Selahattin Demirtaş, gündemden düşmek bilmiyor. Daha doğrusu birileri tarafından sürekli gündemde tutuluyor. Bir ara T24’teydi görev, şimdilerde ise görevi Halk TV’ye vermişler. Sürekli Selahattin Demirtaş’ı gündeme taşıyıp duruyorlar.
Yanlış anlaşılmasın, ben bu durumdan şikâyetçi değilim. Tam tersine Türkiye tarihinin en karanlık dönemlerinden biri olan “Açılım” sürecinde neler olduğunu, AKP-PKK-HDP masasında nelerin döndüğünü anlamamıza yardımcı oluyorlar. Aynı zamanda “siyasi rehine” ayaklarına yatan Selo’nun aslında hepimizden daha özgür bir şekilde kendini ifade etmesini, AKP’nin buna olanak tanımasını da ibretle izliyorum.
Demirtaş, gündeme her geldiğinde bir şeyler yumurtlamaya başladı. Elbette ki yıllar sonra konuşmasının bir sebebi var. “Açılım” sürecini ucundan ifşa ederek eski güzel günlere dönmek için AKP’ye şantajda bulunuyor aklı sıra.
Demirtaş’ın son ifşası, “Açılım” sürecinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın kendisiyle görüşme talebi olduğu, ancak kendisinin görüşmeyi reddettiği üzerine. Halk TV’nin Ankara Temsilcisi Özlem Akarsu Çelik’in, 1 Aralık’ta görülen Kobani davasındaki savunmasıyla ilgili sorularını cevaplayan Demirtaş, şunları söylemiş:
“Sözünü ettiğim görüşme talebi 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında İmralı heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder aracılığıyla bana iletilmişti. Hatırlarsanız o dönem çözüm süreciyle ve İmralı heyeti, hükümet yetkilileri ve MİT müsteşarıyla sık sık bir araya geliyordu. Siyaseten de ahlaken de uygunsuz bir teklifti. Dolayısıyla zaten Öcalan ile açık bir görüşme trafiği sürerken beni öne çıkarma anlamına gelebilecek böylesi bir girişimi hiç düşünmeden reddettim.”
Yukarıda bahsettiğim şey tam olarak buydu. “Açılım” sürecinde kapalı kapılar ardında hangi dolaplar dönmüş, anlamamıza yardımcı oluyorlar. Anlaşılan o ki, AKP, MİT aracılığıyla Apo’yu, ve dolayısıyla PKK’yı aradan çıkarıp yerine Selahattin Demirtaş vasıtasıyla HDP’yi muhatap almak istemiş. Ancak Demirtaş’taki PKK sevgisi ve Apo bağlılığı o kadar üst düzeydeymiş ki, görüşmeyi kabul etmemiş. Yoksa PKK korkusu mu desek? Malum, böyle konularda PKK’nın pek acıması olmuyor. Neyse ne. Neticede Demirtaş’ın gönlü, Apo’nun “süreç”ten tasfiyesine razı gelmemiş.
Görüşmeye aracılık eden Sırrı da başka bir MİT aparatı zaten. Artık deşifre olduğundan mıdır nedir, pek kullanmıyorlar onu. Ancak böyle bir şeyin teyit edilmesi gerektiğinde kafayı çıkarıp “öyle olmuştu” ya da “öyle değil” deyip kayboluyor.
Demirtaş’ın “siyaseten ve ahlaken” görüşmeyi uygun bulmamasına gelince… AKP ile PKK masaya oturup bir süreç başlatmışlar. Bu süreçte Oslo’da, İmralı’da kapalı kapılar ardında pazarlıklar yapılmış. İşin içinde AKP iktidarı var, MİT var. Selahattin Demirtaş madem bu kadar ilkeliydi, ahlaklıydı, o zaman çıkıp niye iki kelime etmedi bu görüşmelerle ilgili? Niye eleştirilerini dile getirmedi? Neden “Devletle masaya oturulmaz” demedi?
Ben söyleyeyim, çünkü Selo, o sıralarda MİT ile Apo arasında kuryelikle meşguldü. Kendisini “barış güvercini” sanıyordu ama o MİT’in posta güvercini idi. Şimdi bize siyaset dersi vermeye, ahlak nutukları çekmeye kalkmasın. Sırrı Süreyya ne ise Selahattin Demirtaş da odur. İkisi de süreçte MİT’in kullandığı aparatlardı.
Sevsinler senin ilkeli, ahlaklı duruşunu! Eş genel başkanlığını yaptığın partiyi bile İmralı’da MİT görevlisinin oturduğu masada kurdurmuşlar, partinin ismini Apo koymuş, MİT görevlisi de “iyi olmuş” diye onay vermiş, hangi siyasi ahlaktan bahsediyorsun?
MİT’le iç içe girmişsiniz, partinizi bile MİT kurdurmuş, MİT’in posta güvercinliğini yapmışsın, MİT Başkanı görüşme isteyince, “siyaseten ve ahlaken doğru bulmuyorum.”
Hadi oradan!