Mahkemenin Ekrem İmamoğlu hakkında karar verdiği gün Kemal Kılıçdaroğlu Almanya’daydı. Apar topar Türkiye’ye geri döndü ve neden Almanya’da olduğu sorulduğunda da, mahkemeden olumsuz karar çıkmasını beklemediğini söyledi.
Bu yaşananlardan tek bir sonuç çıkar: 6’lı Masa’nın en büyük partisi CHP’nin ve aynı zamanda da Ana Muhalefet’in lideri, siyasi gelişmeleri okumakta -en hafif tabirle- yetersizdir.
Ama görüyorum ki, sadece Kemal Bey değil, 6’lı Masa’nın diğer liderleri de, siyasetçiler de, gazeteciler da bu mahkeme kararı ile açılan yolu göremiyorlar.
…
Önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimi var ve herkes de buna odaklanmış durumda. Bu mahkeme kararından sonra Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olabilme ihtimali epey düşmüş varsayılıyor. Çünkü mahkeme kararı onandığı anda, seçimi kazansa bile, İmamoğlu Cumhurbaşkanı olamayacak!
Böylesi bir durumda İmamoğlu’nu aday yapmak son derece riskli olacak. Ve eğer plan işlerse, Muhalefet bu riski göze almayacak ve Erdoğan’ı yenme ihtimali çok büyük olan İmamoğlu aday gösterilmeyecek.
…
Ama iş burada bitmeyecek ki…
Hemen ardından yerel seçimler gelecek ve İstanbul’da mevcut başkan İmamoğlu’nun yeniden aday olmasından daha doğal bir şey yok. Fakat İmamoğlu aday olamayacak çünkü mahkeme o zamana kadar sonuçlanacak. Elbette Kılıçdaroğlu’nun beklediği gibi değil Süleyman Soylu’nun beklediği şekilde!
İmamoğlu’nun başkanlığı elinden alındığı gibi yeniden aday olma şansı da kalmayacak. Ve bugün cumhurbaşkanı adayı kim olsun diyenler İstanbul için aday arayışına çıkacak.
Yani Saray’ın mahkeme hamlesi ile sadece Cumhurbaşkanlığı seçimi değil İstanbul seçimi de kaybedilecek.
Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş’ı cumhurbaşkanı adayı gösteremeyiz, gösterirsek İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyelerini kaybederiz diye strateji oluşturan Muhalefet de hem belediyeleri kaybetmiş olacak, hem de cumhurbaşkanlığını!
…
Kısacası, Saray öyle bir hamle yaptı ki bir sonraki hamlesinin ne olacağı belli. Ama Saray’ın hamlesini böylesine belli etmesinin de bir sebebi var elbette.
Öncelikle, başta Kemal Bey olmak üzere muhalefet liderlerinin siyasi öngörüsüzlüğüne güveniyorlar.
Muhalefeti açık açık ahmak yerine koyuyorlar.
İkinci olarak da, siyaseten bu oyunu görse dahi, bu oyunu bozacak cesareti gösteremeyeceğini biliyorlar muhalefetin.
…
İyi de bu hukuksuzluklar karşısında ne yapabilir ki muhalefet demeyin.
İktidarın hukuksuzluğunu meşrulaştıran muhalefetin akılsızlığı oldu hep.
İlk şart: Muhalefet ahmak olmayacak, akıllı olacak!
…
Madem ki hamle İmamoğlu’na yapıldı, onu korumanın tek yolu var, o da tüm riskleri göze alarak onu aday göstermek.
İmamoğlu aday olursa ne mi olur?
Bir, eğer İmamoğlu aday olursa mahkeme aleyhte bir karar veremez.
İki, eğer aleyhte karar verirse zaten İmamoğlu kazandı demektir. Halk, yenilenen İstanbul seçiminde yaptığını yapar, oyunu İmamoğlu’na atar, tokadı Saray’a.
Üç, kazansa bile mazbata vermezler diye düşünmeyin, vermezlerse bunun altından kalkamazlar! Sandığı ortadan kaldırırlarsa, halkı evde tutamazlar.
…
Kaldı ki seçimi kazanan İmamoğlu olursa ve mazbata alamadığı için Cumhurbaşkanlığı teslim edilmezse, ikinci olan kişi yani Tayyip Erdoğan otomatik olarak cumhurbaşkanı olamaz, seçimler yenilenir.
Ve yenilenen seçimi, kim aday olursa olsun kazanır, Erdoğan kaybeder.
Fakat komik olan şu ki, pek çok siyasetçi ve gazeteci, Cumhurbaşkanlığı Seçim Kanunu açık olmasına rağmen havanda su dövüp duruyor.
…
Muhalefete en fazla gereken şey kararlılık ama muhalefette de bu yok.
Zaten Saray da muhalefetin bu kararsızlığından, hatta korkaklığından güç alarak atıyor bu adımları.
6’lı Masa ya risk alacak, cesur olacak ve Saray’ın bu hamlesine karşı İmamoğlu’nu aday yapacaktır ya da önce cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybedecek ardından da belediyeleri kaybedecektir.
Saray’ın İmamoğlu hamlesine karşı İmamoğlu’nu korumanın tek yolu İmamoğlu’nu öne sürmektir.
Muhalefet korkak değil cesur olacak.
Çünkü bu saatten sonra korkaklık ahmaklıktır…
(Yarın: Bu satrançta farklı bir hamle mümkün mü? sorusuna cevap arayacağız.)