Bir kaç gün önce Kürtçe öğreneceğini açıklayan İmamoğlu, derslere hızlı giriş yapmış olmalı ki, dünkü Kasımpaşa mitinginde Kürtçe pankart okudu. Mitingde Kürtçe “yine yine İmamoğlu” yazan dövizi okuyan İmamoğlu, başka bir pankartı okuyamadı ama “öğreneceğiz” dedi.
Hem de “Ne güzel, Kürtçe yazmış, kurban olurum senin diline” ifadeleriyle…
İmamoğlu istediği şeye kurban olabilir elbette. Bu onun tercihi ama böyle giderse kendi deyişiyle “kendisine başka bir iş” bulacak.
Neden mi?
Açsın sosyal medyayı, “Kürtçeye kurban olduğu” haber paylaşımlarının altına yazılan yorumlara baksın, tepkileri görsün, ne demek istediğimizi anlayacaktır.
Seçimler yaklaştıkça Ekrem İmamoğlu, deyim yerindeyse, tüm tuşlara basıyor. Ama bastığı bütün tuşlar Kürtçülük tuşları.
DEM Parti ile ittifak kurmak, buna itiraz edenleri veya uzlaşma yapmayacağını ifade edenleri partiden kovmaya kalkmak, Kürtçe açılımı yapmak, CHP’ye de Ekrem İmamoğlu’na da kazandırmayacak, aksine kaybettirecek.
Kürt oyları için İmamoğlu’nun CHP’yi düşürdüğü şu durum gerçekten acınası. Üzerinden neredeyse 10 yıl geçti, açılım günlerinde Tayyip Erdoğan yapardı böyle şeyleri. Oldu olacak mitinglerinizden birine Şivan Perver’i de çağırıp megri megri söyleyin! Malum, İmamoğlu Kürtçe türküleri de pek sever.
Şimdi İstanbul’u Erdoğan kazanmasın diye Erdoğan’ın kötü bir taklidine mi oy vermemiz isteniyor.
Seçimi kazandıktan sonra da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin binasının diğer tarafına da Kürtçesini yazın tam “çift dilli belediyecilik” olsun. Sanırsın İstanbul’a değil Diyarbakır’a büyükşehir belediye başkanlığı için aday. Seçimlerden sonra DEM’li bir bölücüyü de eş başkan ilan edin, tam olsun!
İmamoğlu yerel seçimlerde böyleyse, yarın bir gün maazallah Cumhurbaşkanı adayı olsa, yapacağı Kürtçülüğü varın siz hayal edin!
Sırrı Sakık denen DEM’li, niye İstanbul’da CHP’ye kaybettirmek istediklerini, ağzından köpükler saçarak şöyle açıklamıştı: “İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu seçilir seçilmez ‘Topal Osman’ın torunuyum’ dedi. Biz de Şeyh Sait, Seyit Rıza’nın torunlarıyız.”
Sırrı Sakık ve diğer PKK uzantısı bölücüler için mesele bu kadar netken İmamoğlu’nun Kürtlere “dilinize kurban olurum” derecesinde yaltaklanması, Kürtçü vesayetin CHP’yi ne hale getirdiğini de gösteriyor.
Bu aynı zamanda Ekrem İmamoğlu’nun durumunun ne kadar zor olduğunu da gösteriyor. Kürtlere bu kadar yaltaklandığına göre AKP’nin adayı ile arasındaki fark epey düşmüş durumda.
İmamoğlu 5 yıl önce ‘Topal Osman’ın torunuyum’ diye övünüyordu. Bugün ise Kürtçe öğrenme aşkıyla yanıp tutuşuyor. Erdoğan’ın ne olduğunu biliyoruz da, İmamoğlu’nun yarın hangi renge gireceğini bilmiyoruz.
Aslında İmamoğlu’nun bu noktaya gelmesi pek de sürpriz sayılmamalı. Geçtiğimiz yılın Temmuz ayında Gazete Oksijen’de yayımlanan yazısında bugünlerin ipuçlarını veriyordu: “Cesur demokrasi için cesur liderlik gerekir. Demokratik liderlik başta Kürt ve Alevi sorunu olmak üzere yaraları iyileştirmek için gerekli zemini inşa eder.”
Kürtçülüğe bu kadar teşne biri, CHP’ye de muhalefete de liderlik etmemeli. AKP’ye karşı Cumhuriyetin değerlerini savunmak bunlara kaldıysa vay halimize!
İmamoğlu Kürtçülükle kazanacağını sanıyorsa çok yanılıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin en Kürtçü partisi AKP bile Kürtçülüğün kaybettirdiğini 2015’te gördü. O tarihten sonra da PKK karşıtı ve her ne kadar Türk milliyetçiliğini temsil etmese de MHP ile yan yana geldi.
Kürtçülerin iddia ettiği gibi 2019’da da Kürtlerin değil Türklerin oyuyla İstanbul’u kazandı. Kazanan ittifakı bozup kaybeden stratejiye oynamak CHP’ye ve İmamoğlu’na İstanbul’u kazandıracak mı göreceğiz. Ancak uzun vadede kaybettireceği çok açık.