Depremin ilk gününden itibaren sorulan soru: “Devlet nerede?” Ve tabii bu soruya eşlik eden diğer soru: “Asker nerede?”
Türk halkı devletçi olduğu için “devlet nerede?” diye soruyor. Savaş ve ulusal felaket anlarında da devlet demek. esasen sadece haki renk demektir. Yani Türk insanı sadece devletçi değil aynı zamanda askercidir. “Asker nerede?” diye de bu yüzden sormaktadır. Asker düşmanı sorar mı hiç böyle soru?
Kaldı ki Türk insanının adeta içgüdüsel olan bu devlet ve asker bilinci doğru bir devlet kuramına dayanmaktadır. Tarihsel kuşaklara yayılan bir hafıza ile kazanılmıştır.
“Devletçi” halk doğal olarak “devlet nerede?” diye sorarken, devleti ve askeri ortadan kaldıran çete aynı halka utanmadan saldırıyor “siz devlet düşmanısınız!”
Neden? Çünkü “Devlet nerede? Asker nerede?” diye sormak devlet düşmanlığıymış! Yani devletini isteyen halk “devlet düşmanı” ancak devleti yok eden çete “devletçi” ilan ediliyor iğrenç bir faşist demagojiyle.
Faşist demagogların her zaman iyi (!) bir ajan provokatöre ihtiyacı vardır. İktidarın propagandasını güya “muhalefet” adına tasdik edecek biri. Burada sıklıkla olduğu gibi Ahmet Şık devreye giriyor yine.
AKP’nin “devlet sahada, aksini iddia eden devlet düşmanıdır” propagandasına, depremin 5. Günü Ahmet. Hatay’dan destek verdi: “Böyle bir devletin düşmanı olmak haktır ve meşrudur.”
Ahmet Şık “böyle bir devlet” derken ne kastediyor? Örneğin Türkiye Cumhuriyeti’ne düşman galiba… Ancak dosya taşıyıcılığını yaptığı Hanefi Avcı’nın “devletine” düşman değil. Öncesine gidersek, Ergenekon Kumpası sırasında, altına imzasını attığı “Ergenekon Kılavuzu” isimli iki ciltlik dosya kitabı eline tutuşturanların “devlet”ine de düşman olmadığı kesin.
Vatan Caddesi koridorlarının zehir “gazetecisi”, Aydın Doğan’ın polis muh(a)biri ve aynı zamanda da ateşli “komünist”!
AKP’nin kara para aklama makinesi SBK’dan “TİP’li öğrenciler için burs” -ya da meyhanesi için sermaye- dilenecek kadar da ihtilâlci! Devlet dersi veriyor Bay Kışkırtıcı. Bravo!
Çok uzatmayalım. Ahmet Şık tam da bugün kendine “devlet” süsü veren, ancak asıl devleti yıkan çetenin dostudur. Doğrudur gerçi, hepsi birlikte Türk Devletine düşmandırlar.
Ahmet Şık’ın provokasyonu yandaş medyanın epey işine yaradı. Bolca da kullanıldı. “Asker nerede?” diyenler, yani aslında askeri görmek isteyenler “asker düşmanı” ilan edildi böylelikle el çabukluğuyla.
Depremden sonra yaygınlaşan bir savunmayla, özellikle gençler bu iftiraya yanıt veriyor. “Biz devlet ile hükümeti ayırıyoruz. Devlet kalıcıdır. Hükümet gidicidir.”
Şimdi bu tezi ele alacağım. Doğru bir tez. Özellikle politik mevzilerde, AKP’li faşistlerin kara propagandalarını çürütmek için yaygın bir şekilde kullanılıyor bu slogan: Devlet ayrı, hükümet ayrı.
