İzmir Büyükşehir Belediyesi, 100. Yılında İzmir İktisat Kongresi’nin ikincisini düzenliyor. Kongrenin iktisatçı konuşmacıları, konuşma içeriklerini, sunumların liberal ve hatta son zamanların moda tabiriyle neoliberal çizgisini bir dahaki yazıda ele alacağım ve eleştireceğim. Kılıçdaroğlu “neoliberalizm ile mücadele edeceğiz” demişti. Ya bilmiyor neoliberalizmin ne olduğunu, ya da neoliberallerle birlikte mücadele edeceğiz anlamında “ile” bağlacının kullanmış. Fukuyama gibi fantastik ve dinozordan öte fosilleşmiş neoliberal ve neo-con bir tip kongreye onur konuşmacısı olarak çağırılmış. ABD’de de bile bu Soğuk Savaş artıkları dinlenmiyor artık.
İzmir BB, CHP ve Altılı Masa’daki diğer partilerin cehaleti ve cüreti ile ilgili yazacağımız daha çok şey var. Ancak şu anda hiç vakit kaybetmeden yaşanan bir rezaleti not düşüyoruz. Ve hatta CHP ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni uyarıyoruz! Kongrede konuşturduğunuz Atatürk düşmanının rezil ifadelerinden dolayı derhal İzmir ve Türk halkından özür dileyin.
Kongrenin 6. Günü, “Sadakate Davet” isimli oturumun ikinci konuşmacısı olarak Atatürk düşmanı ve Kürt ırkçısı HDP’nin eski vekili Sırrı Süreyya Önder kürsüye çağrıldı.
Sırrı Süreyya Önder çizgisini saklayan biri değil. Bu konuda bir itirazı kimsenin olamaz. Ancak bu adam kim? Mesleği ne? İşi ne? Görevi ne? Bu sorulara yanıt vermesi gereken kongrenin düzenleyicileridir.
Sırrı bir ekonomist değil. Ne sıfatla çağırılmış oraya?
Sırrı’nın ne olduğunu yanıtlamaya çalışalım. AKP-PKK-MİT üçgeninde kuryelik görevi yapmış biri. Kendisini kâh Kandil’de kâh İmrali’da kah Dolmabahçe’de gördük. Yanında mutlaka MİT’ten bir amiri vardı. Bazen TBMM kürsüsüne de çıktığı oldu. İstisnasız her seferinde ağzından tükürükler, şapırtılar saçtı. Şive taklidi yaptı. Ne dediği asla anlaşılmadı. Hep bir komik olma çabası vardı, hep bir palyaçoluk girişimi! Ama asla güldürmedi! Güldüremedi.
Her daim kışkırtıcı özelliğiyle öne çıktı. Kısa süre hapis yattı. Çıktığı her celsede, mahkemelerde olağanüstü (!) siyasi savunma verdi. “Bizi MİT ve AKP görevlendirdi”, “bizi FETÖ tutuklattı”, “Türk Solu faşisttir, biz ciciyiz”, “Hakan Fidan Demirtaş’a benim vasıtamla liderlik önerdi” minvalinde mide bulandırıcı açıklamalar yaptı. Kısa süre sonra da muradına erdi, tahliye edildi.
Kim bu düzeysiz herif? Vasfı ne? Kelimenin tam manasıyla ne idüğü belirsiz bir kişi. Perinçek gibi bir tip. Bir bakmışsın MİT başı Hakan Fidan ile, bir bakmışsın teröristbaşı Apo ile…
Ve İzmir İBB ile CHP yönetimi utanmadan bu adamı kürsüye çıkarıyorlar.
Sırrı’da bir hata yok. O kendinden bekleneni yaptı kürsüde. Yine her zamanki düzeysizliğiyle bel altı ifadelerle, küfürlerle süslediği (!) konuşmasında, Atatürk’e ve O’nun “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” düsturuna da dil uzattı. Bu sözün aslında emperyalistlerle yapılan bir uzlaşmanın ürünü olduğunu iddia etti. Bu “uzlaşma” sonucu Atatürk Ortadoğu’ya karışmamış. Emperyalistler de Atatürk’e ve genç Cumhuriyet’e yüzyıllık bir kredi vermiş. Bu yüzyıl içinde de Kürtlere ve Ermenilere zulüm devam etmiş!
