No Result
View All Result

İran-İsrail savaşına Türk merkezli bakış ihtiyacı

Özgür ERDEM by Özgür ERDEM
25 Haziran 2025
in GÜNLÜK
0
İran-İsrail savaşına Türk merkezli bakış ihtiyacı

İran-İsrail savaşı başladığından beri televizyonlarda, gazetelerde ve sosyal medyada yapılan yorumlarda çok temel bir hata ve eksik bulunmakta: Kimse bu savaşı Türkiye’nin çıkarları ve geleceği açısından yorumlamıyor!

Evet, Türkiye’de yaşıyoruz… Dış politika ve strateji yorumcuları ise sanki dünyanın dışından, “uluslar üstü” bir konumdan yorum yaparmış gibi ülkemizin ve milletimizin çıkarlarını öne çıkararak yorum yapmıyor. Sanki yaşananlar ülkemizi etkilemeyecekmiş gibi, gerçeklerden kopuk yorumlar izliyoruz.

Diyeceksiniz ki, “Tamam da bütün yorumcular ‘İsrail’in İran’dan sonraki hedefi Türkiye,’ diyor.”

Türkiye’nin çıkarını savunuyorMUŞ GİBİ yapıyorlar. Ancak temel bakış açısı maalesef bulanmış ve kaybolmuş durumda.

Şimdi tek tek irdeleyelim.

Birincisi, İsrail’in hedefi İran’dan sonra Türkiye mi?

AKP’lilerin bu propagandayı yapmayı çok seviyor olması, bunu gerçek yapmaz. AKP’lilerin İsrail karşıtı siyasetinin temelinde dış politika çıkarlarımızdan çok AKP’nin iç politika ihtirasları yer alıyor. AKP, kendi tabanına iktidarın olanaklarını sağlamak ve rantını dağıtmak dışında bir “heyecan” ve “aksiyon” sunamaz hale gelmiş bir parti. 22 yıldır iktidarda olan bir parti için tabanının heyecanını diri tutmak, örgütünü siyasal bir hedef doğrultusunda ayağa kaldırmak elbette kolay değil. Filistin konusunu en önemli konu haline getirmelerinin temel nedeni de bu. İsrail karşıtlığı üzerinden hem tabanlarını tekrar heyecanlandırmış ve toparlamış oluyorlar hem de Saadet Partisi, Yeniden Refah gibi tabanlarını tehdit eden partilere karşı bir söylem geliştirmiş oluyorlar.

İktidar yanlısı dış politika/strateji uzmanlarının “İran’dan sonra hedef Türkiye” demelerinin nedeni bu. Peki muhaliflere ne oluyor? Birebir aynı değerlendirmeyi onlar neden yapıyor? Öncelikle, AKP’nin İsrail karşıtı söylemine destek olduklarının farkında değiller. “İsrail karşıtlığının şampiyonluğunu biz yapalım, bu söylemi AKP’nin elinden alalım” gibi bir düşünceleri var anlaşılan. Halbuki, AKP’nin ekmeğine yağ sürülmüş, AKP’nin fırınına odun atılmış oluyor.

Muhalif saflardaki bu “İran dostu” duruşun bir başka nedeni ise, maalesef, Türkiye’de çok yaygın olan Rusçuluk. Bu Rusçuluğun bir kısmı “tamamen duygusal.” Rusya tarafından beslenen ciddi bir Rus lobisi var dünyanın dört bir tarafında. Türkiye de elbette bundan nasibini alıyor. Ancak önemli bir kısmı, İkinci Dünya Savaşı sonrası Sovyetler’in geliştirdiği Amerikan karşıtlığı söylemlere dayanıyor. Sovyetler, ABD ile giriştiği dünya egemenliği mücadelesinde en çok kullandığı söylem “Amerikan emperyalizmine karşı mücadele”ydi. Bu aslında Sovyetler, dünyanın dört bir tarafında geliştirdiği ve desteklediği bu söylemle, solun ve solcuların o gerçekten samimi anti-emperyalist düşüncelerini kendi dış politika ihtiyaçlarının bir aparatı haline getirdi.

Bir solcu, hele hele Türkiye gibi mazlum bir milletin evladıysa, elbette emperyalizme karşı çıkmalıdır. Ancak şu soru da sorulmalıdır: Dünyada tek emperyalist ülke ABD mi? Tek tehdit ABD mi? Deniz’ler, Mahir’ler Sovyetler’in de emperyalist olduğu konusunda daha net ve daha doğru bir konumdaydılar, ancak maalesef onların katledilerek/idam edilerek tasfiyesinin ardından Türkiye’deki sol hareketlerdeki Amerikan karşıtı anti-emperyalist duruş adım adım Sovyet yanlısı bir dış politika savunuculuğuna dönüştü.

