Hafta sonu fırtına var. Ege kıyılarında rüzgâr kuzeyden esecek. Hızı zaman zaman 80 km/s ulaşacak.
Çatınıza sahip çıkın. Ağaçların altına park etmeyin. Teknelere dikkat edin.
Ama asıl fırtına denizde değil. Asıl fırtına siyasette. Ve adı: Topuklu Efe.
Yıllardır dimdik duruyordu. Halk “geri adım atmaz” dedi. “Helal olsun” dedi. Topuklu Efe lakabı yapıştırıldı.
Ama bakın ne oldu: Rüzgâr yön değiştirdi. Dağ yolu asfalt oldu. Topuklar başka limana vurdu.
Seçmen sandığa gitti. CHP’ye mühür bastı. Belediye başkanı o mühürü cebine koydu. Başka partiye teslim etti.
Futbolcu değil. Bonservis mi olur? Olmuş işte. Aydın sokaklarında hâlâ yankılanıyor o topuk sesleri. Halk soruyor: “Biz kime oy verdik?” Cevap: “Koltuğa.”
Bu fırtına meteorolojik değil. Bu fırtına siyasi. Poyraz değil. Çıkar rüzgârı. Çatıları uçurmaz ama halkın güvenini yerle bir eder.
“Topuklu Efe” hâlâ dilimizde. Ama anlamı değişti. Efelik değil, topuk döndürmekmiş meğer.
Hani efe rüzgâra kafa tutardı? Hani efe zalime boyun eğmezdi? Şimdi görüyoruz: Efe değil. Koltuk fırtınasına göre yön değiştiren bir topuk.
Dimdik durması gereken topuk, rüzgârı hisseder hissetmez yön değiştirdi. Sandığı, seçmeni, halkı takmadı. Sadece koltuğu düşündü.
Deniz fırtınası diner. Çatıya bir şey düşer. Tekne sallanır.
Ama siyasetin fırtınası? Yıllarca sürer. Oy verenin güvenini çalar. Lakapları alay malzemesi yapar. Halkı şaşkına çevirir.
Ve insanlar hâlâ sorar: “Efelik bu muydu?” Hayır. Bu Topuk Dönen Efe’nin oyunuydu.
Hafta sonu Ege kıyılarında şemsiyenizi kontrol edin. Çatı bağlarını kontrol edin.
Ama asıl şuna dikkat edin: O fırtınadan daha tehlikeli olan, “Topuklu Efe”nin estirdiği siyasi fırtınadır.
Doğa fırtınası diner. Ama siyasetin fırtınası yıllarca, nesiller boyu, anlatılacak şekilde eser. Ve her topuk sesi hatırlatır: Rüzgârın yönü değişebilir ama halkın güveni, bir kere savruldu mu, kolay yerine gelmez.

