Erdoğan’ın neden BM toplantısından günler önce New York’a gittiği tartışıladursun, New York’ta bulunduğu süre boyunca yaptığı görüşmeler ve özellikle Yahudi kuruluşları ve İsrail Başbakanı Yair Lapid ile bir araya gelmesi, üzerinde önemle durulması gereken gelişmeler olarak değerlendirilmeli.
Erdoğan New York’ta bulunduğu süre içerisinde Dünya Yahudi Kongresi Başkanı Ronald Lauder, Amerikan Yahudi Toplumu Çatı Kuruluşları temsilcileri ve son olarak da İsrail Başbakanı Yair Lapid ile görüştü.
Hatta Erdoğan’ın New York’taki yoğun Yahudi mesaisi “Yeni bir cesaret ödülü mü geliyor?” sorusunun sorulmasına yol açtı.
Öncelikle şunun altının çizilmesi gerekiyor, Erdoğan’ın ve AKP tabanının tüm karşıymış gibi görünmelerine rağmen Yahudi aşkları, aradan geçen 13 yıla rağmen, tam gaz devam ediyor.
Bilindiği gibi Erdoğan ilk “işe” başladığı dönemde de Yahudi kuruluşları ve İsrail ile çok sıkı fıkıydı. Hatta Erdoğan o dönemde İsrail’in en eli kanlı katillerinden olan Şaron ile bile el sıkışmaktan çekinmemişti. Erdoğan’ın o dönem American Jewish Committee (AJC)’den cesaret ödülü aldığı da biliniyor.
AKP’nin iktidara geldiği günden, Erdoğan’ın “one minute” çıkışına kadar olan dönemdeki AKP-İsrail ilişkileri oldukça iyiydi. Bugünlere Erdoğan’ın İsrail aşkı da denebilir elbet. 2009’da Davos’taki “one minute” çıkışının ardından ilişkiler hızla kopma noktasına gitti.
O günden bugüne AKP-İsrail ilişkilerinde belli dönüm noktaları var ki, hatırlanmaya değer. 2009 yılının Ekim ayında, Türkiye’nin ABD ve İtalya ile yapılacak bir askeri tatbikatta İsrail’in yer almasını engellemesi üzerine İsrail de Türkiye’nin Suriye ile arabulucu rolünü sona erdirdi.
Yine aynı dönemde TRT, İsrail askerlerinin Arap çocuklara ve yaşlılara kötü muamele ettiğini gösteren bir kurgu-haber yaptı. İsrail’in buna tepkisi, dışişleri bakanının Türkiye büyükelçisini medya önünde azarlaması oldu.
AKP-İsrail ilişkileri gitgide gerilirken bu kez “alçak koltuk” krizi çıktı. Dışişleri Bakan Yardımcısı olan Danny Ayalon Türk Büyükelçi Oğuz Çelikkol ile dışişlerinde görüştü ancak Çelikkol alçak seviyede bir koltuğa oturtuldu. Masada da sadece İsrail bayrağı vardı ve bu görüntülerin basına sızması, daha öncekilerden de büyük bir krize yol açmıştı.
Ancak AKP-İsrail ilişkilerini kopartan, olay hiç kuşkusuz Mavi Marmara olayıydı. İsrail’in Mavi Marmara gemisine saldırması ve 8’i Türk 9 kişiyi öldürmesi üzerine AKP, Türkiye büyükelçisini çekti ve ilişkileri de en alt seviyeye indirdi.
O günden itibaren, 2022’nin Şubat ayına kadar AKP ile İsrail arasında ilişki yok denecek kadar azdı. 2009’dan bu yana 13 yıllık süre zarfında AKP ile İsrail bir kaç kez ilişkileri düzeltmek için adımlar attılar. Bunlardan birinde Erdoğan’ın Mursi’nin devrilmesinden İsrail’i sorumlu tutması, diğerinde de ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması sonrasında çıkan olaylar, Erdoğan ile İsrail’in arasına girdi.
Ancak Şubat 2022’den beri Erdoğan-İsrail ilişkisinin maşallahı var. Erdoğan’ın Arap açılımıyla bir arada yürüyen İsrail’le yeni “normalleşme”si, bölgede de dengeleri değiştirecek önemli bir gelişme olarak görülmelidir. Tabi burada AKP’nin Arap açılımıyla İsrail açılımını da birbirinden bağımsız olarak görmemek gerekiyor. Arapları Türkiye’ye yaklaştıran da büyük ihtimalle İsrail.
İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un Türkiye’ye gelmesi, son olarak İsrail’in Türkiye’ye büyükelçi ataması, Erdoğan-İsrail ilişkilerinde yeni bir sayfanın açıldığını gösteriyor.
Erdoğan’ın Yahudi kuruluşları ve İsrail Başbakanı ile New York’ta yaptığı yoğun mesai, yeni bir dönemin başlangıcını oluşturuyor. İsrail’in Ortadoğu’da daha çok söz sahibi olacağı ve AKP’nin de bu sürece yardım edeceği, ortak olacağı, en azından sesini çıkarmayacağı bir dönem başlıyor. İşte bütün bu “normalleşme” dediğimiz, aslında Erdoğan’ın Yahudi aşkının depreşmesinin altında yatan sebep budur.