Bu şarlatanın hiçbir sözüne yanıt vermeye bile değmez. Kendisi de zaten ekonomist veya tarihçi olmadığını itiraf etmiş. Ancak kronoloji bilgisi dahi olmayan, idraksiz cahil bir Cumhuriyet düşmanı olduğunu da söyleseydi daha yerinde olurdu.
1923’te İzmir İktisat Kongresi düzenlendiğinde daha ne Lozan imzalanmıştı ne de Cumhuriyet kurulmuştu. Sırrı her zamanki gibi kafasından –ya da kafa yerine taşıdığı şeyden- sallıyor. Atatürk’ün “dünyada barış” çağrısı güya emperyalistlere yapılmış bir teklifmiş. Salonda da bir kişi bu rezil iftiraya karşı gıkını çıkarmıyor.
O salonda bir Allah’ın kulu Atatürk’ün İzmir İktisat Kongresi’nde yaptığı açılış konuşmasından haberdar değil mi? Atatürk’ün kapitülasyonlara, emperyalizme, Batılıların Türkiye’ye dayattığı her türlü iktisadi ve siyasi tutsaklık koşullarına karşı çok ama çok sert bir konuşma yaptığının kimse bilmiyor mu?
Kürtçü ve liboş medya her zamanki başlıklarla Sırrı’nın konuşmasına yer verdi. “Sırrı Süreyya salondaki herkesi yine esprileriyle kırdı geçirdi”, “renkli kişiliğiyle kongreye damga vurdu.”
Hayırdır! Şaklaban açığı mı var memlekette? İktisat Kongresi’nde böyle bir eğlenceye (!), kötüden kötü bir “stand-up” gösterisine mi ihtiyaç vardı?
Bir de “sadakate davet” başlıklı bir oturumun amacı nedir ki? Bu nasıl bir iktisadi kongre? Konu sadakat, konuşmacı da Sırrı! Dalga mı geçiyorsunuz siz?
Sırrı bile bu işe şaşmış. Kendisinin Tanrı, devlet, aile v.s. hiçbir şeye sadakati olmadığını belirtmiş. Bir tek “gerçeğe sadakati” varmış.
Yapma ya Sırrı! Sana biraz gerçekleri ve geçmişini hatırlatalım. İmralı’da teröristbaşı Apo’ya yalakalık yapmak ve kendisine ne kadar sadık olduğunu vurgulamak için “Siz söylediniz ya, benim babam sizsiniz, ben kendimi yetim saymıyorum” dediğin tutanaklara girmedi mi?
Ve yine bu tutanaklardan Apo’nun senin bazı ekonomik sorunlarını çözdüğünü öğrenmemiş miydik? Ne demişti Sırrı “siyasi baban” Apo? “Ben senin siyaseten babanım, sen bana siyaseten Adıyaman’daki o değerli emekçi İl Başkanı’nın emanetisin. Bizim de bir sol geleneğimiz var, emek geleneğimiz var, buna sahip çıkıyoruz. Ekonomik güçlüklerin var, biliyorum, onu çözebilirsiniz.”
Demek ki mesele ekonomik sıkıntılar olunca sadakat ile hizmetlerin oluyormuş birilerine… Apo çözmüş “ekonomik sorunlarını”. MİT’e de hizmet ettin sadakatle. AKP’ye de… Sıkıntılarını giderdi mi onlar da?
Sırrı’nın “renkli” kişiliği varmış. Kongrede de bunu yinelemiş. Kendini “renkli” buluyormuş. Şekilden şekle giren, AKP’den PKK’ya kadar herkese hizmet sunabilen biri olduğu kesin. Bu renklilik midir?
Bu “renk” HDP toplantılarına yakışır. Ancak İzmir İBB ve CHP haddini bilmek zorundadır. Atamızın hatırasına böyle pisliklerin saldırmasına izin verilemez!
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne son soru: Bu adamı kongreye çağırdınız. Ancak konuşmasını sitenize eksik koymuşsunuz. Sansürlemişsiniz. Konuşmada geçen “cinsiyetçi” küfürlerden ve Atatürk’e şataşmalardan mı utandınız? Geç kaldınız. Bu kepaze adamı oraya çağırıp, kürsüye çıkarırken, hiç mi utanmadınız? Böyle saçmalayacağını hiç mi öngörmediniz?