Nakşibendi İsmailağa cemaatinin şeyhi Mahmut Ustaosmanoğlu’nun ölümünden sonra tarikat içerisinde başlayan iç savaş durulmuyor. Ustaosmanoğlu’nun ölümünün ardından onun yerine geçen Hasan Kılıç ve çevresi ile Cübbeli Ahmet arasındaki çatışma günden güne kızışarak bugüne kadar geldi. Ve sonunda İsmailağa’nın Cübbeli Ahmet’i ihraç ettikleri açıklaması ile yeni bir evreye ulaştı.
Aslında bakılırsa ilk ültimatom veren Cübbeli Ahmet’in kendisi oldu. Cemaatin liderlerine dün akşama kadar süre verdi ve bu süre içerisinde istedikleri yapılmazsa bütün bildiklerini açıklayacağını söyledi. Hemen ardından da Cübbeli Ahmet’in anjiyo olduğu, sohbetlerine birkaç gün ara vereceği ve Bursa’da yapılan programa katılamayacağı açıklaması geldi.
İsmailağa ise Cübbeli’nin kendilerine verdiği sürenin dolmasını beklemeden bir açıklama yaptı. Bu açıklamada Cübbeli’nin yalan ve iftiralarla cemaati bölmeye çalıştığı söylendi. İsmail Ağa’nın Merkez grubuna göre Cübbeli, tarikatın mahremini ifşa etmişti. Bu da bilirsiniz ki tarikatlardaki en büyük suçtur. Ve bu suça uygun bir ceza da kesmişlerdi. İsmailağa cemaati lideri Hasan Kılıç, Cübbeli Ahmet’i cemaatten ihraç ettiklerini ve ilişkilerini tamamen kestiklerini açıklamıştı.
Bu ihraç açıklamasına karşı Cübbeli Ahmet cephesinden gelen cevapsa Hasan Kılıç’ı doğrudan hedef alarak; “Cemaat onun değil ki beni atsın” şeklinde oldu. Yani böylece Cübbeli Ahmet açıkça cemaatin liderinin kendisi olması gerektiğini ve hakkının yendiğini iddia etmiş oluyor.
Bunun Türkçemizdeki tam karşılığı post kavgasıdır. Geleneğe göre her tarikat şeyhinin bir postu vardır. Bu postun üzerinde oturur. Hatta tam da bu sebeple şeyh yerine “postnişin” yani posta oturan kelimesi de kullanılır. Doğrudan doğruya bu tarikat içi iktidar mücadelelerinden çıkan post kavgası deyimi, zamanla bu ve benzer tüm gruplardaki makam mevki kavgalarını kapsayacak şekilde anlam genişlemesine uğramıştır.
İşin daha ilginç bir boyutuna gelelim. İsmailağa cemaati içerisindeki bu post kavgası başladığından beri konuya doğrudan doğruya Cübbeli Ahmet lehine müdahil olan bir kesim var: Aydınlık cemaati!
Perinçek ve Aydınlık cemaatinin Nakşibendilerle yakın ilişkisi aslında Şeyh Doğu Efendi mahdumu Mehmet Perinçek’in Rus faşisti Alexander Dugin ile beraber Nakşibendi Şeyhi Abdülhakim Arvasi’nin mezarını ziyaret ettiği güne ve belki daha da geriye kadar götürülebilir. Fakat son birkaç yıl içerisinde, özellikle Mahmut Hoca’nın ölümünden sonra, Perinçek grubu doğrudan doğruya Cübbeli Ahmet ile ilişki kurdu. Aydınlık‘ta röportajlar yaptılar, defalarca Ulusal Kanal‘a çıkardılar, lehinde onlarca haber yaptılar. Görünen o ki Cübbeli Ahmet de bu destekten gayet memnundu.
Ancak bilmediği bir şey vardı: Perinçek el attığı her yeri mutlaka bölerdi. Onunla işbirliği yapan kim olursa olsun o da bir daha iflah olmayacak bir şekilde tecrit olurdu. Yani aslında ne Cübbeli Ahmet’in önce tecrit sonra da ihraç olması tesadüf, ne de Perinçek’in iç işlerine müdahale ettiği İsmailağa’nın bölünmesi. Perinçek, tarihi politik misyonunu bir kere daha yerine getirdi, bir yeri daha böldü.
Şimdi sormamız gereken tek bir soru var. Bu yaşına kadar tarikat liderliği yaparak gelmiş olan Cübbeli Ahmet, bundan sonra ne yapacak? Bundan birkaç ay önce Cübbeli Ahmet’in Kadiri tarikatından da icazet alması, Cübbeli Ahmet’in Nakşibendilikten Kadiriliğe döneceği hakkında bazı dedikodulara neden olmuştu. Biz de böyle bir şeyin çok beklenmemesi gerektiğini çünkü aynı anda birkaç tarikattan icazet almanın, tarikatlar tarihinde görülen bir durum olduğunun altını çizmiştik. Kendi cemaati içerisinde tecrit hale gelen Cübbeli Ahmet’in durumunu sağlama almaya çalışmasından başka bir anlam ifade etmiyordu bu. Şimdi bu tip şeylere çok fazla ihtiyacı olacağı bir dönem geldi çattı.
Fakat bir kere Perinçek’e bulaşan onunla ittifak kuran bir tarikat şeyhinin bundan sonra yapabileceği çok fazla bir şey kalmamıştır. Cübbeli Ahmet’in kendi cemaatini kurmaktansa Doğu Efendi Hazretlerinin Aydınlık tarikatına katılması daha yüksek ihtimaldir. Ama tabii her tarikatta olduğu gibi orada da bir post kavgası çıkar, Doğu Perinçek ve Cübbeli Ahmet birbirlerini yerlerse gene hiç şaşırmayalım…