Seçime bir hafta kala, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adayı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçim mitingi için gittiği Erzurum’da dün bir güruhun taşlı saldırısına uğradı.
Tüm yetkililerin defalarca uyarılmasına rağmen emniyet güçlerinin müdahale etmeden izlediği saldırı sonucunda aralarında çocukların da bulunduğu pek çok vatandaşımız yaralandı. İmamoğlu, mitingi tamamlayamadan alandan ayrılmak zorunda kaldı.
Dün Erzurum’da yaşanan saldırı, Hilafet Ordusunun ayaklanmasıdır! Öyle metafor falan da değil, saldırıyı gerçekleştiren MHP-Hüda Par ittifakıdır. Yani programında hilafeti geri getirmek olan partinin militanları, Cumhuriyeti temsil eden İmamoğlu’na saldırmıştır. 100 yıl önce Mustafa Kemal’e, O’nun Meclisi’ne, O’nun başlattığı istiklal mücadelesine karşı ayaklanan güçler, bugün Erzurum’da da İmamoğlu’na karşı ayaklanmıştır.
Biz bu geleneği sadece Milli Mücadele döneminden tanımıyoruz. Erdoğan’ın ve AKP’nin kendilerini dayadıkları Menderes’in Demokrat Parti diktasından da tanıyoruz. Menderes diktasının son iki yılında, CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye iki saldırı gerçekleşmişti. 29 Nisan 1959 tarihinde yurt gezisi sırasında İsmet İnönü’nün treni Uşak’ta taşlanmış, İnönü başından yaralanmıştı. Aynı yılın 4 Mayıs tarihinde de İstanbul’a gelen İnönü’nün aracı, Topkapı’da bizzat trafik müdürü tarafından durdurulmuş, akabinde de İnönü’ye saldırı gerçekleşmişti. İnönü, bir binbaşının emriyle müdahale eden asker sayesinde linçten kurtulmuştu.
60 yıldır bu geleneğin yöntemi değişmemiştir. 60 yıl önce de muhalefeti taşlatıyorlardı. 60 yıl önce de polis saldırıları izliyordu.

Dün yaşanan saldırı, Erdoğan’ın günlerdir tırmandırdığı gerilimin sonucudur. Seçim kampanyasını muhalefete karşı yalanlarla, iftiralarla sürdüren, muhalefeti teröristlerle bir tutan, muhalefeti din düşmanı ilan eden Erdoğan, dünkü saldırıya zemin hazırlamıştır.
Seçilen yer de, İmamoğlu’nun hedef alınması da gayet bilinçlidir. Ekrem İmamoğlu, 21 yıllık iktidarında Erdoğan’ı sandıkta yenilgiye uğratan tek kişidir. 2019 yerel seçimlerinde, özellikle İstanbul seçimleri Erdoğan ile İmamoğlu arasında geçmiş ve İmamoğlu, Erdoğan’ı iki kez yenilgiye uğratmıştı.
2023 seçimlerine günler kala, İmamoğlu miting meydanlarında yaptığı konuşmalarla, popülaritesiyle, muhalefetin en güçlü silahlarından biri olarak ortaya çıktı. Bu durum, İmamoğlu’nun dünkü saldırıda hedef seçilmesinin en önemli sebebidir.
Bu provokasyonla AKP tek bir şeyi hedeflemektedir: Seçimlere bir hafta kala İmamoğlu’nu ve muhalefeti miting meydanlarından uzak tutmak.
İmamoğlu, dün saldırı esnasında ve saldırı sonrasında yaptığı açıklamalarda provokasyona gelmeyerek AKP’nin planını boşa düşürdü.
Muhalefet kanadı saldırıyı kınayıp itidal çağrısı yaparken, iktidar kanadı, özellikle de Süleyman Soylu, sürekli şiddeti körükleyen, İmamoğlu’na saldıran açıklamalar yapıyor. Dünkü olay ve sonrasında alınan tavırlar, 14 Mayıs’ta neyi seçeceğimizi de ortaya koyuyor.
İmamoğlu’nun bugün Konya’da mitingi var. Miting öncesinde AKP’liler “şeytan taşlama” gibi saldırgan paylaşımlarda bulunuyorlar. Bizzat AKP Konya İl Başkanı Hasan Angı, İmamoğlu’nu tehdit ediyor. Umuyoruz ki, muhalefete saldırı Erzurum’la sınırlı kalsın.
Muhalefetin tüm saldırılara rağmen iki şeyden vazgeçmemesi gerekiyor. Birincisi, siyaset alanlarını tüm tehditlere, saldırılara rağmen terk etmemek. İkincisi ise, dün yaptıkları gibi, saldırılara karşı itidali elden bırakmamak.
Erzurum’da yaşananlar, seçimler ikinci tura kalırsa neler yaşanabileceğinin küçük bir provası gibiydi. Bugün MHP ve Hüda Par’a taş attıran AKP iktidarı, seçimler ikinci tura kalırsa bunları daha büyük saldırılarda da kullanabilir. Muhalefetin seçimleri birinci turda kazanması, Türkiye’nin şiddet ortamından çıkması için elzemdir.