Erdoğan’ın adaylığı tartışması
Türkiye’nin en önemli gündem maddesi, Cumhurbaşkanlığı adaylığı. Cumhurbaşkanlığı için adaylık başvurularının yapılmasıyla birlikte özellikle Erdoğan’ın adaylığı yine tartışılan konuların başında geliyor.
İktidar açısından ise Erdoğan’ın adaylığı konusunda bir tartışma yok. Erdoğan, Cumhur İttifakı’nın “doğal ve tartışmasız” adayıdır.
Erdoğan’ın yeniden aday olup olamaması, birkaç noktadan tartışılıyor. Birincisi Anayasa’dır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 101. maddesi gayet nettir: “Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçilir.
Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.“
Peki, 2017’de Anayasa’ya bu maddeyi koyan Erdoğan, bir sonraki seçimde bu madde üzerinden kendisiyle ilgili bir adaylık tartışması yapılacağını bilmiyor muydu?
Elbette biliyordu. Erdoğan’ın amacı da tam olarak buydu: Adaylığını tartıştırmak! Böylece seçimlerde eline tekrar mağduriyet kozunu alabilecekti. Erdoğan’ın “milletim beni aday da yapacak, cumhurbaşkanı da yapacak” ifadesi, yeni bir mağduriyet propagandasının kapısını aralıyor.
Erdoğan’ın dün itibariyle resmi başvuru yapmasının ardından adaylığına itirazlar da bu kez resmi kanallar aracılığıyla gelecektir. Muharrem İnce, Sol Parti, Ali Babacan gibi pek çok farklı kesim, Erdoğan’ın adaylığına itiraz edeceklerini açıkladılar. İtirazlarının temel noktası da yukarıda yazdığım Anayasa’nın 101. maddesi.
Tüm bu hengame içinde dile getirilmeyen bir tek şey vardı: Erdoğan’ın adaylık şartlarını taşıyıp taşımadığı. Evet, bildiniz! Erdoğan’ın diplomasından söz ediyorum. Daha doğru bir ifadeyle, olmayan diplomasından.
YSK, dün Fatih Erbakan’ın adaylık başvurusunu onaylı diploma örneği olmadığı gerekçesiyle reddedince, diploma konusu yeniden gündeme geldi. Geldi gelmesine de, acaba Fatih Erbakan konusu olmasa diploma gündeme gelir miydi? Benim merak ettiğim nokta bu.
Erdoğan diploması olmadığı için aday olamaz!
Erdoğan’ın adaylığına itiraz noktası üçüncü kez aday olması değil, diplomasızlığı olması gerekirdi. Ancak muhalefet bu konuda yine Erdoğan’ın tuzağına düşmüş görünüyor. Erdoğan’ın başlattığı “üçüncü kez aday olamaz” tartışması muhalefeti kilitledi ve esas noktanın üzerini örttü.
O kadar ki, dünya kadar hukukçu, muhalif siyasetçi, günlerce Erdoğan’ın neden üçüncü kez aday olamayacağını anlattı, hukuksuzluklara dikkat çekti, Anayasa’yı referans gösterdi. Ancak hiçbiri “Her şeyden önce Erdoğan’ın diploması yok, o yüzden aday olamaz” demedi.
Diploma da Anayasal bir engel değil mi? Ne diyor 101. Madde: “Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış…” Bir önceki seçimlerde Erdoğan’ın adaylığına en büyük engel, üniversite diplomasının olmaması değil miydi? 5 yıl içinde Erdoğan üniversite bitirdi de bizim mi haberimiz yok? Neden bu nokta dikkatlerden kaçıyor ya da kaçırılıyor?
Erdoğan’ın adaylığını tartışacak Anayasa ve diploma gibi iki zayıf nokta varken neden tek nokta üzerinden tartışma yürütülüyor?
