Trabzon’da, Erdoğan’ın açılış töreninde mikrofonu eline alıp Kemal Kılıçdaroğlu’na “hain” diyen 10 yaşındaki çocuk herkesin dilinde. Yapılanın apaçık çocuk istismarı olduğu konusunda hemfikiriz.
İktidar cephesinde de yapılan şeyin yanlışlığını kabul edenler var. Fakat ahlaken değil, tamamen pragmatik açıdan. İlk tepki gösterenlerden Abdurrahman Dilipak’ın, “Bir çuval incir berbat edildi. O açılışlar bu olayın gölgesinde kalır artık.” cümlesi iktidar yandaşlarının temel kaygısını özetliyor: Puan kaybı.
İktidarın ahlaki (!) tepkisini ise, trollerin “seninki benden kara” tarzı propagandasında görüyoruz. Kimisi broşür dağıtan orak-çekiç önlüklü küçük çocuk resmi paylaşıyor, kimisi CHP’nin 23 Nisan etkinliğinden çocuk resimleri… Sendikal eylemler, parti mitingleri, çocukların göründüğü herhangi bir “eski Türkiye” resmi paylaşan da var.
Yani iktidar, kamuoyuna şu görüşü yedirmeye çalışıyor: O çocuk istismar edilmedi, tıpkı “sizin çocuklarınız” gibi siyasi eylem yaptı. Bizimkisi istismar ise, sizinkisi de istismar, diyorlar yani. Oysa çocuk istismarı, çocuğun herhangi bir şekilde bedenen ve ruhen sömürüsüdür. Yıllardır iktidar eliyle cemaat yurtlarında ve Kuran kurslarında yapılageldiği gibi.
Ak trollerin hafızaları epey zayıf. Ben Cumhuriyet Mitinglerinde “Tayyip baksana, kaç kişiyiz saysana” diye bağıran çocukları da hatırlıyorum, Gezi’de annesinin kucağında “Taabitittipa!” diye slogan atan minik yavruyu da biliyorum. Fakat bunların hiçbirinin ağzında küfür, hakaret, aşağılama yok. Kötü amaçlar uğruna kullanılma yok. Herhangi bir olumsuz duygu yüklemesi, sahte koşullandırma, hediye oyuncakla manipüle edilme de yok.
AKP’lilerin teklif ettiği gibi ölçüyü büyüklerin yaptığı herhangi bir eyleme çocukların dâhil edilmesi diye belirlersek, adım atmayı öğretmekten bisiklete bindirmeye kadar çocuklara yaptırılan her şey istismar oluyor. Gerçi AKP’nin –genel olarak siyasal İslamcılığın– çocuğa, kadına, doğaya yaklaşımı, yani “onların normali” baştan aşağı istismar üzerine kurulu. Erdoğan’ın ve yanındakilerin 10 yaşındaki çocuğun bu hareketini sırıtarak onaylamaları bundan.
Söz konusu çocuğun babası yıllardır hapiste. Bunun için ağlıyor, Erdoğan’a sarılıyor ve yalvarıyor. Ve çocuk, çocuk aklıyla “Tayyip Erdoğan” propagandası yapmaya başlıyor. İşte o esnada, mikrofon çocuğa geçerken istismar çok katmanlı hale geliyor.
Sahnedeki Erdoğan ve yanındakilerin onayı işin bir katmanı. Kendinden geçmiş kalabalığın alkışlarıyla onaylaması ikinci katman. Üçüncüsü katmanda medya var. Zira Medyaya ilk olarak servis edilen görüntülere makas atılmış. Kurdele kesilen makastan bahsetmiyorum. Video kesilmiş.
Makaslı görüntüye göre çocuğun Erdoğan’a “Hemen ver mikrofonu” dediği ve mikrofonu öyle eline aldığı zannediliyor. Fakat farklı açıdan paylaşılan bir başka görüntüde işin öyle olmadığı anlaşılıyor.
“Bay Kemal kim bu adamın karşısında?” dediği anda Erdoğan fırsatı görüyor ve bir eliyle çocuğun omzunu dürterken bir yandan da mikrofonu uzatıp “Ulan mikrofonla konuş” diyor. Bunun üzerine çocuğun ağzından çıkan “Tamam ver mikrofonu” oluyor, “Hemen ver mikrofonu” değil. Mikrofon tam yaklaşmamışken çıkan “tamam” sözü, “hemen” diye anlaşılıyor.
Erdoğan, kutuplaştırıcı ve nefret içerikli söylemini meşrulaştırmak için 10 yaşındaki çocuğu kullanmakla kalmıyor, milyonlarca seçmeni temsil eden ana muhalefet partisi genel başkanına küfür edilmesini de zevkle onaylıyor.
Yani ortada siyasi amaçlarla bile değil, tamamen suç işletmek için istismar söz konusu. PKK’nın silahlandırdığı çocuklar da, ön cepheye sürülen Hitler Gençliği de Çin’in küçük yaşta ailesinden ayırıp Uygur düşmanı olarak büyüttüğü Uygur yavruları da hep aynı istismarın, aynı sapkın zihniyetin kurbanı.
Sonuçta 10 yaşındaki masum bir çocuk, bir yandan eline verilen dandik Çin malı oyuncakla bir yandan da babasına kavuşma umudu ile canavara dönüştürülüyor. AKP medyası ise, en mahir olduğu konuda üstüne düşeni yaparak çocuğun istismarını becerebildiği kadar örtmeye çalışıyor.
Biz uyaralım. Çocuklarınızı AKP’den ve AKP’lilerden uzak tutun!