Hanri Benazus, dolu dolu geçen 94 yılı geride bırakıp aramızdan ayrıldı. Atatürk’ün leblebilerini çalan çocuk olarak bilinen Hanri Benazus, o leblebilerin bedelini ödemek için hayatını Atatürkçülük mücadelesine adadı.
Atatürk’ü görüp yaşayan sayılı insanlardan birisiydi. Atatürk’ü gördüğünde 7 yaşındaydı, hayatının değiştiğini o an anladığını her zaman anlatırdı. “Atatürk bana Türklüğümü verdi” diyerek, “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözünün altını dolduran isimdi. Hanri Benazus, bu anlatımla ulusu ve Cumhuriyet’i tarif eder. 500 yıldır bu coğrafyanın kaderini paylaşan ailesi, Cumhuriyet’le birlikte vatandaş olmuştu. Bunu, 7 yaşındaki bir çocuğa sadece Atatürk anlatabilirdi.
Hanri Benazus bunu anladıktan sonra, herkese anlatmayı görev bildi. Bitmeyen bir vefa borcuydu bu, son ana kadar da bunun için çalıştı. 7’den 70’e herkesin anlayacağı yöntemler bulmayı başardı.
Kitap fuarlarında İleri Yayınları standında kitaplarını imzalarken onunla tanışma şansına eriştim. Ben onun kitaplarını tanıtıp satarken yaptığı sohbetlere bire bir tanık oldum. Herkese eşit davranırdı, çocukla çocuk olmayı bilirdi. Gelen herkesle konuşmayı severdi.
Hanri Benazus mütevazı insan örneğiydi. İş hayatında yanında çalışan işçilerden birinin çocuğu yıllar sonra yanına gelip “sizin sayenizde okudum, bu noktaya geldim” dediğinde bile mütevazılığını korurdu. O çocukları nasıl okuttuğundan hiç bahsetmezdi. Büyük bir minnetle yanına gelen kişiyi, sıradan bir olaymış gibi karşılardı.
Atatürk fotoğrafları koleksiyonunu sergilemeyi son anına kadar devam ettirdi. 17 yaşında bir çırakken bütün haftalığını vererek aldığı ilk Atatürk fotoğrafının önemini anlatırdı. Fotoğrafların hepsinin çekilme anını araştırıp, yazardı. O fotoğrafta kimler var, kim onun fotoğrafını çekmiş hepsini bilirdi. Hanri Benazus koleksiyonunu ölmeden önce çeşitli yerlere bağışlayarak, herkesin kullanmasını sağlamıştır.
Hanri Benazus’u tanıdığımda 90’ına yaklaşıyordu. Ama enerji dolu birisiydi. Sürekli şarkılar, türküler mırıldanırdı. Kitap yazmayı, sergi açmayı hiç bırakmadı. Çok çalışkan ve disiplinliydi. Her sabah bilgisayarını açar, maillerine bakar, programını belirlerdi. Yazı ve röportaj isteklerini hiç kırmazdı.
Hanri Benazus gibi Türk olmayı anlayalım, Cumhuriyet’i yaşatalım. Böylece biz de ona olan vefa borcumuzu böyle ödemiş olacağız.