Üstelik Erdoğan’ın diplomasının olmadığı ispatlanmışken, YSK’ya verilen duplikatanın da sahte olduğu, noter işlemleri üzerinde bile usulsüzlükler olduğu ispatlanmışken neden diploma konusu tekrar ve yoğun bir şekilde gündeme getirilmiyor da yok sayılıyor?
Erdoğan’ın sahte diplomasını, Gökçe Fırat ortaya çıkardı
Erdoğan’ın ilk Cumhurbaşkanlığı adaylığı gündeme geldiğinde diploma konusuna eğilen Türk Solu Başyazarı Gökçe Fırat, Erdoğan’ın diplomasının sahte olduğunu belgeleriyle ortaya çıkarmıştı.
Erdoğan’ın ilk diploması, 1994 yılında ortaya çıkıyor. Yani, Erdoğan’ın İBB Başkanı seçilmesinden sonra. Çünkü Erdoğan ancak o zaman “diplomaya ihtiyaç duyuyor.” Gökçe Fırat’ın yaptığı araştırmaya göre, Erdoğan’ın 1994’te YSK’ya verdiği diploma da ortalıkta yok.
20 yıl sonra Erdoğan bu kez Cumhurbaşkanı adayı olur. Diploması üzerine çıkan tartışmalar üzerine Marmara Üniversitesi, Erdoğan’ın diplomasını gösterir. Ancak bu diploma da şaibelidir. Gökçe Fırat bu şaibeyi şöyle açıklar:
“Marmara Üniversitesi hemen Tayyip Erdoğan’a bir diploma düzenleyip verdi.
Artık diploması vardı!
Ama büyük bir hata yapmışlardı. Verdikleri yeni diploma ile 1994’te Tayyip Erdoğan’ın YSK’ya sunduğu diploma farklıydı!”
Ve yine aynı günlerde, Marmara Üniversitesi’nin diploma erişim linkine mahkemece erişim yasağı getirildi. Erdoğan, herkesin Marmara Üniversitesi’nin gösterdiği diplomaya inanmasını ve ötesini kurcalamamasını istiyordu.
Ancak Marmara Üniversitesi’nin, Erdoğan’ın 1994’te YSK’ya verdiği diplomadan haberi yoktu ve Erdoğan’a sıfırdan bir diploma verdiler. Bu da demek oluyordu ki, Marmara Üniversitesi’nin kayıtlarında Erdoğan’ın önceki diplomasıyla ilgili bir bilgi yoktu. Öyle olsaydı, 1994’te YSK’ya verilen diplomanın aynısı çıkarılır verilirdi. Yani 1994’te YSK’ya verilen diploma da sahteydi ve Erdoğan’ın iki sahte diploması vardı artık.
Gökçe Fırat’ın yaptığı araştırmaya göre, Marmara Üniversitesi’nin “sıfırdan” hazırladığı diploma da sahteydi. Diplomada dekan olarak imzası bulunan Prof. Dr. Ömer Faruk Batırel, o tarihte profesör de değildi, dekan da.
Gökçe Fırat, Marmara Üniversitesi’nin diploma sorgulama bölümünde de Tayyip Erdoğan’ın diplomasını aratmış fakat bu isme ait diploma kaydı bulamamıştı. Diploma tartışmasının iyice gündem olmasının ardından burada da değişiklik yapan Marmara Üniversitesi, Erdoğan’a bir diploma kaydı açmıştı.
Erdoğan’ın YSK’ya verdiği diploma sahte!
Erdoğan’ın resmen Cumhurbaşkanlığına aday olması ve tartışmaların devam etmesi üzerine YSK, kendilerine verilen diploma örneğini kamuoyu ile paylaşmıştı. Gökçe Fırat, verilen bu diploma örneğini de inceleyerek, bu kez özellikle belgenin notercilik işlemleriyle ilgili sahtekarlığı ortaya koyuyordu:
“1994 tarihinde İstanbul 15. Noterliği bir suret tasdiknamesi yapmış. Bunun tarihi var, numaratörü var ama noterin imzası var mı yok mu belli değil.
