Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’nin seçimlerde aldığı yenilginin yankıları dinmiyor. Hatta aksine zaman geçtikçe CHP tabanı da olan bitenin ağırlığının daha çok farkına varıyor. Dolayısıyla da bu yenilginin doğrudan doğruya müsebbibi olanlara, Kılıçdaroğlu ve yakın çevresinden başlayarak tepki gösteriyor. İlk başlarda Kılıçdaroğlu’na istifa çağrısı yapanlara tepki duyanlar açısından bile tablo birkaç hafta içine değişti. Şimdi herkes, CHP’de değişimin zorunluluğundan bahsediyor, eleştirilerin dozu arttığı gibi eleştirenlerin sayısı da artıyor.
Elbette Kılıçdaroğlu ve ekibi de bu istifa ve değişim talebi rüzgârlarına karşı kendilerince tedbirler alıyorlar. Her eleştireni linç ettirmek, “İstifa edecek misiniz?” diye sorana “Hangi kanal?” diye öfkeyle cevap vermek, her şeyi doğru yaptığını iddia etmek, Kılıçdaroğlu’nu CHP Genel Başkanlığı koltuğunda tutundurur mu bilinmez ama “CHP Reisi” yaptı bile!
Özgür Özel’li “hülle” formüllerine burada girmeyeceğim. Dikkat çekmek istediğim konu başka. Kılıçdaroğlu’nun İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyükşehirlerden oy aldığı, kırsaldan alamadığı için kaybettiği içerikli bir manipülasyon yürütülüyor. Burada seçimi kaybetmeye bir kılıf daha bulmanın yanı sıra aslında bir gizli ve daha önemli hesap var: Kılıçdaroğlu’nun aslında Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’tan daha iyi ve “kazanacak aday” olduğunu kanıtlamak. Bu intibaı yaratırlarsa aslında daha seçimden çok önce başlayan ve Meral Akşener’de sesini bulan İmamoğlu ve Yavaş’ı öneren “kazanacak aday” talebini sözde çökertmiş olacaklar.
Gelgelelim bu iddia tamamen yanlış! Kılıçdaroğlu’nun kırsaldan ve küçük şehirlerden oy alamadığı doğru, buna bir sözüm yok. Fakat önermenin ikinci kısmı da hatalı. Daha doğrusu burada da gerçekliğin bilinçli bir katli söz konusu. Çünkü Kılıçdaroğlu, büyük şehirlerde iddia edildiği gibi iyi oy alamadı. Özellikle de İstanbul’da İmamoğlu’ndan, Ankara’da da Yavaş’tan daha az oy alarak aslında kazanacak adayın kendisi değil bu iki isim olduğunu kanıtladı.
Biraz daha yakından bakalım…
2019 Yerel Seçimlerinde İstanbul’da kazanan Ekrem İmamoğlu, oyların %54,21’ini almıştı. Kemal Kılıçdaroğlu ise 2023 Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nin ilk turunda İstanbul’da oyların %48,56’sını alabildi. Üstüne üstlük bu hesaba 2019’da Saadet Partisi’nin İstanbul adayının aldığı %0,55’lik oyu da katmak gerek. Yani 2019’da muhalefetin toplam oyu %54,76 iken Kılıçdaroğlu bunu %6,2 oranında düşürmüş. İstanbul’daki bu başarısızlıkla Türkiye’yi kazanamayacağı zaten aşikâr. Diğer taraftan bu, İmamoğlu’nun çok daha iyi bir “kazanacak aday” seçeneği olduğunu da kanıtlıyor.
Peki, Ankara’da durum ne? 2019’da Mansur Yavaş’ın Ankara’da aldığı oy oranı %50,93’tü. Ankara’da SP’nin de %1,05 kadar oyu vardı. Yani 2019’da Ankara’da muhalif cephe, oyların %51,98’ini almıştı. 2023’te ise Kılıçdaroğlu bu oranı %4,66 düşürerek ancak %47,32’ye ulaşabildi. Yani İstanbul ve Ekrem İmamoğlu için yaptığımız değerlendirme; Ankara ve Mansur Yavaş için de geçerlidir. Kısacası Kılıçdaroğlu, hiç de Yavaş’tan daha iyi bir aday değildir.
İstanbul ve Ankara dışında, CHP’nin büyükşehir belediye başkanlılarını kazandığı bazı illerde de benzer durumlar söz konusu.
2019’da Adana’da %53,63’le başkanlığı kazanan CHP’nin oyunu Kılıçdaroğlu %50,98’e düşürmüş. Buna %1.9’luk SP faktörünü de ekleyince kayıp %4.64 oluyor.
Eskişehir’deki kayıp: %53,5’ten (%52,30 CHP + %1,20 SP), %50,39’a gerileyerek %3,11.
Hatay’daki kayıp: %56,01’den (%55,16 CHP+ %0,83 SP), %48,08’e düşerek %7,93.
Sonuç açık: Kılıçdaroğlu köylüden, kasabalıdan oy alamadığı gibi kentlilerden de alamamıştır. Özellikle, her ikisi de partisi CHP’den olmasına karşın, kendini sonuna kadar dayatarak adaylıklarına engel olduğu Ekrem İmamoğlu’nun ve Mansur Yavaş’ın çok altında kalmıştır.
Manipülasyon dediğimiz şey “yalan”ın kibarca ifade edilmesi. Ben çok kibar olmaya çalışmayacağım. Çünkü bize oynanan oyunun kibarlıkla vs. ilgisi yok!
Ortada net bir yalan var ve her yalancının mumu da elbette yatsıya kadar yanar ve söner.