Önceki gece sabaha karşı Kahramanmaraş’ta yaşanan ve 10 ilimizi etkileyen deprem felaketi tüm Türkiye’yi yasa boğdu.
Deprem haberi alınır alınmaz, devlet adına Cumhurbaşkanı Fuat Oktay, kameraların karşısına geçti ve Cumhurbaşkanı’nın görevinin başında olduğunu söyledi. Böyle bir felaket anında bile adamların aklına ilk iktidarlarını korumak ve reislerini parlatmak geliyordu.
Peki, gerçekten öyle miydi? Erdoğan görevinin başında mıydı?
Fuat Oktay’ın bugün öğlen saatlerinde son verdiği bilgilere göre, 3.419 vatandaşımız hayatını kaybetti. Yaralı sayımız 20.534 ve yıkılan bina sayısı 5.775.
Fuat Oktay, reislerinin emrinde ne kadar etkin bir müdahalede bulunduklarını anlatadursun, felaketin ikinci gününde hâlâ enkaz altında yardım bekleyen binlerce insan var. Ayrıca sosyal medyadan hiç yardım gelmediğini söyleyen mesajlar paylaşılmaya devam ediyor.
6 bine yakın binanın yıkılması, üstelik bunların önemli bir kısmının “il afet risk azaltma planı projesi”nde pilot şehir seçilen Kahramanmaraş’ta gerçekleşmiş olması, AKP iktidarının depreme karşı ne kadar etkin önlemler aldığını ortaya koyuyor.
Elbette çöken sadece AKP’nin inşaata dayalı sistemi değil. AKP’nin Başkanlık Sistemi de ikinci gününe girilen felakette çökmüştür.
Hızlı karar almak ve hemen harekete geçmek için geçildiği söylenen Başkanlık Sistemi’nde, iki gündür afet bölgesinde bazı noktalara henüz ulaşılmadığı görülüyor. Gerçi devletin ortada olmamasına şaşırmamak lazım, kendine Başkan dedirten Erdoğan bile ortada yok!
Görevinin başındaki (!) Erdoğan, deprem olduktan 8,5 saat sonra ortaya çıkmış, “şu kadar can kaybımız var, yaralımız bu kadar, tüm imkanlarımızı seferber ettik” dedikten sonra ortadan kaybolmuştur. Kendisinden 22 saattir haber alınamamaktadır. Elbette Milli Yas ilan ettiği twitini saymazsak.
Anlaşılan “göreve” Erdoğan’ın yardımcısı Fuat Oktay vekalet ediyor.
Erdoğan’a da zaten sadece “müjde” vermek yakışır değil mi? Koskoca Reis, felaket haberi mi verirmiş, ölüm sayısı mı açıklarmış? Devletin valisi, bakanı ne güne duruyor?
Erdoğan “Can kaybının nereye yükseleceğini bilmiyoruz” demişti ama ortadan kaybolduğuna göre bir tahmini var. Maazallah bu felaketin neticelerinden Reisi sorumlu tutarlardı sonra. O da ne yapsın, ortadan kaybolmayı seçti. Sanki göz önünde olmazsa sorumlu tutulmazmış gibi.
AKP’lilerin yermek için ağızlarından düşürmedikleri “Eski Türkiye” zamanında da bu tür felaketler olmuştu. O zamanlarda da belki müdahalelerde yetersizlikler olmuştu ama devletin müdahale edemediği, yardım götüremediği yer hiç olmamıştı.
AKP’nin Türkiye’ye yaptığı en büyük kötülük, devleti ortadan kaldırmasıdır.
“Eski Türkiye”de böyle bir felaket yaşandığında, kimse devletin başındaki kişinin görevinin başına geçmesini beklemezdi. Tüm kurumların afet görev tanımı belliydi ve her kurum, ordu da dahil, kimseden emir, talimat beklemeksizin görevini yapmaya koşardı. Çünkü eski Türkiye’de iyi kötü bir devlet vardı.
Kritik 36 saate yaklaşırken, bu tür felaketlerde hızlı ve organize müdahale edebilecek en büyük gücümüz olan TSK’nın neden göreve çağrılmadığını soruyoruz.
Neden olacak, Erdoğan dururken asker mi kurtaracak milleti?
Şimdi ise tüm devlet kurumları, reisin görevinin başına geçmesini ve talimat yağdırmasını bekliyor. Battaniye göndermek için bile Erdoğan’ın talimatının beklendiğine eminim ama ispat edemem. Devlet talimat beklerken, olan enkaz altında kalan ya da bir şekilde kurtulduysa bile olumsuz hava şartlarıyla boğuşan, sahipsiz bırakılan vatandaşa oluyor.
Tüm umutlar tükendiğinde, Erdoğan’ı yeniden karşımızda göreceğiz. Kayıplar için ne kadar üzüldüğünü ama devletin çok etkin bir şekilde müdahale ettiğini anlatacak. Bu felaketten de hem kendisi hem de partisi için bir başarı hikayesi çıkarmaya çalışacaktır.
Geçen gün A Haber‘de Altılı Masa üzerine bir haber vardı. Davutoğlu bir ara “Bütün kararlar liderlerin onayından geçecek” falan demişti ya, onun üzerine şöyle bir yorum vardı: “Diyelim bir afet oldu, deprem oldu, bunlar toplanıp karar olana kadar…” diye Altılı Masa’yla dalga geçiyorlardı.
Sizde karar alan tek kişi var ama durum da ortada…