Türkiye’nin en önemli gündem maddesi, malum cumhurbaşkanlığı adaylığı. Cumhurbaşkanlığı adaylığı dediysem yanlış anlaşılmasın, tartışılan muhalefetin adayı değil. O tarafta henüz tartışmaya konu olacak bir durum yok. Çünkü muhalefetin adayı yok. Muhalefet de bundan olacak, iktidarın adayı Erdoğan’ın adaylığını tartışıyor.
Aslında Erdoğan’ın adaylığı konusunda tartışılacak bir şey yok. Anayasa maddesi çok açık: “Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçilir.
Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir. (Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Madde 101)”
Anayasa maddesinde de açıkça belirtildiği üzere, Erdoğan üçüncü kez Cumhurbaşkanlığı için aday olamaz. Anayasaya uyulan, normal ve demokrasinin egemen olduğu bir Türkiye’de Anayasa maddesi üzerinden bir itiraz ve mücadelenin bir anlamı olabilirdi. Ancak AKP’nin kabile devletinde, mevcut Anayasa maddesi üzerinden bir itirazın da anlamı kalmıyor.
Bu anlamda Kılıçdaroğlu’nun “itiraz etsek ne olacak ki?” çıkışı doğru olmakla birlikte, muhalefet konumuna uygun olmadığı için eleştiriliyor. Anayasa maddesini değiştiren Erdoğan, itiraz makamına atamayı yapan Erdoğan, kimi nereye şikayet ediyorsun?
Sıradan bir vatandaş böyle düşünebilir ama ana muhalefet partisi liderinin böyle düşünme ve böyle söyleme lüksü yok. Muhalefetin görevi her şart altında bir yol bulmaktır. Anayasa’yı savunmak, muhalefetin öncelikli görevlerinden biridir. Mevcut sistem içinde bir yol bulamıyor musun? O zaman sistem dışına çıkma cesaretini göstereceksin!
Neyse, biz yine Erdoğan’ın adaylığına dönelim. Erdoğan’ın iktidarı bırakmayacağı hepimizin malumu. Dolayısıyla Erdoğan Anayasa metninde kaç kez yazarsa yazsın, o maddeyi çiğneyip aday olacak, olmak zorunda. Erdoğan için aday olup kazanmak dışında bir seçenek yok çünkü.
Yukarıda da dediğim gibi o Anayasa maddesini değiştiren Erdoğan zaten. Kendi aleyhine bir değişiklik yapacağını kimse beklemiyor herhalde. Tartışmadan maksat ne peki?
Tartışmadan maksat, Erdoğan’ın seçim öncesi mağduriyetlerine bir de adaylık mağduriyeti eklemek istemesi. Erdoğan daha o maddeyi Anayasa’ya koyduğu anda, ilk seçimde tartışma yaşanacağını biliyordu ve o günden beri de bugünkü adaylık mağduriyeti senaryosuna hazırlanıyordu.
Kılıçdaroğlu’nun pasıyla türban konusunda gole giden Erdoğan için ikinci bir mağduriyet alanı da böylelikle adaylık konusunda açıldı.
Tam da bugün Erdoğan’ın adaylık tartışmasına en çok ihtiyaç duyduğu dönem ve Erdoğan, kendi adaylığını dayatarak bu mağduriyetini de sonuna kadar kullanacak. Hatta kullanmaya başladı bile. Bir taraftan Erdoğan “milletim beni aday da yapacak, cumhurbaşkanı da yapacak” diye kendisini dayatırken, diğer taraftan Bahçeli “Erdoğan’dan bu kadar mı korkuyorsunuz” söylemine başladı.
Tabi bu arada bir şey unutuldu: Muhalefetin adayı! Son bir kaç gündür kimse muhalefetin adayı kim olacak diye tartışmıyor. Varsa yoksa Erdoğan’ın adaylığı!
Kılıçdaroğlu, 13 Şubat’taki toplantıda adayın konuşulacağını ve yine ya 13 Şubat’ta ya da sonrasında açıklanacağını söyledi. Muhalefet partilerinde adayın “a”sı bile konuşulmazken muhalif taban ‘aday kim olmalı’ tartışması yapıyordu. İlk kez aday belirleme için somut adım atılmışken şimdi tüm muhalifler Erdoğan’ın adaylığını tartışıyor. Yani bu adaylık meselesi, her türlü Erdoğan’a yarıyor ve Erdoğan’ı güçlendiriyor.
Erdoğan’ın kendisini yeniden aday olarak dayattığı ve hiç bir itirazın para etmediği mevcut durumda muhalefet ne yapmalı?
Muhalefet açısından bence iki seçenek var: Ya Erdoğan karşısında kesin kazanacak bir aday çıkarıp Erdoğan’ın restine rest çekmek, Erdoğan’ı sandıkta yenmektir. Ya da tüm muhalefetin seçimi toptan boykot ederek Erdoğan’ı yalnız bırakması ve tüm meşruiyetini elinden almasıdır.
Erdoğan’ı önce TBMM’ye sokan, sonrasında Başbakanlık yolunu açan, Cumhurbaşkanlığı için en önemli kriteri karşılamamasına rağmen adaylığına yol veren muhalefet, bakalım bu kez Erdoğan’ı durdurmak veya yenmek için gerekli adımı atacak cesareti bulabilecek mi?