Sovyetler yıkılalı çok oluyor ancak o dönemin yarattığı ideolojik tahribatın etkileri maalesef sürüyor. Ve Rusya da Putin dönemiyle birlikte, eski Sovyetçi “Amerikan karşıtı anti-emperyalist” söylemi, daha doğrusu “anti-emperyalistsen Rusya’yı desteklemelisin” söylemlerine dönüştürdü.

Şimdi İran-İsrail savaşına geri dönelim. Türkiye NATO üyesi bir ülke. İsrail Türkiye’ye saldırsa ABD, NATO üyesi olduğu için Türkiye’yi savunmak durumunda. Kısacası bu (İran’dan hemen sonra gerçekleşecek kadar kısa vadede) mümkün değil.

Türkiye, NATO’dan kopartılır, bir şer ekseni ülkesine dönüştürülür, ancak öyle olabilir. Bu ayrı bir hikâye ve bambaşka bir yazının konusu…

Üstelik İsrail’in İran’a bakışıyla Türkiye’ye bakışı arasında elbette dağlar kadar fark var. Çünkü İran’ın İsrail’e bakışıyla Türkiye’nin ve Türk toplumunun bakışı bambaşka. İran, nükleer teknolojisi olan, bunu bir nükleer silaha dönüştürme ihtimali çok güçlü olan totaliter bir devlet. Türkiye (ve genel olarak Türk toplumu) Filistin meselesinde İsrail’i eleştirse de İran gibi “İsrail ortadan kaldırılmalıdır” söylemini kullanan bir ülke değil. Kısacası Türkiye İran gibi bir tehdit oluşturmuyor İsrail için.

Ancak AKP’nin bu söylemleri dile getirmeye “ihtiyacı” var. Muhalifler de maalesef Rusçuluğun etkisiyle Suriye’nin de düşmesiyle Rusya’nın bölgedeki tek müttefiki İran’ın yanında yer almak zorunda kalıyor.

İkinci meselemiz de İran’daki Kürtler… Bu da özellikle muhalif kanallarda dile getirmesi sevilen bir mesele. İran rejimi yıkılırsa, İran Kürtleri ayaklanırmış, bir Kürt devleti de doğumuzda kurulurmuş…

Doğru, böyle bir tehlike var. ABD de, İsrail de bunu destekleyecektir, bu da doğru.

Ancak bir de sosyolojik/demografik gerçekler var.

İran’da yaklaşık 3 milyon Kürt var. Ama 40 milyonu da aşkın Türk var!

Yani İran rejimi yıkılırsa, Kürtlerden çok Türklerin bir devlet kurma ihtimali vardır. Zaten İran’ı da yüzlerce yıl yöneten Türkler değil miydi? Gazneliler, Selçuklular, Safeviler… 1920’lerde Kaçar Hanedanı yönetimi yıkılana kadar İran hep Türkler tarafından yönetildi. Siz bakmayın “köklü Fars/Pers egemenliği” söylemlerine…

Sonuç olarak, Filistin meselesinde İsrail’i eleştirmek ayrı, İran-İsrail savaşında İran’ın yanında yer almak ayrı… Bazen taraf tutmamak en doğru taraftır… Ancak tarafımızı belirlerken ya da tarafsız mı kalacağız, bunun kararını verirken bakış açımızın merkezinde “Türklük” ve “Türkiye’nin çıkarları” yer almalı.

Temel meselemiz şu: Türkiye’de kimse artık siyaseti, iç politika olsun, dış politika olsun, “Türk merkezli” yapmıyor.

Maalesef…

Anayasa’dan “Türk” kelimesini kaldırmak tartışılıyor ya, maalesef, televizyonlardan o kelime kaldırılalı çok oldu…

Hadi AKP’nin böyle yapması normal diyelim. Sonuçta “Türk milliyetçiliğini ayaklar altına aldık” diye övünen İslamcı bir parti onlar. Milliyetçi değiller, Türk’ü merkeze alan bir duruşları da hiçbir zaman olmadı.

Peki muhaliflerimiz neden “Türk merkezli” analiz yapmıyor, yapamıyor?

Bu soruyu doğru yanıtlamadan bu ülkede ne AKP’ye karşı başarılı bir mücadele verilebilir ne de İran-İsrail savaşı başta olmak üzere dış politika yorumlanabilir.

Previous Post

Türk askerinin Katar’da ne işi var?

Next Post

İran-İsrail Savaşı ve “Ak-Trolleşen” Komünistler

Next Post
İran-İsrail Savaşı ve “Ak-Trolleşen” Komünistler

İran-İsrail Savaşı ve "Ak-Trolleşen" Komünistler

Facebook Twitter Instagram

TÜM HAKLARI SAKLIDIR © 2022 TÜRKSOLU, ATATÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİ, SOLCU GAZETE.

No Result
View All Result
  • TÜRKSOLU
  • GÜNLÜK
  • HAFTALIK
  • ARŞİV
  • İLERİ YAYINLARI KİTAPLIĞI

TÜM HAKLARI SAKLIDIR © 2022 TÜRKSOLU, ATATÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİ, SOLCU GAZETE.