Siyasi iktidar siyasetle kurulur
Siyasi iktidar iktisadi zeminde değil, adı üstünde siyasal mücadele zemininde kurulur.
AKP diktası, içte MHP – HÜDAPAR (Hizbullah) – DEM (PKK), dışta ABD ve İsrail ile kurduğu yeni iktidar bloğu ile 10 yıllık bir darbeye daha hazırlanıyor.
CHP ise “boş tencere” eylemleri ile sözde “iktisadi muhalefet” yapıyor. Özde ise AKP’nin yeni iktidar bloğuna destek veriyor.
Özel, AKP-MHP-PKK açılımlarına ya üç maymunu oynuyor ya da “yapıcı olma” bahanesiyle destek veriyor. AKP-MİT heyetleri İmralı’ya gidiyor. CHP böyle bir olay hiç yokmuş gibi davranıyor.
Bunun halkın nezdinde tek anlamı, AKP diktasının yeni iktidar bloğuna CHP’nin karşı çıkmayacağı, sarayın gürültücü muhalefeti rolüne devam edeceğidir. AKP tek takımlı futbol maçına devam edecek, Tayyip zorlanmayacak.
Ekonomik vaatler, siyasal iktidarı hedefleyenlerin sadece iktisadi programlarıdır. Ekonomik vaatle iktidar kurulmaz. İktidar siyasi mücadele ve iddia ile kazanılır. Öbür türlüsünün adı sendikacılıktır. Sendikal pazarlıktır. Özgür Özel’in ifadesiyle “sarayla pazarlık” yapmaktır.
“Pazarlıkçılık”, saray diktasını yıkacak siyasi bloğu ve halk cephesini kuramaz. Tam tersine dağıtır, parçalar. Halka “saray ile pazarlık yapacağız” demek, sarayı yıkmaya gerek yok demektir. Özgür Özel siyaseti tam olarak budur.
Özgür Özel’in Cumhuriyet ve demokrasi diye bir sorunu yok
Heyetler İmralı’ya gidiyor, geliyor. MHP’ye rapor veriyorlar. Saray’a rapor veriyorlar. Tekrar İmralı’ya gidecekler. Oradan Kandil’e ve Suriye’deki “teröristan”a gidecekler.
Anayasal düzene karşı gerici ve bölücü bir darbe gözümüzün önünde gerçekleşiyor. Dervişoğlu’nun ifadesiyle “kalkışma”. Peki, CHP’nin tavrı ne? “Meclis’te gelsin görüşelim. Şeffaf olsun.”
Özel’e soruyoruz. Meclis’e geldiğinde itiraz edeceğiniz ne var? Yani şu anda sunamadığınız hangi itirazınızı TBMM’de sunacaksınız? Size engel olan ne?
İşin aslı bir itirazı yok CHP’nin. Özel bunu daha ilk hafta açıkladı:
“Biz tarihin doğru tarafında yer almak istiyoruz. Gerekirse oyumuz yükselmez ama ileride bu kardeşlik projesinde CHP iyi yerde durmuş diye tarihe not düşülür.”
Yıllardır CHP “ama Kürtlerden oy almamız gerekiyor” bahanesiyle Kürtçülük yaptı. Söz konusu Kürtçülük olunca, “gerekirse oyumuz yükselmez” demeyi de biliyormuş Özgür Özel.
Türkiye’de Tayyip-Apo arasında başlayan ikinci ihanet sürecine büyük bir nefret ve tiksinti var. Muhalefet bekliyor Türk halkı. Oy da kazanabilir CHP ama yine yan çiziyor, Özgür Özel“oyunbozan olmayız” diyor.
Bu bir itiraftır. Özgür Özel oyunun içindedir. Cumhuriyet’e karşı 22 yıllık ihanetin CHP’ye öğrettiği tek “siyasi zekâ” bu olmuş. Cumhuriyet’i ve demokrasiyi savunmayı “oyunbozan”lık olarak görmek!
CHP siyasetsiz değil, Saray’ın siyasetini yürütüyor
Bu süreçte CHP’ye sıklıkla yapılan eleştiri “siyasetsiz” kaldığı şeklindedir.
Bu eleştiri aslında Özgür Özel’in hoşuna gidiyor. Siyasetsizliğin adına “gerçek gündem ekonomi” diyor. Böylelikle güya tavır ve sorumluluk almamış olacak. Ama yumurta kapıya dayanıyor. Bir iki güne kadar İmralı Heyeti CHP’nin kapısını çalacak. Ne yapacaklar? TeröristbaşıApo’nun ve Saray’ın ortak heyetini kabul edecekler mi? 3 Ocak 2025 tarihi itibariyle Özel’in tavrını aktarıyoruz:
“Kimse ama kimse endişe etmesin. Ne tıkayan oluruz ne bozan oluruz. Ama kimse kusura bakmasın; hiçbir siyasi partinin de planının parçası olmayız.”
