Şimdi artık cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu geride kaldı, ikinci tur bekleniyor. Diğer taraftansa milletvekili seçimleri tamamen bitti. Bazı itirazların yaratacağı sandalye değişiklikleri haricinde TBMM’deki genel dağılım netleşmiş bulunuyor. Bu nedenle de CHP’nin, eski AKP’li ve AKP’li olmayan İslamcı mikro partilerle ittifak stratejisi de rahatça değerlendirilecek kıvamı bulmuş durumda.
Tahlilimizin en sonunda daha net bir şekilde ortaya çıkacak olan sonucu en baştan belirtmekte fayda var: CHP’nin, bu oyu küçük zararı büyük İslamcı, Nakşi ya da Nurcu bağlantılı mikro organizasyonlarla “ittifak” adını vermenin bile pek uygun olmadığı ilişkisinde CHP’nin kendisi, laikler, cumhuriyetçiler, Atatürkçüler yani kelimenin geniş ve dar anlamıyla biz mutlak kaybedeniz. Davutoğlu, Babacan, Karamollaoğlu ve Uysal ile partileri ise mutlak kazanan.
Kimse darılmasın (isterse darılabilir de tabii) karşılıklı fayda için bir araya gelişlere tabiatta mutualizm adı verilirken genelde küçük tarafın, büyük tarafa zarar vererek fayda elde ettiği ilişki tipine de parazitizm ya da Türkçesiyle asalaklık denir. CHP ile AKP eskisi İslamcı ortaklarının ilişkisini biraz sosyobiyoloji ya da politik biyoloji yapmak pahasına bu şekilde tanımlamak dışında bir seçenek yok… İşin daha garip tarafı zarar gören tarafın asalakları gönüllü olarak bünyesine yapıştırmış olması!
Gelin biraz da rakamlara bakalım…
2018 Genel Seçimlerinde CHP’nin oy oranı %22.65 ve bu oyla elde ettiği sandalye sayısı 146 idi. İyi Parti ise %9.96 oy oranı ile 43 vekil çıkarmıştı.
2023 Seçimlerinde ise CHP bu defa %25.38 oy oranıyla 169 vekil çıkarmış bulunuyor. İyi Parti ise %9.75 ile 44 vekil. Yani İyi Parti, oy oranındaki küçük bir azalmaya karşın bir vekil fazla çıkarırken; CHP’nin hem oy oranında hem de sandalye sayısında artış var. Fakat CHP açısından iş burada bitmiyor tabii çünkü kazandığı 169 sandalyenin hepsi kendisine ait değil.
CHP listelerinden seçilen GP’li, Deva Partili, SP’li ve DP’li vekilleri düştüğümüz zaman tablo değişiyor. Davutoğlu’nun GP’si CHP listesinden 10 vekil seçtirdi. Babacan’ın Deva’sının ise 14 sandalyesi olacak. Saadet’in 10, Nurcu destekli DP’nin ise 3 milletvekili ile temsil edileceği görülüyor. Yani toplamda AKP eskisi, tarikat ya da cemaat bağlantılı, İslamcı toplam 37 vekil, CHP’nin sandalye sayısını 132’ye düşürecek, yani eskiye göre 14 azaltacak. İşin daha kötüsü bunlar maalesef CHP’li, Atatürkçü ve laik seçmenin oylarıyla seçildi.
Evet, geçen seçime göre CHP’nin oy oranı %2.73 dolaylarında artmış durumda. Öyleyse bu artışın karşılığı olarak bu sandalyeleri aldılar denilebilir mi? 2018’de SP’nin oy oranı %1.34 idi. Bu seçimlerde de SP’nin yaklaşık aynı oranda bir katkıyı CHP’ye yaptığını düşünebiliriz. Böylece CHP’nin SP’siz oy artışı %1.39 olarak tespit edilebilir. Yani CHP kendi oyunu hiç artırmadıysa, geçen seçimlerde barajı aşma desteği ile HDP’ye giden hiçbir oy geri dönmediyse bile GP, Deva ve DP’nin toplam katkısı ancak bu kadar olabiliyor. Oysa hem CHP’nin kendi oyunu artırması kuvvetle muhtemel hem de ödünç oyların geri dönmüş olması…
Bu hesapları hiç yapmasaydık bile, yani %2.73 artışın hepsinin bu İslamcı partilerden geldiğini varsaysaydık bile onlara CHP’nin bahşettiği 36 sandalyenin, %10 oyla İyi Parti’nin aldığı sandalyeye neredeyse eşdeğer olduğunu görüp yine politik parazitizmi tespit edebilirdik. Kaldı ki yaptığımız hesaplardan görüldüğü gibi tablo daha da ağırdır.
Neticede CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve kurmaylarının yaptığı plan, azami %2 oyla İslamcı partilerin %10 oy almışçasına bir sandalye sayısıyla TBMM’ye taşınmasına neden oldu.
Şimdi bu partilerin ellerindeki vekillerle Mecliste ne yapacaklarını sormalıyız. CHP’den ayrılıp kendi partilerine geçtikten sonra, ayrı bir İslamcı blok olarak Meclis Grubu mu oluşturacaklar? Deva ile Gelecek zaten aslında örgütsel olarak AKP’den ayrılmışsa da ideolojik olarak aynı yerde. Hatta kendilerinin 2002 AKP’si olduklarını söyleyerek, “hakiki AKP” olma iddiası da taşıyorlar. Acaba AKP/2002 gibi bir isimle çalışmayı mı tercih ederler? Zaten AKP, YRP ve Hüda Par/Hizbullah’la “renklenmiş” Meclis, bir de CHP eliyle ikinci bir İslamcı bloka kavuşmuş oldu. Mursi’nin devr-i riyasetindeki Mısır gibi bir şey. İhvancıların muhalifi Selefi ittifakıydı vs…
Acaba bu CHP “hediyesi” İslamcı vekiller, muhtemel bir Anayasa oylamasında ne tavır alır? AKP’nin getireceği anayasaya türban düzenlemesinde nasıl bir yol izler. (Gerçi ben Kemal Kılıçdaroğlu’nun ne yapacağından da pek emin değilim ya, neyse…) Veya bir “Türklük” tartışmasında ne yaparlar? CHP eliyle orada bulunmanın yaratacağı bir kompleksin “biz daha İslamcıyız aslında” gayreti ile öne atılmalarına neden olabileceğini de göz ardı etmemek lazım!
CHP, Kemal Kılıçdaroğlu ve onun akıl küpü meşhur kurmayları, danışmanları bize bir garanti verebilirler mi? Evet, soralım: Ölmüş, bitmiş, kayda değer bir oyu olmayan, faydası değil mutlak zararı olan İslamcı partilere hayat öpücüğü vermek CHP’nin işi miydi?
İdeolojik yanlış ortada, tamam. Bari pratikte bir fayda görseydiniz. O da yok. “Kazan-kazan” değil, “çok kazan-az kazan” bile değil, basbayağı bir “kaybet-kazan” oyununa neden girdiniz?
Sizin çok yanlış (eğer bilerek yapmadıysanız) stratejiniz sonucunda CHP de, Atatürkçüler de, laikler de, cumhuriyetçiler de net bir şekilde kaybetti, bu adamlar hiçbir şey koymadan çok şey kazandılar.
Bunun hesabı elbette olur ve emin olun daha da olacak.