Depremden sonra en çok Hataylıların çığlığı duyulduğu için Hatay’da bizi büyük bir yıkımın beklediğini bilerek girdik Antakya’ya.
Ama denilenlerin hepsinin az olduğu gerçeğiyle karşılaştık.
Artık Antakya yoktu…
Hollywood yapımı felaket filmleri izleyenler için bile dehşet verici bir yıkımdı gördüğümüz. Abartısız her 10 binadan 5’i tümüyle yıkılmış. Kalan 5 binanınsa 4’ü çok veya daha çok hasarlı. Kentte içinde bir daha oturulabilecek bina sayısı ancak onda birdir.
Şehre girer girmez gerçekten bir felaket filminin içine giriyorsunuz. Hiç susmayan siren sesleriyle yüzlerce ambulans geçiyor. Yüzlerce kamyon bekliyor, yüzlerce iş makinesi çalışıyor, tam bir kaos hakim.
Ve her adım başında bir enkaz ve enkazdan çıkan ceset torbaları. Daha ilk dakika bir cenaze ile karşılanıyoruz ve her adımda bu tekrarlanıyor. Öyle ki bir sıra biri sesleniyor, abi bir el atın da şunları arabaya atalım diyor. Uzanıp yükleniyoruz. Şehirde bir de cenaze nakil aracı konvoyları dolaşıyor elbet.
Her enkaz başında duruyoruz. Yakınlarını yitirenler hem çok öfkeli hem de çok çaresiz. Sesimizi duyurun diyorlar.
Bir taraftan da enkazdan gelecek bir ses bekliyorlar. 5 gün sonra olur mu diye düşünüyoruz ama oluyor işte. Sırp kurtarma ekibinin teknik donanımı iyiymiş. Bir mucize yaratıyorlar ve 105. saatte bir depremzedeyi çıkartıyorlar. Televizyondan gördüğümüz koridoru yapıyoruz ve bir kadın enkazdan çıkarılıyor, sedye ile getiriyor ekip, tam önümüzden geçerken gözlerini görüyorum, 105. saat gözleri dehşet verici.
Adı İkra’ymış, Suriyeli. Bir mülteci olarak yaşadığı ülkede kurtarılıyor ve alkışlarla bindiriliyor ambulansa.
Kendi yakınları için bekleyenler beklemeye devam ediyor ve umudu kesmemeye çalışıyorlar.
Aslında şehirde insandan çok enkaz var. Antakyalılar ya göçük altında kalmış ya da göçmüş. Şehirdeki görevliler ve gönüllüler gidince korkunç gerçek çıkacak ortaya. Hatay ölü bir şehir artık.
Hatay’ı anavatana katalı 85 yıl olacak ama şimdi sanki anavatandan ayrılır gibi. Şehir ve halkı vatan toprağına gömülmüş durumda. Hayatta kalanlar kendi vatanlarında mülteci olacaklar. Suriyeliler Hatay’ın hem çoğunluğu hem de yerlisi olacak.
Bilmem farkında mıyız bu demografik tehlikenin…
Atatürk, Hatay’ı anavatana katmak için çizmelerini giymişti. Şimdi yine o çizmeleri giymek gerek ama bu defa inşaat çizmelerini. Hatay hızla yeniden inşa edilmezse gerçekten elimizden çıkar…



