Seçimlerin ardından İstanbul Valisi olan Ali Yerlikaya’nın İçişleri Bakanı olarak atanmasıyla, Gaziantep Valisi olarak görev yapan Davut Gül onun yerine göreve başladı.
Sonrasındaki gelişmeler bunun sıradan bir atama olmadığını; iktidarın mülteciler konusunda bir politika değişikliğine gittiğini, Gül’ün de bu sürecin uygulayıcısı olarak görevlendirildiğini gösterdi.
Vali mülteciler konusunda farklı adımlar atılacağını söyleyerek işe başladı. İstanbul’da polisin yaptığı aramaların artması, her gün yüzlerce kaçak mültecinin yakalanması ve bunların “Geri Gönderme Merkezleri”ne teslim edilerek deport edilmesi yeni dönemin işaretleriydi. Bunları tamamlayan bir unsur olarak basın harekete geçirildi ve özellikle Hürriyet Gazetesi uzun bir süre kaçak göçmenlere yönelik bu operasyonlara ilişkin haberleri manşetten verdi.
Belli ki AKP iktidarı, Davut Gül üzerinden mülteci politikasında değişikliğe gidildiğine dair kamuoyuna mesaj verme çabasına girmişti.
Gül’ün medya kuruluşlarının temsilcilerini toplantıya çağırarak özellikle kaçak mülteciler hakkında bilgilendirmesi bu sürecin devamı niteliğinde.
Her ne kadar Davut Gül “yeni bir misyon” yüklenmiş olsa da basın toplantısında yaptığı konuşma “serde İslamcılık olduğunda” zihniyetin değişmeyeceğini gösteren çarpıcı bir örnek.
Gül açıklamasında, “İstanbul genelinde 100 Türk vatandaşından işlediği her 6 suçtan birine karşılık 100 yabancıdan sadece birinin suç işlediğini” söylüyor.
Tarihe geçecek ibretlik bir demeç! AKP bürokratlarının hangi zihniyetle mayalandığını gösteren bir örnekle karşı karşıyayız. Gül; İstanbul Valisi gibi değil, Türkleri “barbarlıkla” suçlayan “dış mihrakların sözcüsü” gibi konuşuyor.
Örneğin İngiliz Büyükelçisi, “Türklerin suça yatkın olduklarını ve 6 kat daha fazla suç işlediklerini” söylemiş olsaydı anında “monşer” ilan edilirdi!
Ancak görünen o ki “Anneciğim, Türkler geliyor!” demek, Batılılara değil İstanbul’un yeni Valisine nasip oldu.
Türk düşmanlığı söz konusu olduğunda batıcılık ve İslamcılığın nasıl da kardeş olabildiğini görüyoruz.
Diğer taraftan Valinin verdiği rakamların çok da itibarı olmadığını biliyoruz. Nereden? Çok basit bir örnek var.
“Suriye’ye tamamıyla dönüş yapan Suriyeli” sayısını Genelkurmay 1 milyon kişi olarak verirken, İçişleri Bakanlığı bu rakamı 500 bin kişi olarak telaffuz ediyor. Arada %100’lük “ufacık” bir fark var.
Türkiye’de kaç mülteci yaşadığını, kaç mültecinin geri döndüğünü bile net olarak tespit edememiş bir iktidarın, mültecilerin suç istatistiği çıkarmasını takdir etmek gerek(!)
İstanbul’da “kayıt dışı” mülteci sayısının, “kayıtlı” mülteci kadar olduğu söyleniyor. Zaten böyle olduğu için “kayıt dışı” mültecilere karşı büyük operasyonlar düzenleniyor. Ancak “kayıt dışı” mültecilerin işlediği suçlar “kayıt dışı” kalıyor ve soruşturma konusu bile edilmiyor. Mültecilerin kendi aralarında işlediği suçların ise hiçbir kaydı yok; cinayet gibi bir olay olmadıkça ortaya bile çıkmıyor.
Kaldı ki Valinin “Türk vatandaşı” olarak saydığı isimlerin içinde sonradan Türk vatandaşlığı almış mülteciler de var. Bunların kaç kişi olduğunu muhtemelen Vali de bilmiyor.
Bunların hepsini görmezden gelebiliriz. Pas geçilmesi mümkün olmayan bir şey varsa o da Türk Devletine bağlı bir bürokratın kendi milletini mültecilerle kıyaslaması ve bunun üzerinden milletine karşı bir teori geliştirmesi.
AKP’nin yerel seçimlerden önce bir strateji olarak kullanacağı “kaçak göçmenleri engelleme” politikasının, seçmeni aldatmak için kurgulanmış bir oyun olduğu böylece ortaya çıktı.
Türk Milleti sadece “kaçak”ların değil, tüm mültecilerin ülkelerine dönmelerini istiyor!
Türk Milleti sadece suça karışmış mültecilere değil, Türkiye’nin ulusal yapısını paramparça eden tüm mültecilerin varlığına karşı çıkıyor.
Davut Gül’ün sürekli “kaçak göçmen” vurgusu yapması, “kaçak olmayan göçmenlerin” sorun olarak görülmediğine ve “kalıcı” olduklarına dair bir itiraftır!
Vali Bey rakam açıklamayı ve istatistiği çok seviyorsa “dünya yolsuzluk endeksi”ni de incelesin. Zira orada kendisinin de bir parçası olduğu bürokrasinin, 180 ülke arasında 110. sırada yer aldığını; Sri Lanka, Tanzanya, Etiyopya ve Senegal gibi ülkeleri bile çok geride bıraktığını görecek!