de Türk dilinin dışına çıkma denemesi mikrofonlarının kapatılmasıyla son buldu.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek resmî dil Türkçeye meydan okuyanlardan biri DEM’li. Diğer ikisi ise tahminlerin aksine CHP’li.
DEM’li Mardin milletvekili Beritan Güneş’in konuşmasına Kürtçe devam etme denemesi, artık alışıtığımız türden bir PKK’lı soytarılığı.
Rize milletvekili Tahsin Ocaklı ve İstanbul milletvekili Türkan Elçi de DEM’linin soytarılığına peşi sıra dahil olan CHP’liler.
Farklı olarak Rize milletvekili Tahsin Ocaklı, mikrofon kapatmayla sonuçlanacağını bilerek yaptığı müsamereye annesini alet etti… Hazırladığı Lazca metin, annesine hitaben kaleme almış.
Bu olayın ardından AKP’li Ayşe Böhürler, sosyal medyadaki açıklamasında resmi dilin öneminden bahsederek tartışmaya dahil olmuş, Türkçeyi sahiplenir bir rol kapmış. Ki Böhürler, basit bir figür değil. AKP’nin kurucularından biri. Belli ki etnikçiliğin kaybettirdiğini –hele ki böyle seçim öncesi aralarda– aklı başında çoğu AKP’li gibi Böhürler de iyi biliyor. Düşünün, Allah’ın Ayşe Böhürler’i yani… Azılı Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı… Ama o bile Abdurrahman Kurt gibi eski AKP’li vekillerin verdiği kabileci ilkel tepkilere aldırmadan oyunu kuralına göre oynuyor.
Geriye, belediyelerde ortaklaştığı yetmiyormuş gibi mecliste de DEM’in etnikçi soytarılığına alet olan bir CHP görüntüsü kalıyor. Elbette her iki CHP’li vekil de Kılıçdaroğlu’nun etnikçi, kompartımancı, gerici kafasından bakiye isimler.
Türkan Elçi, aylarca peşinden koşulup şımartılarak mecliste “çeşni” olmaya ikna edilmiş sıradan bir Kürtçü. Öldürülen Tahir Elçi’nin eşi olmaktan başka hiçbir siyasi albenisi yok. Tabi eğer bunda bir siyasi albeni varsa…
CHP, İstanbullulara Elçi’yi seçtirerek neyin diyetini ödedi? CHP mi öldürdü bu kadının kocasını? Ayrıca eşi siyasi cinayete kurban giden herkes millevekili olmak zorunda mı? Ama Piro’nun helalleşme mantığı böyle işliyordu.
Tahsin Ocaklı ise, eskiden beri siyasetin içinde. 89’da SHP’de merkez delegesiymiş. Rizeli müteahhit. Annesine seslenecek onca imkan varken meclis kürsüsünü kullanıp, bir de utanmadan kürsü dokunulmazlığından bahsediyor. CHP, 43 yıl sonra Rize’den çıkara çıkara vekil diye bunu çıkarabilmiş işte. O da alabildiği kadar etnik oy toplayıp girmiş meclise. Etnikçi Piro’un kazığı yine. Ardeşen’in Laz köylerinde oy arttırıp Türkiye’yi kaybetmek. Tıpkı Güneydoğu’da olduğu gibi.
Halk TV başta olmak üzere sol (!) muhalefet, “mecliste anadiline sansür” tezini işliyor. Dünyada 7 bin tane dil varmış, yüzde kırkı yok oluyormuş. İşte ama Kürtçeyi, Süryaniceyi ve Lazcayı milyonlar biliyormuş da TBMM bilmiyormuş… Ajitasyona bak!
Git dışarıda ne konuşuyorsan konuş. İster Esperanto konuş, ister Aborjince… Eciş bücüşçe bile konuşabilirsin. Ama Türkiye Büyük Millet Meclisi, bunun yeri değil! Yasama gibi Yürütme ve Yargı organları ve bunların tüm alt kademe daireleri de aynı şekilde Türk dilinde işlemek zorundadır. Hiçbir milletvekili, muntazam oturumda Türkçe dışında konuşamaz. Nezaketen davet edilmiş yabancı devlet adamı değilseniz zibidiliğin âlemi yok!
TBMM tabi ki Kürtçeyi de Lazcayı da Ubıhçayı da Pomakçayı da bilmiyor, çünkü Anayasa bilmiyor. Hiçbir zaman da bilmeyecek! Bunun sansürle, yasakçılıkla, inkârcılıkla ne alakası var?