Gezi’nin 9. yıldönümünde Türkiye ezber bozmaya devam ediyor. Eskişehirli kadınların dünkü “yoga” isyanından bahsediyorum.
Bildiğiniz üzere, önceki gün Eskişehir’deki Dede Korkut Parkı’nda yoga yapmakta olan bir grup kadın, güvenlik görevlileri tarafından engellendi. Sebebini soran kadınlar, CİMER’e yapılan bir şikâyet olduğunu, bu doğrultuda yoga yapmalarının engellendiği cevabını aldılar.
Bu kadar… Aslında ortada ne gerçek bir şikâyetvar, ne de akılla izah edilebilir bir engelleme gerekçesi. Parkı yapan Türk Dünyası Vakfı Kurucusu, meşhur AKP’li Nabi Avcı. Vakıf tepkileri hafifletmek için komik bir açıklamaya girişmiş. Güya “fırsat eşitliği ilkesi doğrultusunda”, park içerisindeki toplu etkinliklerde önceden izin alınması gerekiyormuş. Ben üşenmedim, navigasyondan Dede Korkut Parkı’nın alanını ölçtüm. Kabaca 70 bin m2.Yani bu açıklamanın hiçbir mantıklı dayanağı yok.
Fakat iş Eskişehir Valisi’nde bitiyor. Aynı valinin ‘Kamu düzeni ve huzur ortamı sağlamak’ iddiasıyla 10-24 Mayıs tarihleri arasında Eskişehir’deki tüm konser ve etkinliklere yasak getirdiğini de hatırlıyoruz. Bu aslında adrese teslim bir yasaktı. Pentagram, Teoman, REDD gibi birçok kaliteli müzisyen ve grubun sahne alacağı önceden belli olan “Anadolu Fest” haliyle yapılamadı.
Yasaktan ötürü İsmailağa Cemaati’nden valiye destek mesajları yağdı ve valinin cemaat mensuplarını ziyaret ettiği görüntüler ortaya çıktı. Bu vesileyle Eskişehir valisinin, Atatürk ve cumhuriyet düşmanı olan bu gerici yapılanmayla ilişkisi fotoğraflarla ortaya döküldü. Yani festivale engel olmak işte bu vali ile bu gericilerin ortak ajandasıydı.
İsmailağacılar, Eskişehir’de devlet gücünün arkasına sığınarak gençlerden aldıkları intikamla içmeden sarhoş olmuştu. Festivalde gençlerin içeceği iki birayı bahane edip sapık kafalarından uydurdukları iftira ve ithamlar devlet katında karşılık bulmuş. Daha ne olsun?
Kadınların parkta yoga yapmasını engelleyen zihniyetin kafalarındaki pisliği klavye yoluyla sosyal medyada nasıl kustuğunu aynı şekilde görebilirsiniz.
Karşımızdaki zihniyet, 70 dönüm arazi üzerinde bir köşeye mat serip yogasını yapan topu topu 10-15 tane kadının üstüne güvenlik görevlisi gönderecek kadar cesur!
Ertesi gün binlerce kadın Dede Korkut Parkı’nda hep birlikte yoga yapınca, gericiler apışıp kaldı! Bunu beklemiyorlardı.
Aslında aylardır bir yerlerde etkinlikler iptal ediliyor. İktidarın en çok da kadınlara ve kadın sanatçılara garezi var. Bu AKP iktidarının 20 yıllık yarası. “Kültürel iktidar”, hayalini bile kuramadıkları bir şey. Sanattan, spora, mutfaktan sokağa, parka… Hiçbir alanda AKP bir “kültür insanı” meydana getiremedi. Yani medeniyet kuramıyorlar.
Zikir çekmeye Homo Tarikatus çıkıyor, otobüsle oradan oraya taşınan Homo Köfte-Ekmecus çıkıyor, elinde palayla gençlere saldıran Homo Esnafus çıkıyor… Ama AKP’nin gen havuzundan medeniyet adamı çıkmıyor. Ellerindeki en “sanatçı” türler Saray’da mama verilerek terbiye edilen besleme takımı.
Konser, etkinlik iptal etme, yasak getirme, güvenlik görevlisi marifetiyle engelleme gibi işler biraz da hasetten yani.
Sakarya Üniversitesi’nde SAÜFest’i 40 mevlidine çevirdiler. E, ne oldu? Gençler yok ki! Şuradan buradan getirdikleri teyzelere amcalara dinlettiler.
Melek Mosso’nun yerine Seda Sayan gönderiyorlar. Mosso’ya teklif yağmaya başladı. Seda Sayan’a kim gider? Üstelik Funda Arar ve Derya Uluğ da dayanışma gösterip çekildi. Ama işte bu tavır, bu omurga, bu dayanışma hali medeniyetle oluyor. Tomar tomar para dökerek değil. İşte aynı medeniyeti Dede Korkut Parkı’nda Eskişehirli kadınlar gösterdi.
Aslında buradan muhalefete önemli bir ders çıkıyor. Gerici AKP iktidarının muhalefete aşıladığı sokak korkusu aslında medeniyet korkusu. Sokak AKP’nin iddia ettiği gibi yakıp yıkmak değil. Sokak medeniyettir, sanattır, spordur.
Yani gerçekten de Atatürk’ün dediği gibi cumhuriyetin temeli kültürdür. O kültür 9 yıl önce olduğu gibi iki ağaca, iki ağacın temsil ettiği büyük değerlere sahip çıktı. Veya dün olduğu gibi parkta yoga yapma hakkına ve bunun üzerinden Türk kadının özgürlüğüne sahip çıktı, AKP karanlığına direndi.
Kimileri yogayı küçümseyebilir ama işte Gezi de böyle değil miydi? Anlı şanlı sendikaların, fraksiyonların, ucube kariyerist örgütlerin yapamadığını örgütsüz Beyaz Türkler yaptı. Atatürk’e ve İnönü’ye edilen hakaret, bir günde çıktığı ağza tıkıldı.
Beğenseniz de beğenmeseniz de Eskişehir’deki iktidar beslemesi gericileri susturan ve sokakta hâkimiyet kuran, “burjuva” sporu yogayla iştigal eden kentli ve taytlı Türk kadını oldu.