Bu sloganın işlevselliğinin ve yaygınlığının nedeni, Ak-trollerin “AKP eşittir devlet” ve hatta “RTE eşittir devlet” dayatmasını çürütmesidir. Karşı taraf ise “devlet de hükümet de RTE’dir” diyerek, her ortamda halkın ve özellikle gençlerin üzerinde, korku ve sindirme politikası yürütüyor.
AKP zorbalığına karşı çıkan gerçek vatanseverler ise “hayır biz devlet düşmanı değiliz, hükümet ile devlet ayrıdır. Hükümetler değişeceğine göre, hükümeti eleştirmek suç değil tam tersine görevdir” tezini ileri sürüyor.
Bu aslında taşradan metropole, kıraathaneden okula, mahalleden işyerine kadar sürekli tartışma halinde olan, aşırı politize bir halkın zekâsıdır.
“Z kuşağı” denen, bizim ise yeni yurtsever gençlik kuşağı dememiz gereken milyonlar, bu sloganı AKP tahakkümüne karşı bir dayanak noktası olarak benimsedi. Çünkü yeni kuşak aynı zamanda son derece milliyetçi ve Atatürkçüdür.
AKP’nin “PKK açılımı” ihaneti, TSK’ya yönelik saldırılar, Suriyeliler meselesi v.s. 20 yıllık ihanet politikaları, hiç beklenmedik bir şekilde milliyetçi ve Cumhuriyetçi refleksi son derece güçlü bir genç kuşak ortaya çıkardı.
Bu kuşak da çok haklı olarak devlet düşmanlığı ithamını asla kabul etmiyor. Tayyip ile devleti eşitleyen zihniyete de büyük bir tepki gösteriyor. Kahramanmaraş’ta çok radikal bir şekilde AKP’yi eleştiren genç bir depremzedenin cümlelerini aynen aktarıyorum: “Devlet ile hükümet ayrıdır. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın ifadesiyle Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olacaktır. Hükümet ise AKP hükümeti. O elbette bir gün değişecek. Biz devlet düşmanı değiliz.”
Deprem meydanında, gencecik çocuklar, çaresizlik içinde inlemek yerine, devlet ve hükümet kuramı üzerine tez üretiyor. Çadır kentlerden yeniden devletleşmeye hızla ilerleyecek bir tavırdır bu. Devlet ve hükümet meselesinin tartışılması çok önemlidir. Sorunun AKP faşizminin çarpık devlet, daha doğrusu “devletsizlik” anlayışı olduğunu o kadar iyi biliyorlar ki!
Buraya kadar her şey doğru. Türk gençliğinin “saray eşittir devlet” faşizmine karşı bulduğu slogan da çok doğru.
Ancak “doğrudan da öte doğru vardır.” Yani bir slogan doğru olabilir ancak temenni düzeyinde yani devrim vaadi ya da Cumhuriyet’e geri dönüş talebi olarak doğrudur. Fakat var olan duruma ilişkin bir tespit, analiz olarak bu vaat algılanırsa, slogan tam tersi bir sürece hizmet eder. Çünkü şu anda yaşadığımız ülkede ne devlet var ne de hükümet! Tamamen keyfi bir idare!
Örnek verelim. “Devlet ayrı hükümet ayrı” sloganının çok yakın bir benzeri yani “devlet ayrı AKP ayrı” söylemidir. Türkiye’de saraya yamanmanın ve Cumhuriyet düşmanı cepheye geçmenin bir bahanesi olarak da o kadar sık ve etkili bir şekilde kullanıldı ki bu söylem.
AKP’ye yandaşlık etmek için “tamam AKP’ye karşıyız ama Mavi Vatan meselesi hepimizin meselesi” diyenler örnektir. Veya “AKP ayrı Kıbrıs davamız ayrı. Bu konuda Tayyip Erdoğan’a destek vermeliyiz” diyenler. “AKP’nin PKK açılımına karşıyız ama hatasından döndü” diyenler…
Sonra AKP’nin bu davaları mutlaka yine sattığı görüldü. AKP bir “milli davaya” ancak ve ancak tek bir sebeple “sahip” çıkar. Fiyat kızıştırma! Davayı satmak için fiyat yükseltme ya da halkın tepkisini azaltmak için zaman kazanma taktiğidir bu manevralar. İstisnasız! Şaşmaz!
