İktidarın bir dönem gururla savunduğu, dünyaya örnek olduklarını söylediği İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle çıkıldı.
Kadınların haklarını yasal güvence altına alan bu sözleşme, Türkiye’de kadınların yıllardır verdiği mücadele sonucunda hayata geçirilmişti. İktidarın bahşettiği bir lütuf değil, mücadeleyle kazanılmış bir haktı. Bu nedenle, sözleşmeden bir imzayla çıkılamayacağını göstermek için bir yıldır verilen mücadele, sonunda meyvesini verdi.
Bu kararnamenin iptali için Danıştay 10. Dairesi’ne yapılan başvurunun duruşması yapıldı. Danıştay savcısı mütalaasında sözleşmeden çekilme kararının hukuka aykırı olduğunu belirtti. Kesin karar bir ay içinde açıklanacak.
Bu karar, kadınların verdiği istikrarlı mücadele sayesinde alındı. Muhalefet partilerinin gösteremediği istikrarı kadın mücadelesinde görebiliyoruz. Meydanlarda, sokaklarda, hukuksal alanda her yol zorlanarak verilen bir mücadele bu. Kadın cinayetlerinin her geçen gün arttığı bir ülkede böyle yapmak gerekirdi ve kadınlar da bunu yapıyor.
Hukuk zaten iktidarın elinde, bir kişinin iki dudağı arasında demeden hukuksal mücadeleye devam etmenin önemini bu kararda görüyoruz. Sonuç ne olursa olsun tarihe not düşmek açısından da bu dava önemli.
Duruşmanın başında Danıştay Daire Başkanı’nın “Danıştay tarihinde bir ilk. Bu kadar kalabalık bir duruşma ilk kez yapıyoruz” demesi, kadınların bu davayı kazanana kadar her yolu deneyeceklerin göstergesi. Duruşma salonuna alınmayan kadınlar olduğu haberi gelince, kadınlar içeriye alınmadan davaya başlamayacaklarını belirten avukatların bu dayanışmasına dava heyeti sessiz kalmadı. Kadınlar salona girdikten sonra dava başladı.
Yaklaşık 600 avukatın katıldığı, İstanbul Sözleşmesi’nin kazandırdığı hakları anlatan savunmaların her birini incelediğimizde, bu mücadelenin ne kadar önemli olduğunu görebiliyoruz.
Cumhurbaşkanlığı avukatlarına göre ise İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldıktan sonra, bir yıl içerisinde kadın hakları korunmaya devam etti, bu yüzden sözleşmeye gerek yok. Ama rakamlar incelendiğinde avukatların bahsettiği gibi bir tablonun karşımızda olmadığını görüyoruz. Hem öldürülen hem şiddet gördüğü için karakola başvuran kadın sayısı her geçen gün artıyor. Karakola başvurduğu halde, sözleşmeden çıkıldığı için işlem yaptıramayan kadınların ölüm haberlerini bir yıldır duyuyoruz.
Bu kararla İstanbul Sözleşmesi tekrar hayata geçecek mi hep birlikte göreceğiz. Cumhurbaşkanlığının karara itiraz hakkı var. Bunu yaparsa süreç biraz daha uzayacak. Daha fazla kadının ölmemesi için süreç uzamamalı. Kadınlar sonuç ne olursa mücadeleyi sürdüreceklerini bir kere daha kanıtladılar.