Sonra da konuyu değiştiriyor. Gerçek gündem TÜİK’miş, ENAG’mış… Yüzde bilmem kaç zam olmalıymış ama Saray daha düşük yapmış. Emeklilerin, emekçilerin kolu kanadı kırılmış.
Zam oranları düşük… Geri kalan meselelerde sorun yok. Israrla üzerine basarak “kimse ama kimse endişe etmesin” diyor Özgür Özel. Süreci tıkamayacakmış.
Özel’in “endişe etmesinler” diye seslendiklerinin emekliler, memurlar, asgari ücretliler olmadığı belli. Doğrudan AKP’ye, MHP’ye ve DEM/PKK’ya sesleniyor. Anayasa değişecek, Tayyip’e müebbet başkanlık yolu açılacak, Apotahliye edilecek, üniter yapı ve ulus devlet Osmanlı kuruyoruz adı altında dinamitlenecek. CHP ise“süreci” tıkamayacakmış.
Özel“şeffaf” olun diyor. Yalan söylüyor. Şeffaflar zaten, sana bilgi veriyorlar. Normalleşme diye tutturan ilk sen değil miydin? Bir tek “başka partinin planının parçası olmayacağız” derken dürüst. Çünkü bugünkü CHP liderliğinin kendi siyasi çizgisi, Saray’ın bölücü ve gerici gündeminin aparatı olmaya son derece müsait. Gönüllü işbirlikçilik olunca, zorla araç olmuyorlar diyebiliriz.
Halkın gerçek gündemi ve iktisadi muhalefet yalanı
Gazeteciler soruyor “İmralı?”, Özel yanıt veriyor “TÜİK”. Mikrofonlar uzatılıyor “Öcalan?”, Özel“asgari ücret” diyor. Cumhuriyet, ulus devlet, Türklük, vatandaşlık… Özel: “tencere boş…”
Bu kaypak oportünizmin adını da “gerçek gündem ile muhalefet yapmak” koymuşlar. Oysa iktisadi muhalefet diye bir nesne siyaset alanı için namevcuttur. Siyasetin gerçek ve tek gündemi vardır, o da devleti kim yönetecek, kim iktidar olacak. İktidar olmak isteyene siyasi parti denir. Ücret pazarlığı için sendika var.
İktidarın içinde ise askeri program da vardır, iktisadi program da vardır, kültür ve eğitim politikası da vardır, yeri geldiğinde Anayasa da vardır. Bunların hiçbiri “sahte gündem” değildir.
Esas “sahte”ciler yalnızca iktisadi muhalefet yapacağız diyenlerdir. Bu kaçaklıktır. Herhangi bir ciddi siyasi gündem söz konusu olduğunda CHP’li yetkililer emeklinin tenceresinin, asgari ücretlinin filesinin, memurun paltosunun içine kaçıveriyor. Bunun da tek nedeni aslında AKP’nin Cumhuriyet düşmanı, Anayasa yıkıcı ve diktacı siyasetine CHP’nin ilkesel olarak karşı çıkmamasıdır.
CHP önderliği Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik anlayışı ile kavgalıdır. Yurttaşlık anlayışı ile kavgalıdır. Ulus devlet ile üniter yapıyla sorunludur. Atatürk’ün Türk kimliği tanımıyla uzlaşamamaktadır. Çünkü bu önderlik CHP’li değildir. 22 yıllık AKP diktasının yarattığı yeni bir kadro ve kuşaktır. Bu yüzden her ciddi Anayasa ve rejim sorununda susmayı tercih ediyorlar. “Sahte gündem” diyorlar. Çünkü susmasalar herkes görecek ki; AKP-MHP-DEM ile aynı şeyleri söyleyecekler.
Halkın tek gerçek gündemi Saray diktasını yıkmaktır
CHP, Saray rejimine eklemlendi. Yönettiği belediyelere ve belediye ekonomilerinin iki gramlık rantına kayyum atanmadığı sürece Saray’ın yeni Anayasal darbesine destek verecekler.
Sanki halk kendi gündemini bilmiyormuş gibi, utanmadan halkın yoksulluğunun, sıkıntılarının arkasına saklanıyorlar.
Saray’ın halkın sırtından ekonomik ve siyasi sopasını eksik etmemesinin temel amacı zaten halk susturmak ve yıldırmaktır. Böylelikle rejim darbelerine karşı direniş kırılmak isteniyor.
Bu yüzden açlık ve işsizlik ile köşeye sıkıştırılmış halkın tek gerçek gündemi Saray diktasının yıkılmasıdır.
