AKP-MİT-PKK ortaklığı sırasında kuryelik görevi üstlenen, şu anda ise hapiste olan, eski iktidar yandaşı Selahattin Demirtaş’ın, AKP’ye yaptığı en son açılım çağrısını ele almıştık. Bilindiği gibi AKP’nin MHP ile ittifakından önce 2015’e kadar ortağı HDP’ydi. Demirtaş kalbi kırık ve hevesli bir tutuklu. Hep o günleri hatırlatıyor, mahkemede olsun, mektuplarında olsun.
Her yandaş bir gün kullanılıp, çöpe atılacaktır. Demirtaş bir istisna yaşamadı. AKP faşizminin kuruluş sürecinde çok yoğun “hizmetleri” olan MİT’in “barış” kuryesi, kullanım süresi dolan diğer işbirlikçiler gibi “deliğe süpürüldü”. Demirtaş bir müddet bunu siyasi ranta çevirme hevesini korudu. Hapisten yazdığı son mektupta ise yine çark etti. AKP’ye yeniden PKK ile açılım yapması için çağrıda bulundu:
“Akan kanın durması AKP’ye oy getirir diye barışa karşı çıkmak ahlaken de siyaseten de yanlış olur. AKP’ye yarayıp yaramayacağını bilemem ama Türkiye toplumuna yarar, herkes nefes alır. Böyle bir durumda HDP seçmeni AKP’ye oy verir mi diye merak ediliyorsa bunun yanıtını ancak sandıkta görebiliriz.” (18 Temmuz 2022)
Demirtaş HDP seçmenini AKP’ye pazarlamaya bile hazır, ahlaksız teklifine rağmen, kendine “sosyalist sol” diyen tayfa bu düşkün tavra karşı yine üç maymunu oynadı.
Bu mektuptan sadece iki hafta sonra Demirtaş AKP’ye ortaklık hatırlatmasını bu sefer “Kobane Davası” olarak bilinen yargılamada, mahkeme salonunda yaptı:
“Eğer yaptıklarımız suç ise suç ortağımız AKP’dir. Erdoğan neden sanık sandalyesinde yok? Biz yargılanıyorsak AKP’liler de yargılanmalı.”
Demirtaş ve HDP liderliği AKP ile geçmişteki ortaklıklarını sürekli özlemle anıyor. Mahkeme savunmaları bile “eski güzel günleri” yâd etmek üzerine kurulu. Ve ısrarla da yeni “ortaklık” çağrılarında bulunuyorlar. Ancak her zamanki gibi kendilerine neden “sosyalist” dedikleri belli olmayan malum tayfa yine en utanmaz tavırla, HDP’nin AKP için kurduğu “çilingir” masasına önceden koşup, yer kapıyor.
Bahsettiğimiz bazı “sosyalist” fraksiyon ve çevrelerin HDP ile kurdukları seçim ittifakı. 25 Ağustos 2022’de “TİP” Kadıköy İlçe örgütünde toplanan 5 sol fraksiyon ve HDP seçimlere birlikte gireceklerini duyurdu. Bu gruplar: Emekçi Hareket Partisi (EHP), Emek Partisi (EMEP), , Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), “Türkiye İşçi Partisi” (“TİP”) ve Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP). Seçim ittifakın adı ise “Emek ve Özgürlük İttifakı” olarak duyuruldu.
Aslında Türkiye’de siyasetin ilkesizliği ve yozlaşmasının denklemi çok kısa: AKP’nin 2002 ile 2015 arasındaki bir numaralı müttefiki HDP ve onun öncülü olan Kürt şovenisti partilerdi. 2015-2022 arasında HDP yerini MHP’ye bıraktı. Yani iki parti de hiç gocunmadı bu koltuğa oturmaktan. Birbirinin yedeği olmaktan da…
Saray faşizminin bağımsız değişken olduğu oportünist denklemde bağımlı değişken birer hafta arayla HDP de olabiliyor MHP de. Tayyip “Türk milliyetçiliğini ayaklar altına aldık” derken Kürt şovenistleri ayakta alkışlıyor. Bir hafta geçiyor, aynı adamın mitinginde “Ölürüm Türkiye’m” diye insanlar göbek atıyor. Bu sefer “M”HP’liler ellerini bozkurt yapmış koşuveriyorlar alana.