1994 tasdiknamesi doğru mu değil mi anlamak için İstanbul 15. Noterliği’nin 10.424 nolu evrakının arşivdeki nüshası çıkartılmalı.
(…)
2014 yılında tekrar Notere gidilmiş ve de aynı notere. Notere giderken daha önce aynı noterde sureti çıkartılan belge ile gidilmiş yani fotokopi ile.
– Ama 1994 yılı belgesinde olan ve fotokopide de doğal olarak olması gereken 1994 yılına ait tarih bu ikinci belgede yok. Dikkat edin yevmiye numarası yerinde duruyor ama tarih uçmuş.
– Arkada yine noterin 1994 tarihli numaratörü, mührü ve tarihi olması gerekir. Bu belgenin arkasında onlar yok.”
(…)
” Marmara Üniversitesi Tayyip Erdoğan’a 2011 yılında bir duplikata vermiştir. O gün bu duplikatayı sergilediler. İşte Tayyip Erdoğan’ın diploması var dediler.
Peki bu duplikatayı neden YSK’ya sunmadılar?
Neden 10 yıl önceki bir evrakı bulup yeniden tasdik ettirdiler ellerinde pırıl pırıl bir duplikata varken?”
İşte sorulması gereken kritik soru buydu. Yanıtı yine Gökçe Fırat’tan okuyalım:
“Çünkü yeni duplikata ile birlikte YSK diploma sorgulaması yapabilirdi. Eğer bu sorgulama yapılsaydı da diplomanın üniversite kayıtlarında olmadığı ortaya çıkardı.”
Gökçe Fırat, diploma davasında yalnız bırakıldı; Cumhurbaşkanlığında Erdoğan’ın önü açıldı
Gökçe Fırat’ın girişimleriyle, işlemi yapan noter katibi hakkında işlem yapıldı, ceza verildi. Bu sırada tek bir muhalif siyasetçi, tek bir muhalif basından bırakın yazarı, muhabir bile Gökçe Fırat’ın yanında yoktu. Oysa noter katibi hakkında verilen karar, diplomanın sahte olduğunu ispatlıyordu. Muhalefet için bundan daha iyi fırsat olamazdı ama muhalefet bu fırsatı değerlendirmek yerine Erdoğan’ın önünü açmayı seçti.
Sonrasında yine Gökçe Fırat hakkında Erdoğan ve noter katibine yönelik hakaret davası açıldı. Gökçe Fırat için 7 yıla kadar hapis cezası istenen davanın haberini yapan ‘muhalif basın’, Gökçe Fırat’ın davadan beraat ettiğini ve Erdoğan’ın diplomasının sahte olduğunun mahkemece tescil edildiğini yazamadı. Muhalif siyasetçiler ise yine her zamanki gibi ortada yoktu.
Gökçe Fırat, ortaya çıkardığı diploma gerçeğinin ardından davalarla ve uydurma bir suçla hapis cezasıyla karşılaştı, Silivri Cezaevi’ne gönderildi. Tüm bu süreçte, Gökçe Fırat ne yazık ki, yalnız bırakıldı.
Gökçe Fırat olmayınca, ne sahte diplomalar ne de Erdoğan’ın hukuksuz Cumhurbaşkanlığı sorgulandı. Ne muhalif siyasetçiler, ne muhalif anlı şanlı gazeteciler… Hiç kimse Gökçe Fırat’ın ve sahte diplomaların akıbetini merak etmedi.
Şimdi Erdoğan’ın adaylığı tekrar gündemde ve muhalefet yine diploma gibi ispatlı bir gerekçe varken Erdoğan’ın değiştirdiği Anayasa maddesi üzerinden tartışma yürütmekle meşgul.
Erdoğan’ın adaylığını engellemenin yolu belli; sahteliği ispatlanmış diplomayla aday olamaz!