Devlet Bahçeli, depremin üzerinden ancak 15 gün geçtikten sonra Erdoğan’ın korumaları eşliğinde deprem bölgesine gidebildi.
Tüm siyasi partiler, gazeteciler, gönüllüler, uluslararası yardım kuruluşları, dış ülkelerden ziyarete gelen siyasetçiler… Herkes ve her şey deprem bölgesine yığılmışken Bahçeli, köşesine çekilip deprem bölgesini uzaktan izlemeyi tercih etti.
İzlemek bir varlık belirtisidir, oysa Bahçeli ortada bile yoktu. 15 günün ardından ortaya çıktığında, enkaz kaldırma çalışmalarında tesadüfen fark edilerek kurtarılmış gibiydi.
Bahçeli’nin yitik ve yılgın ruh halinin altında, depremin yarattığı yıkımın tüm sorumluluğunu iktidara bırakmak ve aradan sıvışmak gibi siyasi hesaplar da yok. Entrika çevirmek bile bir miktar yaşam enerjisi gerektirir.
Deprem bölgesinde verdiği “Bu büyük felaket mucizelerle anlam kılınmış içinde sır olan bir olay gibi geliyor” demeci, enkaz altından çıkmak istemeyen yorgun bir bedenin söyleyeceği söze benziyor.
Üstelik bu ruh hali sadece Bahçeli’nin değildir, temsil ettiği siyasi çizginin de üzerine de tamamen
sinmiştir.
Depremin ortaya çıkardığı gerçeklerden bir tanesi, artık Devlet Bahçeli’nin ruhunun enkaz altında kalması ve siyasi miadını tamamen doldurmuş olması.
“Nerede bu devlet?” diyen kendi seçmenine bile “Nerede bu Devlet Bahçeli?” sorusunu sorduramayacak kadar önemsiz bir siyasetçidir artık.
Her enkazın başında bekleyen birileri mutlaka varken, Bahçeli’nin enkazı kimsenin aklına gelmemiş; kamuoyu Bahçeli’nin nerede olduğunu bile sormamıştır.
Güçlü gibi görünen bir siyasetçinin, siyasi ömrünün son günlerinde yaşadığı yalnızlıktır Bahçeli’nin yaşadığı… Attığı adımın da, söylediği sözün de artık hiçbir hükmü yoktur.
Bahçeli, “depremin içindeki sırrın” değil; depremin ve sarsıntının olmadığı, Erdoğan’ın himayesi altında varılacak bir huzur yolculuğunun peşinde.
Afet bölgesine ABD Dışişleri Bakanı Blinken’den sonra ulaşabilmesinin sebebi sadece bu olabilir.
Deprem bölgesine gidemeyen Devlet Bahçeli’nin ilk aklına gelen; depremzedelerin söylediğine göre Osmaniye’de bulunan ve karşısındaki apartmanın tamamen yıkıldığı Devlet Bey konağını kapatmak oldu.
Sağanak yağıştan kaçmaya çalışan çocuklara bile kapıyı açmayan “Devlet”, Ankara’ya döner dönmez yaptığı grup konuşmasında devleti eleştirenleri “not ettiğini” söyledi.
Tayyip Erdoğan da “Not ediyoruz!” demişti.
Bahçeli’nin aynı ifadeyi kullanması elbette tesadüf değil. Acaba Bahçeli’nin grup konuşmalarını da Erdoğan mı yazıyor artık?
Erdoğan’ın himayesinde deprem bölgesine gidebilen Devlet Bahçeli, kendi siyasi misyonunu da depremle birlikte Erdoğan’a teslim etmiştir.
MHP adında bir siyasi parti, Bahçeli adında bir siyasetçi, Türk siyasetinde artık yoktur. Artık küçük ortalık bile tehlikededir. “Kurt” kocamıştır ve artık iktidarın oyuncağı olmuştur.