AKP tüm bu konularda yine satış politikasına döndü ancak bir kez bile olsun “milli davaları” bahane ederek saraya kapak atanlar, AKP çark ettikten sonra AKP’yi eleştirip sarayı terk etmedi. Orada kaldılar.
Özetle, milliyetçi ve Atatürkçü gençliğin dilinde “devlet ayrı hükümet ayrı” sloganı, bugünkü tek adam rejimine karşı, yeniden Cumhuriyetçi bir devrim çağrısıdır. Fakat politika ve medya esnafı, köhnemiş isimlerin ağzında aynı cümle, Cumhuriyet düşmanı saray idaresine teslim olmak için kullanılabiliyor.
Gençlik aslında bir talep olarak diktatörlüğe karşı “devlet ile hükümet ayrılsın” diyor. Eğer bunu bugünkü Türkiye’nin rejimi böyleymiş gibi algılarsak büyük hata olur. Çünkü bugünkü Türkiye Anayasal bir rejim olmaktan çıkmıştır. AKP, bin kez usulsüzlükler ve oy hırsızlıkları ile değiştirdiği Anayasa’yı bile uygulamamaktadır.
Kaldı ki, bugünkü Anayasa uygulansa dahi, kuvvetler ayrılığı ve yasal bir hükümetin üzerinde yükseleceği yürütme-yasama-yargı bağımsızlığı artık o metinde bulunmamaktadır.
Açıklamak gerekirse, Türkiye’de bugün artık kabine hükümeti yoktur. Bunların hepsi “Eski Türkiye”ye aittir. Örneğin bugün TBMM’de bir bakan veya bakanların başı Tayyip Erdoğan hakkında gensoru verilemez. TBMM hükümeti güvenoyuyla düşüremez.
Bu yüzden “hükümet istifa” sloganı bile yanlıştır. Kabine yok ki! Nasıl istifa etsin? Tek mantıklı slogan “Tayyip İstifa” olabilir. Uygulanmasa bile var olan yeni Anayasa’ya uygun olan budur.
Ayrıca Bakanlar devamlı bir kurul halinde bile değildir. Yani Bakanlar Kurulu ve kurulun ortak imzası gibi düzen yoktur. Yine bakanlar, kabine hükümeti sisteminde olduğu gibi toplu halde atanmazlar. Toplu halde istifa edemezler. AKP lideri tek tek atar. Tek tek istifalarını ister.
Türkiye’de aslında bakanlar ve bakanlar kurulu değil, binlerce saray danışmanı ve onlarla birlikte takılan bakanlar vardır.
“Sistem” daha doğrusu “sistemsizlik” budur. Bu yüzden “devlet ve hükümet ayrı” sloganı aslında bir tespit değildir. Olması gerekenin talep edilmesidir. Türkiye’yi yıkıma götüren AKP idaresine karşı bir taleptir. Türk milletini devletsiz, hükümetsiz, askersiz bırakan çakma saray rejimine karşı, yeniden devlet, hükümet ve asker talep eden bir çağrıdır.
Bu yüzden “devlet nerede?” sloganı ile “devlet ayrı hükümet ayrı” sloganları çelişmez. Tam tersine halkın ağzından çıkınca ancak birlikte anlamlıdırlar. Sapına kadar doğrudurlar!
Evet devletçiyiz. Bu yüzden “devlet nerede?” diyoruz. Bu, devleti Türk’ten esirgeyen AKP’ye karşı bir slogandır. “Devlet ayrı hükümet ayrı” da diyoruz. Bu da AKP’lilere “ne devlet ne hükümet, sadece çetesiniz” demekten ibarettir.