Dün, yine cumayı cumartesiye bağlayan bir gecenin yarısı, Resmi Gazete depremi yaşandı. TÜİK Başkanı Sait Erdal Dinçer görevden alındı, yerine Erhan Çetinkaya atandı. Adalet Bakanlığına ise Bekir Bozdağ atandı.
Önceki Bakan Abdülhamit Gül yaptığı kısa açıklamada “görevden af talebimi kabulleri için şükranlarımı arz ediyorum” ifadesini kullandı. Bilindiği gibi saray rejiminde istifa kelimesini kullanmak bile yasak. “Görevden af” ile Abdülhamit Gül’ün istifa iradesi gösterdiğini ima ediyor.
Bekir Bozdağ ile ilgili çok fazla bir şey yazmaya gerek yok. AKP diktatörlüğünün en kanunsuz uygulamalarının her birinde vardı BekirBozdağ. Ergenekon Kumpası’nın militan Adalet Bakanı, PKK ile yürütülen ihanet açılımının bizzat icracısı konumunda Başbakan Yardımcısıydı. Terörist başı Apo’nun talimatıyla kurulan “Akil Adamlar” isimli illegal komitenin koordinasyonundan bizzat sorumluydu.
“Adalet” Bakanı yapılan Bekir Bozdağ’ın ne kadar adalet ve hukuka bağlı (!) olduğunu herkes çok iyi biliyor. En azından bir “istikrar” öngörebiliriz bu konuda. Nitekim kendisi bakan atanır atanmaz hemen eski açıklamaları gündeme geldi. Ergenekon Kumpası döneminde Fethullah Gülen’i TBMM kürsüsünde şu açıklamalarla militanca savunmuştu:
“Fethullah Gülen bu ülkenin yetiştirdiği değerli bir kıymettir. Seversiniz sevmezsiniz. Ama değerli bir insandır, bilge bir insandır. Bu ülkenin milli ve manevi değerlerine bağlı nesillerin yetişmesi için hizmetini yapıyor her şeyi de açık. Devletin denetimi gözetimi altında açık.”
Bekir Bozdağ başka bir açıklamasında da çocuk evliliklerini ve kanunen hüküm giymiş çocuk istismarcılarını savunmuş ve “küçüklerin rızası var” gibi iğrenç ve skandal bir ifadeye imza atmıştı:
“Bunlar tecavüzcü değil. Bunlar cinsel istismar suçunu zorla işlemiş olan kişiler değil. Tamamen ailelerin ve küçüğün de rızasıyla yapılmış işler.”
Bozdağ ayrıca PKK ile yürütülen ihanet açılımı döneminde defalarca Türk milliyetçiliğini tahkir eden, bölücülüğü meşru gösteren açıklamalar yapmıştı. Bugün “yerli ve milli” olduğu gerekçesiyle Saray rejimini destekleyen MHP’nin ve bazı sözde ulusalcıların, boğazına kadar Ergenekon kumpası ve ihanet açılımının suçlarına batmış Bozdağ ile ilgili ne yorum yapacakları merak ediliyor.
Önceki Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, tamamen sarayın cezalandırma aygıtına dönüşen adalet sisteminin nispeten tarafsız görünmesi için zaman zaman çıkışlar yapıyordu. Pek inandırıcı olmasa da böyle bir çabası vardı. Özellikle Süleyman Soylu ve saraydaki başka kliklerle arasında gerginliklerin olduğu da biliniyordu.
Nihayet saray rejimi sahte “tarafsızlık” sosundan da kurtulmuş oldu. Bozdağ tam bir aparat. İsminin temsil ettiği şeyler belli. Gittikçe güç kaybeden AKP’nin son haftalarda muhalifleri susturmak için tekrar provokasyonlar, linçler ve tamamen kanunsuz tutuklamalara yöneldiğini biliyoruz. Bozdağ ismi bu açıdan “isabetli”
Ayrıca Bozdağ’ın, AKP’nin PKK ile olan ihanet açılımdaki performansı iyi biliniyor. Bu yüzden sarayın bilerek ve isteyerek başlattığı “İmralı” tartışmaları ile Bozdağ’ın bakan olarak atanmasının aynı döneme denk düşmesi de gözlerden kaçmadı.
Tıpkı Ergenekon dönemindeki gibi muhaliflere yönelik yoğun bir tutuklama kampanyası ile birlikte teröristbaşı Apo’yla yeni bir açılım aynı anda başlatılabilir mi?
Muhalif gazeteciler sabahın köründe evinden alınırken, “İmralı” ile koordinasyon halinde belli kesimlere yönelik üstü örtük bir “af” gündeme gelebilir mi?
AKP lideri en son çıktığı tv programında Apo’yu serbest bırakmak gibi bir projelerin olmadığını belirtti. Kendisini tanıyoruz. Ne kadar “sözünün eri” olduğu aynı programdaki Sezen Aksu çarkından belli. Demek ki pazarlıklar başlamış.