Erzincan’da bir çevre ve işçi katliamı oldu. Şu anda herkes siyanür Fırat nehrine karışacak mı meselesini tartışıyor. Dün katliama imza atan Anagold firmasının sermaye yapısını ele aldım. Detaylı bir para takibi sonucu Damat (Berat) – Alacer – SSR Mining ve ABD’nin en ünlü Siyonist finans baronu Larry Fink’e ulaştık.
Burada bir isme daha odaklanmamız gerekiyor. O da meşhur Erzincanlı Binalı Yıldırım. Dünkü yazımda belirttim. Bölgede herkes Binali’nin bu maden şirketi için nasıl canla başla çalıştığını biliyor.
Erzincan bu madenle zehirleniyor. Ancak siyanür değil mesele. Yıllardır devam eden bir çürüme ve yozlaşma adeta iğrenç bir zehir gibi tüm ilin damarlarına sızıyor. Mülki amirler, iktidar-muhalefet partilerinin yöneticileri, sivil toplum örgütleri Kanada’ya seyahate götürülüyor. Tartışmalı villa siteleri kuruluyor. Köylüleri yıldıracak veya teşvik edecek konuşmalar yapılıyor. Tiksinç sömürgeci taktikleri ile tıpkı Akkuya’ya çöküldüğü gibi Erzincan’a çökülüyor.
Binali ismi sürekli Erzincan ile anılır. Kendisi Erzincanlıdır. Ayrıca Yıldırım ailesinin ismi nerede şaibeli olay varsa yine bir şekilde gündeme gelir.
Maden katliamı gerçekleşir gerçekleşmez yine ismi gündeme geldi. Çünkü maden ile ilgili hiçbir resmi “görevi” veya “ortaklığı” olmamasına rağmen Binali, Erzincan’da köy köy dolaşıp maden için çalışma yapmış.
Aynı Binali, dün madene gidip kurtarma çalışmalarına teşrif etmiş ve TRT’ye şu açıklamayı yapmış:
“Alan aşağı yukarı belli ama geniş bir alan. En az 300 dönümlük bir alan. Bir iki kepçeyle girilip alınacak bir şey değil. Milyon metreküp mertebesinde bir toprak hareketinden bahsediyoruz…”
“Asrın toprak kayması” diyor yani… İyi de sen kimsin? Çevre Bakanı mı? Enerji Bakanı mı? AFAD müdürü mü? Hiçbir resmi görevin yok. Hayırdır? Madenin sahibi misin, ortağı mısın?
Şimdi Binali’nin AKP Genel Başkan Yardımcısı iken bizzat Sabırlı Köyü’ne gidip yaptığı konuşmayı aktaralım. Köylüler madenin çevreye verdiği zararı protesto ettikleri için, işi gücü bırakıp, arkasına devlet erkanını alıp köylüleri ikna toplantısı yapmış ve şunları söylemiş:
“Burada bir bilgi kirliliği var. Bilgi kirliliğinin sebebi şu. Bir takım küçük menfaatlerine halel gelenler ne yazık ki olumsuz propagandaları körüklüyorlar. Madenin ciddi anlamda İliç’e desteği var…
İliç eski İliç değil. Erzincan’dan da daha ileriye gitti, gurur duyuyoruz. Her türlü tedbir alınıyor, denetlemeler yapılıyor. Bu konuda hemşehrilerimizin her söylenene kulak asmamalarını ben özellikle rica ediyorum. Buna ihtiyacımız var, orada yüzlerce binlerce istihdam oluşuyor.
Vatandaşlarımızın ciddi anlamda hayat standardı yükseldi. Onları kaybetmenin bir anlamı yok. Dünyada altın madeni sadece orada yapılmıyor. Teknoloji bunların emniyet tedbirlerini almak için yeterli.
Tabii ki çevre bizim için önemli ama bunu algı operasyonuyla kaynakları harekete geçirmemizi geciktirmek, engellemek… Bu da başka bir oyun. Buna da dikkat etmemiz lazım. Avrupalılar yıllarca bu yanlışı yaptılar sıra bizim kaynaklarımıza gelince böyle propagandalar maalesef oluyor.”
