Erdoğan’ın Dünya Kupası finaline katıldığı anlar dış basının çok fazla önemini çekmese bile, Twitter’ın yeni sahibi Elon Musk’la yapılan görüşme ve Erdoğan’ın Musk’ın elini hiç bırakmadan uzun süre tutması epeyce konuşuldu.
Erdoğan’ın, Musk’ın gözlerine eski bir dostu görmüşçesine ışıltılı gözlerle bakması ve basına yansıyan samimi diyaloglar, AKP iktidarının Musk’tan farklı beklentileri olabileceği düşüncesini de yaratıyor. Bu yakınlaşma Musk, Twitter’ı satın aldıktan sonra geliştirdiği yeni yönelimle de son derece uyumlu. Elon Musk, bir girişimci olarak daha da güçlenmek ve devlet başkanlarıyla eş statüye sahip olabilmek adına Twitter’ı bir güç odağı olarak daha fazla ön plana çıkarmaya başladı.
Musk müdahale etmese bile Twitter çok uzun süredir yerel gündemleri belirleyebilen bir odak haline gelmiş durumda ancak Musk’ın fazladan yaptığı “bu güç odağını” işaret ederek, isterse dünyadaki güç savaşına müdahil olabileceğini muhataplarına göstermek.
Bunu devlet başkanları açısından “dostça bir uyarı”, “bir işbirliği teklifi” ya da bir “şantaj” olarak okuyabilirsiniz. Ancak görünen o ki Musk, paraya sahip olmanın getirdiği gücü, siyasi desteklerle de güçlendirerek kendisini küresel anlamda güvence altına almaya çalışacak.
Musk’ın Rusya-Ukrayna savaşına müdahil olmaya çalışması, Tayvan’ın Çin’le birleşmesini önermesi, Trump’ın kapatılan hesabını yeniden kullanıma açması gibi adımların tamamı güçlü bir girişimcinin küresel dengelere müdahil olmak için attığı adımlar olarak okunabilir.
Böylesine bir çaba kendisine yerel müttefikler yaratmak zorunda ve Musk’ın diktatörlerle geliştirdiği yakın ilişkilerin sebebi de Batı’da bu güce sahip iktidar odaklarına verebileceği çok fazla şey olmaması.
Sonuçta dünyada trollerle yönetilen ülkeler belli ve bu ülkeler gelişmiş ülkeler tabii ki değil. Musk’ın istediği güce ulaşabilmesi etkin olabileceği yerlerdeki siyasi düzenle yakından ilgili. Bizim sosyal medyamızda özellikle AK trollerin yoğun biçimde Musk’ı savunmaları ve twitter’ın “özgürleştiğini” söylemelerinin sebebi tam olarak bu. AK troller Musk trole dönüşmüş durumda.
Erdoğan-Musk görüşmesinin arkasında da “kazan kazan” beklentisine dayalı mutualist bir ilişki aramak gerek. Erdoğan, Musk’a para veremez ama bir devlet başkanının Musk’ın elini tutuması ve uzun süre bırakmaması, O’nu “tanıması” anlamına gelir. Musk’ın daha çok “tanınmaya” ihtiyacı var ve ona bu diplomatik statüyü kazandıracak ülkeler de belli.
Peki Elon Musk, Erdoğan’a ne verebilir? Bizim için önemli olan soru aslında bu. Son dönemde iyice ortaya çıktığı gibi Twitter’ın kendi algoritmasıyla açıklanan ve örtülü sansür anlamına gelen bir işleyişi var. Bu teknik bir mesele ama kısaca şöyle açıklayabiliriz; Twitter neyin gündem olacağına kendisi karar veren bir güce dönüşmüş durumda.
Yani kişilerin yaratıcı paylaşımları, gündem olmaya müsait aksiyonlar, Twitter’ın kendi iç duvarına çarpıp geri dönebiliyor.
İşte AKP’nin ve tüm diğer baskıcı rejimlerin ihtiyacı olan şey, tam olarak yerelde baskıcı iktidarları koruyacak böyle bir bariyerin oluşturulması.
Böylelikle dezenformasyon yasası gibi kamuoyunda tepki toplayacak uygulamalar yerine sansür “içeride” halledilmiş olacak; kullanıcılılar ise bu durumdan habersiz olarak Twitter’ı kullanmaya devam edecek.
Bir dönem Twitter’a savaş açmış, onu bir çöplüğe benzeten Erdoğan’ı yakın bir dönemde çok daha aktif bir Twitter kullanıcısı olarak görebiliriz.