Cumartesi gecesi Habertürk’te canlı yayınlanan Olaylar ve Görüşler programının konuğu, İyi Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’ydu. Kavuncu’nun, programa damgasını vuran açıklaması ise Mansur Yavaş ile ilgili olandı.
Konu, Meral Akşener’in Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekilmesiyle başlayıp bunun parti içine yansımalarıyla başladı. Oradan da doğal olarak muhalefet masasında adı geçen muhtemel adaylara, yani Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve Yavaş’a uzanıyor.
Bu noktada Buğra Kavuncu, son dönemde çokça dile getirilen, hatta CHP’de genel başkan yardımcıları düzeyinde adeta ilan edilen Kılıçdaroğlu’nun adaylığını ustalıkla –müttefik adabıyla– elden geçirip bir kenara koyuyor. Kavuncu’ya göre CHP Genel Başkanı hiçbir zaman “Ben adayım” demedi ama iddiasını muhafaza etmesi, bunun konuşuluyor olması son derece doğal. Neticede siyaset, iddia işi…
Ardından Kavuncu, Nagehan’ın biraz üstelemesini fırsat bilip heybesindekini ortaya bırakıyor: “Benim düşüncemden çok… O zaman ben duyduklarımız üzerinden gideyim. Sahada en çok duyduğumuz isim, Mansur Başkan’ın ismi. Şubat ayından bu güne kadar yapmış olduğumuz çalışmada en çok duyduğumuz onun ismi.”
Buğra Kavuncu’nun bu açıklaması çok önemli. Millet İttifakı’nın bir il başkanının ağzından, Mansur Yavaş ile ilgili salt gerçeğin bu kadar net teslim ediliyor olması sanıyorum bir ilk.
2019 yerel seçimlerinden itibaren hem Ekrem İmamoğlu, hem de Mansur Yavaş’ın kamuoyunda doğal birer aday olarak parladığını hepimiz biliyoruz, görüyoruz. Ancak gerek Mansur Yavaş’ın siyaset tarzı, gerekse siyaset kadroları içinde Yavaş aleyhindeki malum kliklerin konumlanışı, Yavaş’ın görünürlüğü üzerinde hep bir sis oluşturageldi.
Yine de aylardır yapılan kamuoyu yoklamalarında Mansur Yavaş’ın, potansiyeli açık ara en yüksek isim olduğu defalarca kanıtlandı. Şimdi Buğra Kavuncu’nun açıklamalarından anlıyoruz ki, İyi Parti en azından 6 aydır sahada bu gerçeğin sağlamasını yapıyor.
Peki, Kavuncu ve İyi Parti’nin bildiğini CHP yönetimi bilmiyor mu? Kuşkusuz, CHP’liler de partidaşları Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile ilgili gerçeğin büsbütün farkındadır.
CHP’de parti örgütlerinin enerjisi önemli bir ölçüde Kılıçdaroğlu adını yükseltmeye yönlendirilmiş olabilir ama bu çaba, “PR’sız Ülkücü” Mansur Yavaş’ın tüm halktan topladığı teveccühe erişebilecek gibi görünmüyor.
Mesele, Kılıçdaroğlu’nun kesin kazanıyor olmasının da ötesinde, bir tecelli meselesi. CHP’lilerin genel telkini, Kılıçdaroğlu’nun Tayyip Erdoğan’ı ilk turda geçeceği, hatta 50+1’i bulacağı yönünde.
Donuk bir kareden gerçekten de böyle görünebilir. Hatta öyledir de… Ama filmi sardığınızda, anketlerde gördüğünüz, örneğin 54’e 46’lık bir farkın sandığa böyle yansımayacağı 20 yıllık tecrübeyle sabit. Muhalefete gereken şey, 20 yıllık lanete “seçim yenilgisi” yaşatmak değil, onu sandıkta hallaç pamuğuna çevirmek. Mümkün olan en ezici fark hem sandık gecesini, hem de sandıktan sonra ihtiyacımız olan hesap sorma atmosferinin teminatı olacaktır.
Soru şu: Buğra Kavuncu’nun bir il başkanı olarak itiraf ettiği gerçek, kurumsal muhalefetin, yani 6’lı masanın gündemine gelecek mi? Yani 6’lı masa, milletin sesine mi kulak verecek, yoksa milletin sesine kulağını tıkayıp PR’cıların, reklam yazarlarının, kabileleşmiş kliklerin siyasetsizliğine mi teslim olacak?