TÜİK Başkanı Sait Erdal Dinçer, dün gece Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ile birlikte görevden alınan bir diğer isim oldu. TÜİK’te bir yılını dolduramayan Dinçer’in gözden düştüğüne dair çeşitli iddialar bir süredir dillendiriliyordu.
TÜİK’in kapısını zincirletip CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu dışarıda bırakmak gibi üstün bir “Saray hizmeti”nde bulunan Erdal Dinçer TÜİK’in başından alındığına göre kendisinden esas beklenen farklı bir şeydi.
Söylentilere göre TÜİK Başkanı Dinçer enflasyon rakamlarını düşük göstermiyordu. Daha doğrusu, TÜİK’in enflasyonu ziyadesiyle düşük gösteren yöntemlerine Dinçer’in özel bir etkisi katkısı olmuyordu. TÜİK zaten enflasyonu düşük gösterecek bir mekanizmayla biçimlenmiş, yoluna böyle devam ediyordu. Dinçer’in “yaşam maliyetini değil, enflasyonu ölçüyoruz” vurgusu buna dair absürt bir ipucu.
Yine bazı gazetecilere göre Dinçer konusunda bardağı taşıran son damla Dünya gazetesine verdiği röportajdı. Dinçer’e göre TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına duyulan güvensizlik anlamsızdı. Bunu 84 milyona karşı sorumlu olduğunu vurgulayarak anlatmaya çalışmıştı. İddiaya göre Saray bu “84 milyon” vurgusunu hadsizlik olarak okumuş, şahsiyetiyle var olmaya çalışmak gibi bir “günah” işleyen Dinçer’in biletini kesmişti.
Oysa Dinçer Saray rejimine oldukça sadık bir bürokrattı. Nisan ayında TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerini Araştırma Komisyonu’na yaptığı sunumda, kadına yönelik şiddet verilerine çeşitli kurumlardan gelen çeşitli “rica”lar sonucu ulaşmaktan vazgeçtiklerini bile çekinmeden söylüyordu.
Kimilerine göre “görevden affedilmek” Dinçer’in talebiydi. Oysa bağımsız ekonomi araştırma grubu ENAG’ın yayınlarına ihtiyati tedbir kararı aldırmak için suç duyurusunda bulunan, Dinçer’in başında olduğu TÜİK’ten başkası değildi.
Saray’ın TÜİK’ten beklentilerini Dinçer’in yerine atanan Erhan Çetinkaya ismine bakınca daha iyi anlayabiliyoruz. Erhan Çetinkaya, Bayrampaşa belediye Başkanı Atila Aydıner’in damadı.
Atila Aydıner ta 70’lerde MSP Gençlik Kolları Başkanı Tayyip Erdoğan’ın bizzat oynayıp yönettiği işçi düşmanı, ırkçı-dinci piyes “Mas-Kom-Ya”da rol almış bir isim. O günden bugüne Erdoğan’ın kurduğu diğer oyunlarda da rolünü devam ettiriyor.
Aydıner’in genç damadı görülmemiş bir hızla yükseldi ve pandeminin hemen öncesinde, 2019 Aralığında BDDK Başkan Yardımcısı oldu. Ondan önce ise, Vakıf Katılım adına A Haber’de “faizsiz bankacılık” üzerine soruları cevaplarken izliyoruz kendisini. Hayata Mason-Komünist-Yahudi komplosu gözlüğüyle bakan bir kayınbabaya yakışır bir damat olduğu kesin.
TÜİK’teki değişim, Adalet Bakanlığı’ndaki ve Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndaki değişimlerden ayrı değerlendirilmemeli. Lütfi Elvan’ın yerine Nurettin Nebati, Erdal Dinçer’in yerine Erhan Çetinkaya, Abdülhamit Gül’ün yerine Bekir Bozdağ önemli bir örüntü ifade ediyor. Ziya Selçuk’un yerine Milli Eğitim Bakanı yapılan Mahmut Özer ile Türk düşmanı ve Arap ırkçısı eğilimleriyle bilinen yardımcısı Nazif Yılmaz’ı da bu örüntüye dâhil etmek mümkün.
Erdoğan son döneminde her zamankinden daha koyu dinci ve daha biatçı tiplere, her kararında “Erdoğan olsa ne yapardı?” sorusuyla hareket edecek tiplere ihtiyaç duyuyor. Şu halde, diğer bakanlık ve kurumlardan benzer haberler almak mümkün.
Erdal Dinçer Dünya gazetesine verdiği mülakatta, siyaset baskısıyla TÜİK’te hesaplanan rakamlara yapılacak müdahalenin yüzlerce çalışanın gözünden kaçamayacağını, bunun derhal belli olacağını iddia ediyordu. Damat Başkan Çetinkaya’nın bu konuya nasıl yaklaştığını önümüzdeki günlerde anlayacağız.