Dış politikada en temel ilke ulusal devlet sınırlarının değiştirilemezliğidir. Bunun için de ülkelerin içişlerine karışılamazlık ilkesi vardır. Yani dış politika haritaların ve ülke rejimlerinin dokunulmazlığı üzerine inşa edilir.
Elbette bunların hepsi kâğıt üzerindedir çünkü kuralları büyük güçler koyar ve kendi koydukları kuralları yine onlar çiğner.
Ama en önemli soru ve sorun temeldedir: Bir ülkeyi kim kurar ya da daha açık bir ifade ile haritaları kim çizer?
Ya da asıl tartıştığımız şeyi soralım:
Ortadoğu’da sınırları kim çizmiştir?
…
Ortadoğu söz konusu olduğunda, emperyalizmin neredeyse cetvelle masa başında sınırları çizdiğini herkes bilir. Aslında sınır çizmek demek devlet kurmak demektir ve Ortadoğu’da İngiliz ve Fransız emperyalistleri suni devletler kurmuştur.
Bu suni devletlerin en iyi bilineni Suriye ve Irak’tır. Ama Filistin de, Ürdün de, Suudi Arabistan da, diğer Körfez şeyhlikleri de tümüyle masa başında kurulmuş devletlerdir. Ama bir şeyi unutmayın: İran da aynı şekilde İngiliz emperyalizmi tarafından kurulmuş yapay bir devlettir.
Fakat emperyalistler kurdukları bu yapay devletleri 100 yıl sonra yine masa başında ve cetvelle parçalamaya ve yeni yapay devletçikler kurmaya karar verdiler. Meşhur BOP ile de bu işe giriştiler.
İlk adım Irak’ta atıldı, sonra Mısır ve Libya geldi, daha sonra Suriye ve en sonunda da İran.
Her şey o kadar aleni ki sıranın Türkiye’ye de geldiğini görmemek için saf olmak gerekir.
…
Ortadoğu’da son 20 yılda iki yeni devletçik kuruldu.
İlki Irak’taki Kürdistan Özerk Bölgesi, ikincisi ise Suriye’deki Kürt devletçiği.
Gerçi iki devletçiğin de henüz bağımsızlıkları yok.
Ama İran’a yönelik saldırı sonrasında sıranın İran’da Kürt devletçiği kurmaya geldiğini görüyoruz.
Sonra ise sıra Türkiye’ye gelecek.
…
Irak’ta bu plan işlerken Irak’ın bölünmesine karşı çıktık ama başarılı olamadık, Irak’ta Kürt devletçiği kuruldu.
Suriye’de sözde bu planı engellemek için Suriye’nin kuzeyine askeri müdahalede bile bulunduk ama engel olamadık. Kürt devletçiği kurulmak üzere.
İran’da da aynı senaryonun aynı şekilde işleyeceğine emin olabilirsiniz.
Çünkü sorun ne Irak’tı, ne Suriye.
Sorun Türkiye’ydi daha doğrusu Türkiye’nin yönetimini işgal etmiş BOP taşeronu AKP idi.
Evet, Irak’ta da Suriye’de de Kürt devletçiğini AKP kurdu.
İran’da da emin olun yine o kuracaktır.
Ayrıca Türkiye’de PKK ile masa kurduklarını da unutmayın.
Hani kimileri İran’dan sonra sıra Türkiye’ye gelecek diyor ya, saf olmayın, bölgede ilk rejim değişikliği AKP ile yapıldı ve Türkiye Irak’tan bile önce müdahaleye uğradı.
…
Peki ne yapılabilir?
Kürt devletçiklerini engellemenin tek yolu AKP’yi engellemektir.
Ama ABD emperyalizmi işi o kadar sıkı tutmuştur ki AKP’yi yıkacak güç olan CHP de aynı Kürtçü politikayı savunmaktadır.
Yani Türkiye ya AKP eliyle ya da CHP eliyle parçalanacaktır.
…
Elbette bu onların planı.
Fakat şunu biliyoruz ki emperyalistlerin 100 yıl önce çizdikleri sınırlar artık yok, planları tutmadı.
Çünkü devletleri asıl kuran uluslardır.
Uluslar sahte ise devletler de sahte olur.
Mesela emperyalistler yapay bir Arap ulusu yaratmaya çalıştılar, onlar için devletler kurdular ama o devletler bugün yok. Çünkü ortada hâlâ Arap ulusu yok. Çeşitli Arap kabilelerinin farklı kabile devletleri var.
Aynı şekilde İran ulusu diye de bir ulus yok, Farsların azınlıkta olduğu, Azerbaycan Türklerinin çoğunlukta olduğu bir devlet İran.
İran’da 40 milyon Türk’e karşı 3-5 milyon Kürt var ve bizim korkumuz nedense Kürt devletçiğinin kurulacak olması. Çünkü onların arkasında Amerika var.
Üstelik Suriye’de de Irak’ta da Türkmenler vardı ama biliyoruz ki onların bir devleti olmadı, devletçik Kürtlere kuruldu. Şimdi de aynı senaryo İran’da işleyecek kaygısındayız.
…
Fakat bu defa durum farklı.
Irak ve Suriye Türkmenleri Osmanlı bakiyesiydi ve AKP onları sattı. Ama İran, Osmanlı’nın değil Safevi’nin bakiyesi, üstelik Güney Azerbaycan Türkleri Irak ve Suriye Türkmenlerine kıyasla çok çok kalabalık, 40 milyonluk bir nüfus var. Ve dahası bu nüfus diri, ulusçu bir enerjiye sahip ve arkalarında da Türkiye değil Azerbaycan var.
Dolayısı ile bölgede 100 yıl sonra ilk defa yeni bir Türk devletinin kurulması, daha doğrusu 100 yıl önce İngiliz imparatorluğu tarafından yıkılan bir Türk devletinin dirilmesi ihtimali var.
Üstelik bu yapay değil tarihi bir devlet.
Bu devlet için Türk milleti umutlanmalıdır, heyecanlanmalıdır, teşkilatlanmalıdır ve silahlanmalıdır.
…
Şu gelebilir aklınıza, Kürt devletçiği kurulacağına Güney Azerbaycan da kurulmasın, İran ayakta kalsın.
Bu tür çocukça akıl oyunlarına kapılmamalıyız.
Emperyalizmin yeni yapay devletler kurmasına karşı eski yapay devletlerin ayakta kalması değil eski doğal devletlerin diriltilmesi bizim planımız olmalı.
Güney Azerbaycan başarırsa Irak’ta ve Suriye’de bekleyen Türkmenlere güven gelir, cesaret gelir.
…
En sonunda tarihin yasaları büyük devletleri de, diplomatik yasaları da çiğner geçer.
Tarihi uluslar yapar.
300 milyonluk bir Türk dünyası vardır ve biz dünya olduğumuz halde bir devlet bile kuramayacağımıza inandırılmışız.
Oysa Türk ulusu, Balkanlar’dan Doğu Türkistan’a büyük bir milli uyanış içindedir.
Evet, Türk devi uyanmaktadır.
Bu uyanış AKP’yi de yok edecektir, yapay Kürt devletçiklerini de.
Ortadoğu’da Kürtlerin bir geleceği yoktur.
Türklerin ise sadece Ortadoğu’da değil Avrupa’dan Uzak Asya’ya tüm dünyada geleceği vardır.