Bu yüzden HDP’nin hapiste “kahraman”laştırmaya çalıştığı eski lideri Demirtaş hiç utanmadan AKP’ye yeniden açılım çağrısı yapabiliyor. Hem de “HDP seçmeninin oyunu” da pazarlık kozu olarak sunuyor. Kimse de garipsemiyor. Burası Türkiye!
Aradan bir ay geçmiyor. HDP’nin AKP için kurduğu çilingir masasına, sosyalist-mosyalist isimli garip insanlar hemen oturuveriyor. Fotoğrafın bir tarafında eski uyuşturucu baronu Savaş Buldan’ın eşi olması sebebiyle her dönemin HDP demirbaşı, pardon eşbaşkanı olan Pervin Buldan, diğer tarafında değişik şekiller insanı, fantastik Stalinist Erkan Baş.
Fotoğrafa bakarken aklıma şu soru geldi. Şu masaya birden bire AKP’nin gönderdiği bir MİT temsilcisi oturuverse ve “Sayın Öcalan ile Demirtaş’ın çağrısını kabul ettik, kaldığımız yerden devam edeceğiz” dese, bu “sosyalistler” ne yapar?
Yanıt belli. Hiçbir şey yapmaz. HDP ile AKP ittifak halindeyken, hatta Demirtaş ağzından salyalar saçarak Gezi direnişçilerine saldırırken de bu kasaba politikacıları, bu pos bıyıklı zübükler topluluğu HDP kontenjanından vekillik kovalıyordu. Her seçimden önce başka bir fantastik platform ismi ve deklarasyon ile yeniden “Kürt Hareketine” –ne demekse- destek çağrısı yapıyorlardı.
Bu tür “sosyalist solu” artık ideolojik veya siyasi bir tutarsızlıkla eleştirmek aşırı iyimser bir tavır oluyor. Her zaman bir bahane, bir argüman bulabiliyorlar. İdeolojiler çağı gerçekten bitmiş galiba. Çağımız “ballı vekillik maaşı” çağı.
Tek değişmeyen “ilke”leri sanki “Kürt şovenizmi” gibi. “Sol” ile hiçbir alakaları yok. PKK, “ABD için ölün” dese, koşup “Rojova”da ABD özel kuvvetlerinin emri altında Hıristiyan köktendincisi tiplerle “enternasyonal savaşçılık” oynuyorlar. PKK, “AKP ile koalisyon kuracağız” dese, hoplaya zıplaya yine HDP’nin masalarına oturuyorlar. Anayasa taslağı falan hazırlıyorlar.
Acaba çok mu saf düşünüyorum? “Kürt şovenizmi”, “emperyalizm” v.s. Galiba bunlar dahi geçmiş yüzyıla ait kavramlar.
Pervin Buldan’ın uyuşturucu baronu eşi öleli neredeyse 30 yılı geçmiş. Millet yeni baron Sezgin Baran Korkmaz’ın “TİP” vekili Ahmet Şık’a ve diğer sözde solculara dağıttığı “öğrenci burslarını” konuşuyor. Ben hâlâ kafayı Savaş Buldan’a takmışım.
Hâlâ “bunlar nasıl sosyalist, Buldan ile nasıl bir ‘Emek Platform’u kurulabilir ki” diye sorularımıza safça yanıtlar arıyoruz. Oysa bir günde Kemalizm’den “komünistliğe” terfi(!) eden “pos bıyıksız” Sera Bacımız dahi SBK’nın avukatı ve sağ kolu Görkem Gökçe ile “emek ve barış” toplantıları yapmış. “Sosyalist siyaseti” hemen öğrenmiş. Ben de üzülüyordum “bu kız şimdi ‘TİP’ten nasıl bir dönem daha vekil seçilecek” diye.
Oysa adamlar kendileri “bağımsız sosyalist özne” olmuş “özne”! Aşirete, barona, PKK’ya ihtiyacı mı var? Buldan’ı falan aşmışlar, kendi öz sınıfsal güçlerini yaratmışlar, SBK’yı bulmuşlar.
Hakkıdır hepsinin vekillik. Yaşasın (!) yeni 6’lı Masa. Yaşasın (!) yeni Sol (!) Güçbirliği. Yaşasın (!) yeni, yepyeni “komünist” vekillerimiz ve maaşları ve emeklilikleri ve tüm diğer özlük hakları.
Bu sefer farklı farklı fraksiyonlar da var. Tabii tabii, onlar da girsin. Değişiklik olsun biraz. Hep aynı tipler mi olacak? Onlara da hayırlı (!) olsun.