Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla birlikte, tüm kesimler safını belirlemeye başladı. Sadece ideolojik bir saflaşma da değil yaşanan, herkes aslında kendi ruh dünyasına uygun bir tercih yapıyor. Konuya ilişkin yorum yapan herkes kendi dünyasının özlemlerine uygun bir konum belirliyor ve bu konumu savunuyor.
“Ulusalcı” Banu Avar, “Sosyalist” Fatih Yaşlı ve “İslamcı” İbrahim Karagül, tek bir ağızdan Rusya’nın ABD tarafından kuşatıldığını, ortada “kışkırtma” olduğunu söyleyerek, Rus işgalciliğini alkışlıyorlar. Putin gibi otoriter bir figüre duyulan özlemin ifadesi bu.
Bu kesimlere göre ortada bir “işgal” yok, “askeri müdahale” var. Böyle ifade edilerek, karşılıklı bir çatışma olduğu, Rusya’nın da kendi ulusal haklarını koruduğu algısı yaratılıyor. Bu işlerin uzmanı Aydınlıkçılar, “askeri destek” ifadesini kullanıyor.
Oysa ortada bir çift taraflı çatışma yok, açık bir Rus saldırganlığı var. Bu haydutluğu kim yaparsa yapsın bunun adı işgalciliktir. ABD’nin Irak’ı işgaliyle, Rusya’nın Ukrayna’ya girmesi arasında en ufak bir farklılık yoktur. “Ama, fakat” gibi şerhler, işgali perdelemeye çalışmaktır, Rus saldırganlığının üzerini örtmektir.
“İşgal” ve “saldırı” kelimelerini kullanmaktan ısrarla kaçınanlar dün ne diyorlardı peki? “Rusya’nın Ukrayna’ya saldıracağının NATO yalanı olduğu”, “Putin’in Ukrayna’ya saldırmayacak kadar akıllı bir lider olduğu” propagandasını yapıyorlardı. Ukrayna ve Batı Minsk Anlaşması’nı bozmaya çalışıyor, Rusya ise anlaşmayı koruyordu(!) Minsk Anlaşması’nın geçerli olmadığını ilan eden bizzat Putin oldu.
Bu kadar yalın gerçekleri gör(e)memek sadece ideolojik körlükle açıklanamaz. İşgale, “işgal” diyememek sonuna kadar bilinçli bir tercihtir.
Örneğin Sol Parti, saldırı sonrasında yaptığı açıklamada “ABD’nin bir anda Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin eli kulağında olduğu propagandasını yaymaya başladığını” söyleyerek, “Ukrayna’nın ABD ve NATO’nun dümen suyunda ülkeyi yeni felaketlere götürecek her tür hamleden vazgeçmesi” çağrısında bulunuyor.
Yani ne demek istiyor Sol Parti? Rusya’nın müdahalesine işgal demek bir ABD propagandası. Kiev’e saldırmak, Rusya’nın meşru müdafaası; bu yüzden de işgal denemez. Ukrayna, NATO’nun dümen suyuna gitmek istemiyorsa, direniş göstermeyip ülkesini Ruslara teslim etmeli.
Vatan savunmasını “provokasyon” olarak gören bu kafanın asıl derdi ABD emperyalizmine engel olmak değil. “Cambaza bak” diyerek, Rus işgalcisinin önünü açmak. “NATO, ABD” kelimeleriyle süslenmiş söylemlerin gizlemeye çalıştığı şey işte bu yalın gerçeklik.