Önce Vahdettin, şimdi de Şeyh Sait…
Bu tartışmalar elbette gökten zembille inmedi. Türk milletinin zihninde ve vicdanında hain olarak damgalanmış ve uzun süredir tarihin çöplüğünde çürümekte olan bu kişiler, buradan durduk yere çekilip çıkarılmadı. AKP devrinde hep olduğu gibi bu tartışmanın ardında da bir hesap, bir tezgah, bir gizli ajanda var.
AKP’nin bu tartışma aracılığıyla muhalefeti birbirine kattığı bir gerçek. Göründüğü gibi bu yaşanan tartışmanın temel kazananı yine oyunu kuran AKP. Yani siyaset kumarhanesinde yine kasa kazandı! Fakat AKP ve gericilerin birden bire bir Vahdettin, Şeyh Sait, Seyit Rıza ve İskilipli Atıf gündemi yaratmalarının ilk andaki birincil siyasi kazançlarının haricinde bir hedefi daha var: O da bu hainleri meşrulaştırarak Atatürk’le ve Cumhuriyet’le hesaplaşmak!
Aslında bu, AKP’nin “Türkiye Yüzyılı” olarak ortaya attığı projenin pratikteki uygulamasından başka bir şey değil. Bu yıl tüm Türk halkı, Cumhuriyetimizin 100. yılını olması gerektiği gibi Türk bayrakları ve Atatürk resimleriyle kutladı. AKP ise gerçekte her ikisine de düşmandı. Fakat Cumhuriyet’i kutlamak zorunda kaldıklarının da farkındaydılar. İşte “Türkiye Yüzyılı” icadı tam da bu zamanda imdatlarına yetişiverdi.
Evet, AKP ve ondan cesaret alan gericiler çok iyi görüyorlardı ki artık Cumhuriyet’i tam olarak ortadan kaldırmaları mümkün değildi. Saltanatı ve hilafeti geri getirmek olsa olsa “tatlı” bir hayaldi bu saatten sonra. Şimdi madem bunları yapamıyorlar, Cumhuriyet adını ortadan kaldırıp bir padişah-halifeyi başa getiremiyorlardı öyleyse Cumhuriyet’i sadece bir addan ibaret bırakacak hamleleri yapacaklardı.
Şimdi Vahdettin’e, Şeyh Sait’e hain denilmesini yasaklamaya kalmak bu hamlenin adımıdır. Cumhuriyet, her türlü gericilikle, saltanatla, feodalizmle, teokrasiyle, tarikatlarla mücadele ederek kuruldu. Daha Cumhuriyet’in ilanının hemen ardından bugünkü hamleyi deneyenler olmuştu. Madem Cumhuriyet’e engel olamadık, bari Atatürk’e engel olalım, Cumhuriyet’i kendimize benzetelim diyen bir “Terakkiperver” zihniyeti ve komplosu daha o ilk yıllarda yaşanmıştı. Bu yaşananların ayrıntılarını lütfen başyazarımız Gökçe Fırat’ın son çalışması olan “Bir Halk Çocukları İhtilali-Cumhuriyet” adlı kitaptan okuyun. O günkü aslında saltanatçı ve hilafetçi olanların; Cumhuriyet olmayan “Cumhuriyet” projesinin, bugün onlardan çok daha gerici olan AKP tarafından nasıl sürdürüldüğünü daha iyi anlayacaksınız.
AKP ve gericiler şunu iyi biliyorlar:
Bugün Vahdettin’in, Şeyh Sait’i, Seyit Rıza’yı, İskilipli’yi, Menemen’de Kubilay’ın başını kesen cani mürteci Nakşileri aklayabilirlerse aslında Cumhuriyet’i ve Atatürk’ü karalamış olacaklar. Ve karşımıza “Cumhuriyet” diye, aslında Atatürk’ten, millilikten, Türklükten, laiklikten uzaklaştırılmış, içi boşaltılmış bin Orta Doğu “Cumhuriyeti” çıkaracaklar. Hatta mümkünse bu, İran gibi bir “İslam Cumhuriyeti” olacak.
Bize kurulan tuzak budur.
Her kim ki o ya da bu şekilde bu projeye taş taşır, aslında Cumhuriyet’in ve Atatürk’ün mirasının ve aziz hatırasının temellerini dinamitler.
Cumhuriyet ve Atatürk, sizin saçma sapan siyasi hamlelerinizden, oy kaygılarınızdan, “demokratlık” görünümlü ihanetlerinizden de korunmalıdır.
Konu bu derece önemli. Herkes attığı adımı düşünerek atsın.