Vladimir Putin, dün Dış İstihbarat Servisi, SVR’nin 100’üncü yıl dönümü törenindeydi. Tam olarak kutladıkları hadise, dış istihbarat servisinin meşhur “Çeka” içerisinden ayrılıp kurulmasının yıl dönümü.
Esas kutlaması yapılan, Boşevik Devrimi süratle bir terör rejimine dönüşürken bu terörün baş aparatı olarak rol oynamış olan Çeka geleneği.
Yani “terör devleti” ifadesinin Rusya’nın üzerinden çıkmayacak bir sıfat haline gelmesi, dış-Çeka’nın 100’üncü yılına denk geldi.
İşte kendi de bu terör kurumunun eski bir memuru olan Putin, SVR Genel Merkezi’nde yaptığı konuşmada;
“Kolektif Batı kendini tuzağa düşürdü. Çünkü dünyadaki gelişimi ve etkilerinin zayıflamasını analiz edemediler. (…) Aynı zamanda Batı, kendisi için uygun olmayan bir gerçeği, çok kutuplu bir dünya düzeninin oluşumunu görmezden gelmeye çalışıyor” dedi.
Rus liderin konuşmasında işaret ettiği muhayyel “çok kutupluluk”, bundan önceki gün Aşgabat’ta altıncısı düzenlenen Hazar Zirvesi’ndeki devasa masadan farksız.
Dünyada bir şeylerin epey değiştiği bir gerçek ama bu Putin’in ve Avrasyacı fan klüp üyelerinin iddia ettiği gibi çok kutuplu dünyaya geçiş değil.
Putin’in tuzağa düştü dediği Batı, Ukrayna Savaşı’nda Putin’i Lukaşenko ile baş başa yalnız bırakmayı başarmış görünüyor.
Rus ordusunun 4 aydan beri 35 bin asker kaybedip, yüz bin kadarının savaş dışı kaldığı Ukrayna Savaşı’nda ne İran, ne de Çin Rusya’nın yanında.
Putin bu gerçeklerden kopuk anlatıyı terennüm ederken Savunma Bakanlığı Sözcüsü Tümg. İgor Konaşenko da dünyaya bir başka uyduruk hikâye anlatıyordu.
Sözüm ona Rusya, tahıl krizinin çözümüne yönelik bir “iyi niyet” göstergesi olsun diye Yılan Adası’ndan çekilmiş. Bu, tahıl krizinin başından beri Rusya’nın tezleriyle çelişen bir açıklama.
Rusların iddiasına göre tahıl krizinin suçlusu, işgale karşı toprağını savunan Ukrayna’ydı. Rusya Odessa’yı da alıp Ukrayna’yı Karadeniz’den koparabilirse kriz de olmayacaktı. Ukrayna’nın kendisi krizdi ve yok edilmeliydi.
Sorulması gereken soru şu: Madem Rusya “iyi niyet” gösterecekti, üç aydır niye göstermiyordu?
Ben söyleyeyim.
Üç ay önce, amiral gemisi Moskva Kruvazörü başta olmak üzere Karadeniz Filosu diye bir şey vardı. Yine yok sayılmaz ama Karadeniz’de sürdürülebilir bir Rus varlığı artık hayal.Daha Montrö engelinden bahsetmiyorum bile.
Yılan Adası, Osmanlı dönemindeki adıyla, Bucak bölgesini kontrol etmesi bakımından Rusya için paha biçilmez bir stratejik noktaydı. Üstelik buradan aynı anda hem Ukrayna’nın batı kıyıları, hem Romanya, hem de Transdnyester kanserini taşıyan Moldova tehdit edilebiliyordu.
Yani bu küçük adanın boyundan çok büyük değeri var ve hiç de öyle “iyi niyet” gösterilip bırakılacak mevzi değil.
İşin özü, Ukrayna’nın bu ada etrafında gerçekleştirdiği sayısız başarılı operasyon sonrası Rus donanmasının iflahı kesilmiş durumda. En son geçen hafta Rusların adaya yerleştirdiği uçaksavar füze bataryaları da Ukrayna tarafından yok edildi.
İyi niyet bir yana, Rusya Yılan Ada’sından çekilmedi, kelimenin tam manasıyla süpürüldü.
Anlıyoruz ki, Rusya gibi Çeka geçmişiyle gurur duyan bir terör devletinin “iyi niyet” göstermesi Ukrayna’nın savaşmasına ve silah bulmasına bağlıymış.
NATO, AB ve bütün dünya Ukrayna’ya daha çok silah, mühimmat ve destek göndermeli. Emin olun, Ukrayna’nın savaşma gücü arttıkça Rusya “iyi niyet manyağı”na dönecek.
Kimilerinin “alfa Putin” diye taptığı KGB memuru, iyilik yapıp Karadeniz’e atan kanatlı bir melek olacak.