Erdoğan, geçtiğimiz 14 Şubat’da yaklaşık 12 yıl önce dünyasını yıkan adamın, Abdülfettah El-Sisi’nin ayağına gitti. Hem de onun daveti üzerine. Artık 14 Şubat, Sevgililer Günü değil de Sisililer Günü olarak kutlansa yeridir.
İhvan kuşağı, musallat olduğu hiçbir coğrafyada dikiş tutturamayıp zamanla tek tek yerinden sökülmüştü zaten. Ama Mısır’daki Mursi, Erdoğan’ın hayalindeki İhvan enternasyonalinin kalbiydi. Sisi, işte bu kalbi yerinden sökmüştü.
Tayyip Erdoğan’ın yıllarca soğutamadığı şahsi kini, Türkiye-Mısır ilişkilerini bitirdi. Bu da hiç değilse Mısır’ı Doğu Akdeniz’de Türkiye’siz ticaret, enerji ve güvenlik arayışlarına itti.
Doğal olarak bu çabalar Türkiye’siz olmakla kalmadı, Türkiye aleyhine döndü. Zira 12 yıl boyunca Mısır’ın uluslararası çözüm arayışlarına Yunanistan, GKRY ve Davos’tan beri Erdoğan’ın bizzat kışkırttığı İsrail eşlik etti. Fizibilite sorunu yüzünden iptal olmasaydı EastMED projesi ile Levant gazını Avrupa’ya bu dört ülke ulaştıracaktı.
Erdoğan’ın Rabia’yı kavramsal ve duygusal olarak erk edip hem darbeci hem anti-İslamcı hem de İsrail’le çok iyi ilişkileri olan Sisi’nin yanına koşması bir günde olmadı. Mısır, Türkiye’nin Orta Doğu ile ilişkileri normalleştirme programının yeni adımı.
Hatırlar mısınız, BAE 15 Temmuz’un finansörüydü. Erdoğan Suudi Arabistan’a ise neler neler demişti:
“Bunlar dünyayı enayi zannediyor. Bu millet enayi değil hesabı sormasını bilir ve tabi dedik ki biz herkese açığız. Suudi Arabistan (kayıtları) almak istedi, kusura bakmayın o kadar değil. Dinletiriz, gösteririz ama vermeyiz. Verelim de ondan sonra bunları yok mu edeceksiniz?”
Kayıtları bıraktım, bütün katil kadrosunu dava dosyasıyla birlikte Prens Salman’a teslim ettiler!
Hamas’ın 7 Ekim terörü ve İsrail’in Gazze’deki karşı terörü olmasa İsrail’le normalleşme de pürüzsüz ilerliyordu.
Şimdi gördüğümüz, dümeni Batı’ya kırmış görünen AKP’nin dış politikadaki yeni cephe tanzimi. Tabi ki bu cephe, Türkiye’nin ihtiyaçlarına göre değil Erdoğan’ın ihtiyaçlarına göre şekilleniyor.
Sisi, görüşmenin ardından “Mısır ve Türkiye el ele vererek Gazze konusunda da çok iyi sonuçlar elde edebilecek” dedi. Muhtemelen Refah kapısı açıldığında dışarı çıkacak Filistinlilerin bir kısmını Türkiye’ye getirmek de buna dahil.
Ama daha önemlisi, hedeflenen 15 milyar dolarlık ticaret hacmi. Dünyanın tüm trajedilerinde gözleri parlayan müteahhit kafalı AKP reisi için bunun anlamı daha büyük. Anlaşılan Gazze’ye AKP’li inşaat şirketlerinin girmesine Sisi de olur veriyor.
Türkiye, hem ekonomik hem siyasi hem de askeri açıdan Mısır’dan daha güçlü, daha ileride ve her açıdan daha gelişmiş bir ülke. Bir normalleşme ziyaretinin normali, önce Sisi’nin Ankara’yı ziyareti olabilirdi. İlk ziyareti Erdoğan’ın yapması, tükürdüğünü yalamanın da ötesinde bir reverans.
Şimdi “Dostum Sisi”den sonra sıranın “Kardeşim Esad”a geldiği yorumları yapılıyor. Bu, bir taraftan Suriye’deki İran-Rus nüfuzunun kırılmasına, öbür taraftan Erdoğan’ın Suriyeli kardeşlerini sağ salim Suriye’ye geri göndermeye gönüllü olmasına bağlı.