Aksi takdirde halkı açlık, muhalif gençliği hapis, aydınları sopa ile terbiye etmeye devam edecekler. Özgür Özel de Kılıçdaroğlu’ndan aldığı zam pazarlığı göreviyle ortalıkta dolaşıp duracak.
Seçim senesi zammı da kaparlar. Öbür sene enflasyonla geri çıkacak nasıl olsa?!
Bu döngüyü kırmanın tek yolu siyaset yapmaktır, AKP iktidarına son vermektir. Siyasetten kaçıp ekonomiye sığınanan, sendikacılık oynayanların ise tarihsel ve nesnel olarak tek bir rolü vardır:
Saray kapısında ulufe dilenmek.
Yineliyoruz. Özgür Özel’in “saray ile hem mücadele hem pazarlık” stratejisi sadece ulufe dilenciliğidir.
Aslında “ekonomik muhalefet” de yapmıyorlar
Son sözümüz de;“ama ekonomi de çok önemli” diyen, iyi niyetli okuyucularımıza. Evet, ekonomi çok önemlidir. Ancak ekonomi siyasetin göbeğindedir.
Örneğin “ekonomi çok önemli” diye Suriye konusunda gıkını çıkarmazsan, AKP’nin inşaat oligarşisinin bitinin neden yeniden kanlandığını ve AKP’nin nasıl yeniden siyasi dinamizm kazandığını anlayamasın.
Veya hepsinin bütçesi zaten Saray’ın denetiminde olan Büyükşehir Belediyeleri’nin yarattığı ekonomik olanaklarla ayakta tutmaya çalıştığın CHP’li ve DEM’li müteahhitler bloğunun, neden iki üç kayyum atamasıyla birden çatırdadığını çözemezsin. Bizzat “kayyum mağduru” ve “demokrasi kahramanı” ilan ettiğin Ahmet Türk’ün, yeniden Kürt-İslam koalisyonu için Apo, Tayyip ve Bahçeli’nin kapısını aşındırdığını görünce şaşırırsın. İktidar ekonomisi budur. AKP’nin bu tür bir ekonomizmi CHP’den bin kat iyi yaptığı kesin.
Eğer cesaretiniz varsa hakikaten halk için ekonomizm yapın ama o da siyasi tavır gerektirir. Halkçılık demeyelim de “sol popülizm” diyelim belki anlarsınız.
Ekonomi ile siyaset arasında bağı mı merak ediyorsun ey “ekonomist” CHP’li? Parayı takip edin. İyi bilirsiniz. AKP’nin bile vazgeçtiği, demode olmuş beton iktisadiyatıyla, “Kent Uzlaşı”ları ile iktidara yürüyemeyeceğinizi anlarsınız belki de.
Gerçekten halkın iktisadi sıkıntılarını önemsiyorsanız buyurun hodri meydan. Kirletilmiş, kötüleştirilmiş ismiyle “popülizm” yapın. Yani halkçılık yapın.
Dünyada siyasetin başka bir türlüsü bulunmadı. Ya sağ popülizm yaparsın ya sol popülizm.
Her türden popülizmin ise iddiaların tersine apaçık bir siyasi programı vardır.
O da milliyetçiliktir.
CHP sol popülizm yapmaktan öldüresiye korkuyor. Çünkü sol popülizm, hem ülke içinde sömürüye hem de milli kimliğe ve ekonomiye saldırıya karşı çıkar.
Türkiye’de sağ popülizmin bir imkânı yok. Çünkü Batı’daki gibi “ulusal model” isteyen bir sermaye kesimi yok. Zaten AKP-MHP dahil tüm sağ partiler hem kaçak göçmen yanlısı hem Kürtçülük taraftarı.
Demek ki popülizm siyasi programıyla da iktisadi programıyla da CHP’ye ve sola kalmış. Buyurun size iktidar imkânı. Büyük tarihsel fırsat!
Ne oldu? Sürecin “önünü tıkayan”, “engel olan” olmaktan mı korktunuz?
Hem Türklüğü savun hem yoksulu. Açılıma da karşı çık, kaçak göçmenlere de, Bak ne kadar kolay! Oy da alırsın. Neden yan çiziyorsunuz? “Ama gerçek gündem yoksulluk”. İyi de yoksul olanlar zaten siyasi ve iktisadi milliyetçiliğe hazır. Hepsi Türk! Yalancısınız. Sizin işsizle, yoksullukla, emekçiyle veya emekliyle hiçbir alakanız yok.
Şimdi bırakın elinizdeki o boş tencereleri ve elinize çiçekler alın. Sarı, kırmızı, yeşil renklerinden seçin ki; “kimse endişe etmesin” sürece destek olduğunuzdan. AKP-MHP-DEM’in heyetlerinin size de uğramasını hevesle bekleyin.