Binali “düşük profilli” başbakanlığından sonra hep ekonomik (!) girişimleriyle gündeme geldi. İzmir, İstanbul v.s. Arada sırada bir yerlerden aday oldu seçilemedi. Ancak belli ki mesaisinin büyük kısmını Erzincan’daki maden için harcamış.
Herhangi bir arama motoruna girin. Binali’nin adını yazın, oğlu Ekram’ın adını yazın, Yıldırım yazın, iddia yazın. Destan çıkıyor, destan!
17 Aralık 2013 diyorsun, sonuç çıkıyor. Kolombiya diyorsun, sonuç çıkıyor. Falyalı cinayeti diyorsun, sonuç çıkıyor. Kumarhane diyorsun, sonuç çıkıyor. İsrail diyorsun, gemi diyorsun, gemicik diyorsun, sonuç çıkıyor. Suriye, IŞİD, İsrail kaçak petrol diyorsun, sonuç çıkıyor.
Periyodik tablodaki bütün elementler ve bütün kimyasal bileşimleri yazsak sonuç çıkıyor. Beyaz zehirden doğrudan siyanür elementine kadar…
Tüm Erzincan maden ile Binali ilişkisini konuşuyor. Ama kâğıt üstünde hiçbir şey yok. Damat Berat’a mı patladı ihale yoksa yine?
Dünkü yazımda “parayı takip” ettim. SSR Mining’in 2020 yılında 2,4 Milyar Dolara satın aldığı Alacer Gold’u takip edin. SSR Mining eski ve köklü bir maden şirketi. Alacer’i alıyor ancak tüm yönetim kurulunu da Alacer’e teslim ediyor. SSR Mining’in toplam değeri şu anda 4 milyar. Alacer ise birleşmeye sadece ve sadece 2010 yılından beri işlettiği Erzincan madenini getirmiş.
Bu işin peşi bırakılmayacak. Alacer’in sadece Erzincan için kurulmuş bir şirket olduğu ortaya çıkacak. Kendi şirket raporlarında 2011 yılında “Anatolia Minerals” ve “Avoca Resources” şirketlerinin birleşmesiyle kurulduğunu öğreniyoruz.
Avoca Resources, Avustralya’da hiçbir önemi olmayan üç madeni getirmiş. Anatolia Minerals ise 2009 yılında kurulmuş. CEO’su ise Edward C. Dowling isimli eski bir ABD Subayı. Kurulur kurulmaz Erzincan’ı kapmış. 2,4 milyar dolarlık madeni! Aynı Edward, birleşmeden sonra Alacer’in de CEO’su olmuş. Sonra yürümüş gitmiş.
Alacer CEO’luğunu ondan sonra devralan Rod Alan da Alacer’i, SSR Mining ile birleştiriyor. Ve gidiyor neredeyse yüzyıllık şirketin, SSR’ın CEO’su oluyor.
Ne maden be! Tam “kupon arazi”!
Anatolia’dan Alacer’e, Alacer’den SSR’a…
Bence Anatolia ve Alacer’i araştırın. Altından “yerli ve milli” bir şeyler çıkacaktır. Bu şirketlerin CEO’larının ABD’li kodamanlar olmasına takılmayın. “Katar sermayesi” diyip duruyorlar ya. Onun gibi bir şey…
ABD subayı Edward, madencilik kodamanı Rod ve 2020’den sonra oyuna dâhil olan New York finans baronu Siyonist Fink…
Eyyy Binali. Bu isimleri hiç duydun mu? Duymamışsındır kesin.
Bilgi kirliği değil, kendi siteleri… Bir sürü şirket adı geçiyor, milyar dolarlar söz konusu. Ancak ortada tek bir maden var: Erzincan İliç Çöpçüler Madeni!
Bence Larry Fink’in bu işe dâhil olması, 4 milyarlık SSR’ın 400 milyonluk hissesini alması da siyasi bir manevra. Tam olarak AKP lideri ile İsrail Cumhurbaşkanının “masa altı” diplomasisinin başladığı ve AKP ile İsrail arasında “normalleşme” ilan edildiği tarihler.
Hakikaten kupon maden! Batı bunlara yasadışı işlerini yaptırıyor. Bazen kızar gibi yapıyor, bazen payını kesiyor.
Zapsu’nun dediği gibi. ABD’nin bunları “deliğe süpürmemesı”nin nedeni belli. Biz onları süpürmedikçe zehirlenmeye devam edeceğiz.