Erdoğan’ın Gezi düşmanlığı malumunuz. Türkiye’nin en büyük toplumsal hareketi olan Gezi, üzerinden geçen 9 yılı aşkın zamandır AKP’nin ve Erdoğan’ın en büyük kâbusu olmaya devam ediyor. Erdoğan da neredeyse her konuşmasında Gezi düşmanlığını sözlerine yansıtıyor, yalan ve iftiralarla Gezi’yi ve Gezicileri karalamaya çalışıyor.
Erdoğan, daha önce biliyorsunuz bir Kabataş yalanı atmıştı ortaya. Erdoğan’ın “türbanlı kardeşi”ne saldıran belden yukarıları çıplak, deri kıyafetli, adeta Polis Akademisi filmindeki Mavi İstiridye Barı’ndan fırlamış tipler ile ilgili Erdoğan ellerinde kamera görüntüleri olduğunu, Cuma günü göstereceğini söylemişti.
Üzerinden yüzlerce Cuma geçtiği halde Erdoğan sözünü ettiği görüntüleri bir türlü göremedik. Erdoğan’ın görüntüleri göstereceği Cuma, çıkmaz ayın son Cuma’sıysa demek…
Bir de meşhur “camide bira içtiler” iddiası vardı. Dolmabahçe Camii’nin müezzini Fuat Yıldırım’ın “Ben din adamıyım yalan söyleyemem” diyerek Erdoğan’ı yalanlamasına rağmen Erdoğan yalanını ısrarla yıllardır sürdürüyor.
Neyse, konumuz bunlar değil. Konumuz, Erdoğan’ın Gezicileri karalamak için ortaya attığı bir iddianın daha yalanlanması.
Tarih 4 Haziran 2022.
Partisinin Kızılcahamam’daki değerlendirmesinde konuşan Erdoğan, Gezicileri hedef alarak akıl almaz bir iddiada bulunmuştu: “Bütün bunlar olurken, bunları savunan zihniyetten hiçbir şey olmaz. Polis araçlarımız, camilerimiz yakıldı.”
Bu, çok ciddi ve bir o kadar da tehlikeli bir iddiaydı. O kadar ki, Türkiye’yi bir iç çatışma ortamına bile sürükleyebilirdi. Özellikle de “camilerimiz yakıldı”, “camilerimiz bombalandı” gibi iddiaların Türkiye’de daha önce ne kadar büyük olaylara sebebiyet verdiği düşünüldüğünde, Erdoğan’ın açıklamaları bir devlet başkanı olarak ilk evvela büyük bir sorumsuzluktu.
CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, Erdoğan’ın “camilerimiz yakıldı” iddiasından iki gün sonra, 6 Haziran tarihinde İçişleri Bakanı Soylu’nun yanıtlaması isteğiyle meclise soru önergesi vermiş ve yine aynı gün CİMER’e “Gezi Olayları’nda yakılan camiler hangi ilimizde veya illerimizdedir? Yakılan camilerimizin isimlerini ve bağlı bulundukları il veya illeri açıklamasını arz ederim” başvurmuştu.
Tacettin Bayır’ın TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesi elbette yanıtsız kaldı. CİMER’den ise 26 Temmuz günü yanıt geldi. Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Cami Hizmetleri Daire Başkanlığı tarafından, CİMER üzerinden verilen yanıtta, “Bahse konu olaylarla ilgili illerden gelen herhangi bir belge ve rapor bulunmamakta olup, konu hakkında İstanbul Valiliği, il müftülüğünden de gerekli bilgilere ulaşabilirsiniz” denildi.
Yani Erdoğan’ın “camilerimiz yakıldı” iddiası, bizzat kendisine bağlı iki Diyanet tarafından ve CİMER üzerinden yalanlanmış oldu. Gerçi bu Erdoğan’ın bu konu hakkında ilk yalanlanması da değildi. Liberal Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Hasan Kulaksız da Erdoğan’ın iddialarını dört kuruma sorduklarını, sadece İBB İtfaiye Daire Başkanlığı’ndan yanıt geldiğini, gelen yanıtta da “yanan herhangi bir cami olmadığının” söylendiğini açıklamıştı.
Yani Erdoğan’ın Gezicileri karalamak, hatta Gezicilere saldırılara sebep olacak bir yalanı daha ortaya çıkmış oldu. Hem de Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından. Diyanet, bozuk saat misali, bu kez doğruyu gösterdi.
Ha, Erdoğan bütün yalanlamalara rağmen iddiasını sürdürür mü? Sürdürür. Tıpkı “camide bira içtiler” yalanı gibi. Bu tür yalan yanlış, akla ziyan iddiaları gerçek kabul eden, alıcısı olan bir kitlesi var ne de olsa.
Türkiye seçimlere yaklaştıkça eminim Erdoğan’dan da diğer AKP’lilerden de daha çok akla ziyan iddialar duyacağız. Ancak işte gerçeklerin ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu var ve her seferinde Erdoğan’ın ayaklarına dolanıyor.