Çin’in dışişleri sözcüsü Mao Ning, salı günü yaptığı basın açıklamasında Çin diplomasisinin alışılagelmiş küstahlığını yansıtan, kendince tehditkâr bir açıklamada bulundu. İsim vermeden ABD, Kanada, Fransa ve Japonya gibi ülkeleri kast ederek;
“Bazı ülkeler, sadece Çinli yolcuları hedef alan kısıtlamalar getirdi. Bilimsel dayanağı olmayan böyle bir uygulamayı kabul edemeyiz. Çin, mütekabiliyet esasına göre bu ülkelere karşı önlem alabilir.”
Gerçekten de geçtiğimiz hafta boyunca söz konusu ülkeler, Çin’den gelecek yolculara özel Covid-negatif test zorunluluğu ve şüphe durumunda 1 hafta karantina mecburiyeti getirdi. Daha fazla ülkenin aynı tedbiri uygulaması gündemde.
Şimdi biraz geçmişi karıştıralım.
Pekin’deki sıfır-vaka takıntılı rejim, protestoların halk isyanına dönüşme ihtimalini daha fazla göze alamayıp geri adım atmıştı.
Fakat 3 yıldır gaddarca sürdürülen insanlık dışı ve mantık dışı kapanma tedbirleri bir anda kaldırılınca, totaliter ikiyüzlülüğün bütün pisliği ortaya döküldü.
Halka dayatılan sahte aşı Sinovac, bir halta yaramadığı için bir anda Çin’de vaka patlaması meydana geldi. “Çin sosyalizminin mucizesi” sonucu şu an Çin genelinde hem hastaneler hem morglar hınca hınç dolu.
Ancak sahtekâr Çin rejiminin dar elit çevresi, kapitalizmin BioNTech’i ile aşılanırken; halka dayatılan kapanma zulmünün tek sonucu Çin’de bugün yaşanan kaos değil.
Meselenin özü şu.
Çin, 22 Ocak’ta Tavşan yılına giriyor. Pandeminin başına denk gelen (2019) yeni yıl tatilinde 150 milyondan fazla Çinlinin yurt dışı seyahati yaptığını hatırlatırsak bunun ne anlama geldiğini tahmin etmek hiç zor değil.
Şimdi denilebilir ki, bu ülkelerin vatandaşları en az iki defa mRNA olmamış mıydı? Niye korkuyorlar?
Korkuyorlar çünkü dünyadan izole edilen Çin nüfusu, 3 yıl boyunca aşılanmadığı gibi sürü bağışıklığı da kazanamadı. Şimdi ise DSÖ’nün hakkında hiçbir güvenilir istatistik, analiz, ölçüm verisi alamadığı bu nüfus, tam olarak ne taşıdığı belli olmadan dünyaya salınıyor.
Ve ne tesadüf ki yeni yıla girerken İngiltere’deki Sanger Enstitüsü’nden yeni bir varyanta dair bilgi paylaşıldı. Şimdilik “XBB 1.5” adı verilen bu Covid varyantının, aşılama veya geçirilmiş hastalık yoluyla edinilen antikorları atlatmasına yardımcı mutasyonlara sahip olduğu bildirildi.
Üstüne üstlük Çin rejimi halen dünya ile ne bir viral gen dizilimi ne bir varyant bilgisi ne de herhangi bir şey paylaşmış. Adamların aralık ayı Covid bağlantılı ölüm bildirimi yirmi iki. Dalga geçiyorlar.
Fakirler diyarı Hindistan’ın bile Çinli yolculara test zorunluluğunu gündeme getirip turizm gelirinden vazgeçmeye hazırlanmasının sebebi işte bu.
Çin, çok tehlikeli yeni bir virüsün yayıldığı bilgisini dünyadan saklayıp enfekte nüfusunu yeni yıl tatiliyle dünyaya salmıştı. Aradan üç yıl geçti. Şimdi de edinilmiş antikorlara çelme takan yeni mutasyonu mu dünyanın başına bela ediyorlar?
1.5 milyar nüfusa uyguladıkları zorunlu karantina zulmünün ardındaki plan, virüsü dünyaya karşı biyolojik silah olarak kullanmak mı?
Komplo teorilerinden nefret ederim ama işin içinde Çin olunca her şeyi beklemek lazım. Gelişmiş ülkeler de tam olarak böyle davranıyor ve kendilerini korumak için tedbir geliştiriyor.
Mao Ning’in açıklamasına dönecek olursak.
Sen gel taksiye binmek için bile karekodlu, biyometrik taramalı tekno-faşizm uygulaması dayatarak vatandaşını canından bezdir, ondan sonra havaalanında test isteyen ülkelere çemkir!
Asla hesap sorulmamış Çin rejiminin sergilediği arsızlık işte bu boyutta.