Putin’in kısmî seferberlik ilanının ve Batı’yı, ima yoluyla da olsa, nükleer savaşla tehdit etmesinin yankıları tüm dünyada sürüyor. Hepimizin görmesi gereken bazı şeyler olduğu gibi sormamız gereken bazı sorular da var.
Putin’in ve Rus saldırganlığının Ukrayna işgalinin ilk dönemlerindeki planı çoktan çökmüş durumda. Hiçbir şey bekledikleri ve istedikleri gibi olmadı. Adına “Ukrayna Özel Operasyonu” diyecekleri, az sayıda askerî güçle girişilecek ve kısa zamanda zaferle nihayetlenecek bir oldubitti planlamışlardı. Buna göre bir, bilemediniz iki hafta içinde Zelenski kaçacak, Ukrayna teslim olacak, Rusya istediklerini alacak ve Putin de Ukrayna’dan geriye kalan enkazı Rus kuklası, Çar vasalı bir yönetime teslim edecekti. Ama bunların hiçbiri olmadı.
Putin’in seferberlik ve nükleer kartlarını öne sürmesi, bir anlamıyla bu ağır hezimetin kabulünden başka bir şey değil. Yani gerçekte Putin, Ukrayna’da “beyaz bayrak” çekmiş durumda. Bu çok açık bir hakikat…
Artık kısmî de olsa ilan edilen seferberliğin ardından Rusya, “özel operasyon”dan “savaş” durumuna fiilen olduğu gibi hukuken de geçmiş oldu. Artık Rusya’da kimse “bu bir savaş değil, biz aslında savaşmıyoruz, işgal etmiyoruz,” gibi abes sözleri sarf edemeyecek. Artık bu Lavrovvari yüzsüz söylemlerin devri geçti. Putin’in Rusya’yı bu yeni aşamaya taşımasının tek nedeni ise net olarak kaybetmesidir. Beyaz bayrak çekmesidir.
Peki, bundan sonra ne olacak? Putin’in seferberliği, 300 bin Rus yedek askerini ve eski ordu mensubunu silâhaltına alacak bir program. Bunun anlamı Ukrayna’da daha da fazla Rus’un öleceğidir. Savaşın Rus halkının sırtına her anlamıyla ve tüm ağırlığıyla çökeceğidir. Rus kamuoyunun ve belki de Rus devletinin bazı kesimlerinin bu duruma tepki göstermesi de beklenmelidir. Bu tepkinin dozu günden güne artacaktır da. Yani Putin’in siyasî, hatta fizikî geleceği de artık risk altında…
Diğer taraftan Putin’in dünya savaşı ve nükleer savaş tehditlerinin kuru bir blöften ibaret olmadığını da görmek önemli. Putin tehdit konuşmasının ardından “bu bir blöf değil,” sözlerini sarf etti ki, gerçekten artık blöften değil gerçek ve büyük bir ihtimalden bahsetmek gerekli.
Putin, geldiği noktada büyük bir kumar oynamayı göze almış bir diktatör. “Ben yanarsam, giderken dünyayı da yakarım,” diyen bir arabesk maço kabadayının psikolojisine sahip. Ve bu tip bir Hitler bozuntusundan her tür delilik ve her şey beklenebilir. Bu her şeye elbette “dünya savaşı” ve “nükleer kıyamet” de dâhil. “Benim olmayan dünya, kimsenin de olmasın,” ya da “ya benimsin ya toprağın,” diyebilir Çar Deli Putin!
Bir psikopat katil, insan olarak ciddiye alınmaz ama verebileceği zararı, işleyebileceği cinayetleri dikkate almamak, blöf diye önemsememek de gaflettir.
Rusya, II. Dünya Savaşı’ndan beri ilk kez “kısmî” de olsa seferberlik ilan etti. Bu, Putin’in kıyamet senaryosu için bir başka işarettir.
Diğer yandan bugün itibariyle Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya’da Rusya ilhak anlamına gelecek sözde “Rusya’ya katılım” referandumlarına başlıyor. Bu “referandumlardan” (!) çıkacak “Rusya’ya katılım” sonuçlarını Putin’in, buralara yapılacak olan Ukrayna karşı taarruzlarını, “Rusya’nın toprak bütünlüğüne saldırı” olarak tanımlamakta kullanması da mümkün! Tabii ki bunu da daha “genel bir savaşın”, bir üçüncü “harb-i umumî”nin gerekçesi haline getirmesi de…
Peki, sonuç ne olur?
Rusya’dan kaçabilenler zaten kaçacaktır ve kaçmaya başladılar bile. Kalanlardan da epey bir Rus daha ölür. Rus ekonomisi çöker. Belki de savaş sahasında yenilmeden önce eğer gerçekten Rusya’yı düşünen bir Rus devleti varsa, onlar da Putin’e dur diyebilir. Bu tabii ki Rusya’nın Putin’in “şahsının devleti” olup olmadığıyla ilgili bir ihtimal.
Fakat tüm ihtimallerin ötesinde şu var: Orta vadede Rusya ve Putin her koşulda kaybedecek.
Kısacası bu noktada artık Putin için savaş değil bir kumar, bir “Rus ruleti” söz konusu. Putin bu kumarda sadece siyasî iktidarını değil, aynen Rus ruletinde olduğu gibi canını da masaya koymuş gibi görünüyor.
Ama bu Rus ruletinde tüm dünya da gerçekten de 80 yıldır karşı karşıya kalmadığı bir tehlikeyle yüz yüze.
Herkesin bunları hesaba katarak hareket etmesi gerek…