Dün gece meydana gelen deprem 10 ilimizi birden vurdu. Kahramanmaraş başta olmak üzere tam on ilimiz çok büyük bir felaketi yaşıyor. İşin kötüsü şu anda felaketin boyutlarını tam olarak bilemiyoruz bile.
Deprem sonrası Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay açıklama yaptı. Açıklaması devletimizin ve Cumhuriyetimizin içinde bulunduğu durumu göstermesi açısından son derece ibretlikti. Oktay, açıklamasında Cumhurbaşkanının depremin ilk dakikasından itibaren işin başına geçtiğini söyledi. Her afette olduğu gibi Cumhurbaşkanı yine işinin ve görevinin başındaydı yani!
Aslında bu açıklama, devletin içine düştüğü asıl afeti gösteriyor.
Doğal afetlerde, devlet doğal refleks gösterir. AFAD bunun için vardır, valiliklerde ilgili birimler bunun için vardır, hatta ordu içinde bunun için ilgili birimler vardır. Afet sinyali verildiği saniye, ilgili birimler anında harekete geçer, kendiliğinden geçer!
Yani o dakika önce Ankara’daki Cumhurbaşkanına haber vermek, onun işin başına geçmesini beklemek gibi bir lüksü yoktur devletin. Çünkü devlet şahsımın devleti değil milletin devletidir ve afet anında kaybedecek değil bir dakika bir saniye bile yoktur…
Yaşadığımız bu son depremde de muhtemelen devlet kendiliğinden harekete geçmiştir. Ama işte Cumhurbaşkanı yardımcısı nedense işin başında Cumhurbaşkanının olduğunu söyleme ihtiyacı hissediyor. Çünkü onlara göre deprem dahil her şeyi yönetmesi gereken bir reisi var ülkenin.
Güçlü lider istiyorlar ve topluma da bunu pompalıyorlar. Oysa asıl güçlü olması gereken lider değil devlettir. Devletin de adı değil kurumlarıdır, gelenekleridir, refleksidir. Özellikle de afet anlarında bu böyledir.
Şu afet bile devlet anlayışımızda nasıl bir kırılma yaşandığını bize gösteriyor, önce milletin yerini devlet alır, sonra devletin yerini lider alır. Bu işler hep böyle ilerler ve hep aynı şekilde sonuçlanır.
Fuat Oktay’ın açıklamasında enkaz altında kalanın sadece halk değil aynı zamanda devlet anlayışı olduğunu anlamış olduk ama açıklama bu kadarla da kalmadı.
Hatay’da iki devlet hastanesi yıkıldı depremde. Fuat Oktay, bu yıkımları açıklarken yıkılan binaların eski hastane binaları olduğunu, yeni binaların Allaha şükür yıkılmadığını belirtti. İyi de hangi devlet, eski ve depreme dayanıksız bir binada hastaneyi çalıştırmaya devam eder ve orada hastaları tutar?
Bu nasıl bir açıklamadır, yoksa Başkanlık sisteminin kronometresi burada da mı sıfırlandı?
Eski binalardaki – hem de devlet binası, hem de hastane binası!- ölümler Eski Türkiye’nin hanesine mi yazılacak?
Sadece hastane değil, polis evi bile yıkılmış! Yani afete ilk müdahalede bulunacak Emniyet birimlerimiz bile başını sokacakları depreme dayanıklı bir konuta sahip değilmiş.
Evet, hızlı işleyen Başkanlık Sistemi bu!
Depreme dayanıksız devlet hastanelerinde devletin korumasındaki hastalar can derdinde. Bu arada onlara yardıma gideceklerin ulaşacağı karayolu da deprem edeniyle hasarlı ve trafiğe kapalı! Ayrıca Hatay Havalimanı’nın da pisti depremde yıkılmış ve iptal olmuş!
Kim yaptı bu yolu, bu havalimanını diye sorsak, devletin kasasından bir kuruş çıkmadı diyecekler! Ama şu anda halk enkaz altında can verirken biz o yolları, o havalimanlarını kullanamıyoruz. Allah bilir garanti geçiş ücretini bu yıkık halinde bile yine biz ödeyeceğizdir!
Farkında mısınız, asıl deprem önce devlette olmuş da bizim haberimiz yokmuş…
Ama televizyonlar açık, milletçe canlı yayında deprem bölgelerini izliyoruz. Ve deprem anında kentler ve binalar yıkılırken ayakta kalan ve ayağa kalkan büyük bir millet görüyoruz. Yıkılan binaların etrafını saran vatandaşlar göçük altında kalanları çıkartmak için uğraşıyor. Hem de hiç tanımadığı insanları.
İşte bu gerçekten büyük bir millettir; Türk milletidir.
Ve Türk milleti, enkaz altında kalan devletini de çıkartacak ve Cumhuriyet’i yeniden diriltecektir.